Sevgili Okuyucular,

11 Ayın Sultanı olan Ramazan – ı Şerif ayındayız,

Öncelikle Rabbim yaptığımız ibadetleri kabul etsin inşallah diyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Şahsen ben Ramazan Ayını çocukluğumdan beri hep sevmişimdir; hani o ilk öğlene kadar tutulan çocuk oruçları vardır ya, işte tam da o zamandan beri çok severek heyecanını yaşadığım güzel bir aydır.

Yalan yok, eskileri tabii ki de çok daha güzel olurmuş;

İbadetin yanında, sohbetleri, muhabbetleri, eğlenceleri, Hacivat – Karagöz’ü ve daha niceleri…

Şimdi söylemenin tam zamanı değil mi? “ Nerede o eski Ramazanlar “ tabii ki de büyüklerimiz için.

Ramazan’dan bahsedildiği zaman mutlaka akla; ihtiyaç sahipleri, yoksul insanlar, çocuklar, yardımlaşma, birlik, beraberlik gibi güzel hisler gelir. Bu nedenle maneviyatın da işlenmesiyle bir takım güzel hareketler yapılır; yapılmalıdır da.

Sevgili Okuyucular, 

Ne yazık ki Ramazan denildiği zaman insanların aklına sadece sahurdan – iftara kadar bir şey yememe, içmeme konuları ve teravih namazı gelir. Pardon unutmadan söyleyeyim de bir de; yıllardır, tartışılan konu “ Oruçluyken sakız çiğnenir mi – diş fırçalanır mı? “. Bir türlü aşamadığımız bir konudur değil mi?

Hâlbuki oruçluyken hak yenir mi, yalan söylenir mi, emek gasp edilir mi, birinin malına/mülküne/makamına göz dikilir mi? Konularına bir türlü sıra gelememektedir; tabii daha önemli sakız ve diş fırçalama konularımız var.

Sizin hiç hakkınız yendi mi Sevgili Okuyucular,

Bu da sorumu değil mi? Mutlaka yenmiştir.

Benim de yendi; Hem de defalarca… Bazen hakkım yenilirken fark ettim, bazen sonradan haberim oldu, belki de bilmediklerim de var.

Bazen kazandığım bir şeye engel kondu, bazen de yerime ilave ikameler oldu, bazen de hakkım başkalarına kullanıldı. 

Oysaki kimsenin hakkıyla işimiz olmamalı; herkes hak ettiğini hak ettiği kadar yaşamalı. Kimsenin de elde ettiği, kazandığı “ Anasının Ak Sütü ” gibi helal başarılarına göz dikilmemeli, karşı gelinmemeli, köstek olunmamalı. 

Sadece “ Tebrik edip başarılar “ dilenmeli.