Genç bir doktor, Atatürk’ün yanına gelerek “Bize yeni bir hedef göstermediniz. Bizim hedefimiz bundan sonra ne olmalı” diye sorar.
Atatürk’te o gence haritada Kafkas bölgesini işaret ederek, “Orada kardeşlerimiz var. Onlar bize gelemedi ama biz onlara gitmeliyiz, onlarla bir ve beraber olmalıyız. İşte yeni hedefimiz budur” der.

Dün 10 Kasım’dı.
10 Kasım Atatürk’ün ebediyete intikalinin 82. Yıldönümüydü.
Ve Azerbaycan’da önceki gün 30 yıldır Ermenistan işgali altında bulunan Karabağ’ı özgürlüğüne kavuşturan anlaşmayı imzaladı. 27 Eylül’de başlayan Azerbaycan ordusunun Dağlık Karabağ'ı Ermenistan işgalinden kurtarma harekatı Türkiye’nin de büyük desteğiyle birlikte başarıyla sonuçlandı. 40 gün süren harekat boyunca toplamda 300’e yakın yerleşim yeri Ermenilerin işgalinden elinden kurtarılırken, gece saatlerinde yapılan açıklamalara göre, Ermenistan, çatışmaları sona erdirmek için Azerbeycan ile anlaşmaya vardı. Bu anlaşma Azerbaycan’ın askeri başarısı ile oldu. Ve bu askeri başarını arkasında da bildiğiniz gibi Türkiye var. Türkiye’nin savunma sanayinde geliştirdiği yeni silahlar sayesinde Ermeniler nefes dahi alamadı ve büyük bir yenilgi yaşayarak, işgal ettikleri Karabağ’dan çekilmek zorunda kaldı. Sadece bu değil tabi ki. Anlaşma kapsamında Nahçıvan Özerk Bölgesi Azerbaycan’a bağlanırken, Azerbaycan ile Nahçıvan arasında bir koridor açılacak.
Peki bu ne anlama geliyor. 
Türkiye’nin Türki Cumhuriyetlerle, kardeşleriyle, soydaşlarıyla bir ve beraber olmasını önü açılmıştır.
Yani Atatürk’ün Kafkasya hedefi gerçekleşiyor.
Atatürk’ün Kafkasya hedefine sahip çıkılıyor.


ATATÜRK’ÜN HEDEFİ BATILILAŞMAK DEĞİL, ÇAĞDAŞLAŞMAKTI..

Büyük İsrail projesinin mimarlarının cesaret bulamadığı tek dönemin Atatürk dönemi olduğunu biliyor muydunuz.

Atatürk hayattayken İsrail diye bir devlet dahi kuramamışlardır. Hatta Atatürk'ün vefatından 10 yıl sonra ancak kurabilmişlerdir. 

Atatürk, Filistin konusuyla ilgili Haziran 1937'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşma; Neden o günlerde İsrail devletinin kurulamadığının bir ispatıdır.
Atatürk TBMM’de ki o konuşmasında;

"…Araplar'ın arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa bir kaç sene Araplar'dan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet'in mukaddes yerlerini Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla itham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen Peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin`in idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hâkimiyet ve nüfuzunun tahtında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz. 
Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğinden şüphemiz yoktur." 
(Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi; Bombay Cronicle 27.07.1937 münteşir)

Atatürk'ün, bir askeri deha olmaktan öte sergilediği mükemmel devlet adamlığı, ortaya koyduğu milli ekonomik hamleler, sanayi, eğitim, sağlık, hukuk, siyaset her sahada ki başarısı kusursuz bir örnek teşkil eder. Atatürk bütün gayretini milletinin bağımsızlığı ve kurtuluşu için ortaya koydu ve tüm dünya onu örnek aldı, takdir etti.

Atatürk'ü en iyi tanıyanlardan olan merhum Attila İlhan, "Atatürk batılılaşma yanlısıydı" söylemine şu şekilde cevap veriyor: 

"Mustafa Kemal Paşa'nın bütün söylev ve demeçlerini, bütün tamimlerini okuyun, içinde garplılaşmak (batılılaşmak) diye bir tabir yok, böyle bir hedef yok… Mustafa Kemal Paşa'nın kullandığı kelime başından itibaren 'muasırlaşmak', yani çağdaşlaşmak… 
İkisinin arasında çok fark var… Çağdaşlaşmak bir kere diyalaktik bir kavram. Bugün Batı’da olur, yarın Doğu’da olur, öbür gün Kuzey’de olur. Hiç belli olmaz. Nitekim şimdi Avrasya yükseliyor. Yarın Avrasya'nın dünyanın zirvesi olma ihtimali her zaman gündemde… 
Mustafa Kemal Paşa'da Batılılık diye bir mesele yok. Ama daha önemlisi var: Mustafa Kemal Paşa sağ kaldığı sürece Türkiye Cumhuriyeti'nin Batılı devletlerle bir anlaşması yok. Herhangi bir ittifakı, herhangi bir dostluk anlaşması yok."

Atatürk'ün işgalci Batıyla yaptığı tek anlaşma Lozan'dır, o da İstiklal Mücadelesi'yle elde edilen Anadolu coğrafyasının tapusunu işgalcilere imzalatmak içindir, büyük bir zaferdir. Yani Lozan tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tapusudur.

Atatürk'ü, ebediyete intikalinin 82. yıldönümünde bir kez daha büyük bir özlemle, minnetle, rahmetle anıyoruz.