Şahsi işlerim nedeniyle Ankara’da bulunduğum iki gün içinde fırsat buldukça 24 Haziran erken/erkenden seçimin nabzını tutup bazı notlar çıkardım. Birkaç gün sonra sandığa gidip oy verecek olan okurlarımla paylaşmak istiyorum. 

   Öncelikle siyasi parti teşkilatları bu seçim için gereken tüm çalışmaları yaptığından emin değilim. Meydanlara bayrak, flama ve afiş asmak işin yalnızca yüzde biri, bu seçimlerde adam adama markajı ne kentim Zonguldak’ta nede Ankara’da gördüm. Hadi Ankara 6 milyonluk büyük bir şehir adam adama markaj imkansıza yakın olabilir ama ya küçük nüfusa sahip kentlerde niye olmaz ? 

 Halkın etraftaki onca süsleme, afişleme ve çevre kirliliğine rağmen seçim heyecanı yaşamaması ilginç ! Bu yorumumdan halkımız “seçime katılım göstermeyecek” sonucu çıkmasın. Fırtına öncesi bir sessizlik bu, daha da ileri giderek bu seçimde belki de son yılların katılımı en yüksek seçimlerden biri olacağını söyleyebilirim. Bunu “kararsızların” yada “fikrini söylemeyenlerin” çokluğundan çıkarıyorum. Genelde “korku iklimlerinde” olur fikir beyan etmeme veya hala kararsızım deme durumları…. 

  Büyük şehirlerin bazı ilçelerini görüp yalnızca oradaki havayı tahlil yapmak “yanlış ve eksik bir siyasi analiz yapmak” olur. Altındağ’da AK Parti, Keçiören’de MHP- İYİ Parti, Çankaya’da CHP nin etkili olduğunu zaten biliyoruz ama bu kez sahneye yeni aktörler de çıkabilir. Ankara ,İstanbul ve İzmir ülkemizde seçimin kaderini etkileyen ve büyük bir ölçüde belirleyen 3 büyük kent/ hatta Metropol . Konya, Kocaeli, Bursa, Adana ve Antalya bu üç dev şehrin ardından yüksek oy potansiyelleriyle dikkat çeken diğer kentler. 

  Son yıllara kadar Ankara’da biraz da Belediye başkanı Melih Gökçek’in “ gayretleriyle!!!! “ seçimlerde AK Parti sürekli başarıyla çıkıyordu. Gördüğüm manzara bu seçimde sahada olmayan bir eski belediye başkanı olduğu gerçeği var. Kendi kanalında “tribünlere oynadığını” düşünüyorum. “ Siz beni görevden aldınız ama hala sizi destekliyorum, hem ben hem de oğullarım” hatta kendi dönemimde işe aldığım 20 bin BELKO/ASKİ, EGO ve diğer şirketlerde çalışan ve ailesi, simit tezgahları, taksi ve dolmuş durakları ve oradan ekmek yiyen yüzlerce, binlerce aile….  

  Ankara da esnaf mutsuz ve bir çoğu kepenk kapatmış durumda. Çalışır durumda olanların da akıbeti çok yakında kapanmaya yakın. Önceleri kiraların yüksekliği bahane gösterilirdi ama artık günümüzde kiralar TL üzerinden ve vicdani seviyelere inmek zorunda kalmış olmasına rağmen ekonomik gidişat düzeltilemiyor. Bu konu seçimlerde özellikle muhalefete bir avantaj sağlar. Zira iflas eden bir esnafa “ne anlatsanız boş” … Hele hele köprü/yol falan denilince resmen “ağzını bozan onlarca vatandaşa” şahit oldum. KANAL İSTANBUL’UN bu seçimlerde oy kazandırma ihtimali; Suriyeli, Iraklı, Afgan veya diğer mültecilerin buradaki yan gelip yatma çiftliğini bırakıp memleketlerine dönme ihtimali kadar bile olamaz . 

   Kötü ekonomik gidişin sorumlusunun “ mülteciler” olduğu konusunda büyük bir kesim fikir birliği içinde. Sırf mülteciler yüzünden iktidar ciddi oranda bir tahribat görebilir. Zira Suriyeli veya diğer ülke vatandaşlarının ülkemizde kaynakları hoyratça tüketmesi normal !!! her vatandaşı rahatsız ediyor. 

  Gençler konusunda kim ne derse desin ben büyük bir enerji ve değişim rüzgarları görüyorum. Bu seçimlerde sayıları 3 milyondan fazla ilk kez oy kullanacak olan genç seçmenlerin ebeveynlerinden bağımsız karar verip kendi Dünya görüşlerinde hareket edeceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Bu grubun “ hayale değil” gerçeklere yöneleceğini yazmak kahinlik olmaz sanırım. 

  Bu seçimlerin gizli bir enerji ile geldiğini görüyorum. Belki sokaklar belki insanlar bunu size yansıtmıyorlar ama ben bunu 1999 ve 2002 seçimlerinde de aynen görmüştüm.