Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti ( ZGC ) olarak basın bayramını kutladık.

Çifte bayram kutladık.

Meslektaşlarımız ile bir araya geldik.

Hem bayramın ikinci günü çifte bayram kutladık.

24 Temmuz da bir arada olduk.

Hem çalıştık.

Hem de bayram yaptık.

Bayram derken.

Bize ait bir gün olması.

Kendimize ait bir gün.

Bir çok telefonla arandık.

Yazılı ve sözü mesajlar aldık.

Arandık.

Hatırlandık.

Bayram telaşı..

Basın bayramını unutturdu

İkinci sıraya koydu..

Onu söyleyebilirim.

Kurban bayramını yaşamamız hepten unutturdu.

Neyse ki, Jandarma genel komutanlığımız bizleri unutmadı.

Jandarma komutanımız kıdemli Albay Gönen Süslü, bizleri hiç unutmadı.

Bayramda Jandarma genel komutanlığına ait helikopterle Zonguldak semalarında gezdik.

Tam altı gazeteci akredite olduk.

 Müthiş bir gezi yaşadık.

Görsel gördük.

Bilgilendik.

Havadan yol kontrolünü izledik.

Takip ettik.

Zonguldak’ın kıyı kenar sahillerini bizzat gördük.

Yapılan yatırımlara şahit olduk.

Enerji santrallerimize hayranlıkla  baktık.

Filyos lojistik üssünü ve endüstri merkezinin ham halini fotoğrafladık.

Görüntülü çektik.

 Tarım sahalarını.

Seraları.

Ne kadar çok tarım alanımız olduğunu.

Yüzlerce seralarımız varlığını.

Ve yeni yapılacak tarımda OSB lerin ne kadar önemli olduğunu.

Bir kez daha derinsel gözlerle analiz ettik.

Kırsal da göçün önlenmesinin.

Ve göç alan bir şehir olmamız adına.

Tarımın ne kadar önem arz ettiğini, bizzat  tespit ettik.

Bitti mi.

Tabi ki hayır.

Zonguldak limanını.

Kimli sahil yolunu.

Göbü ve Türkali sahillerini.

Eren Enerji limanını.

Filyos limanı.

Zonguldak havaalanını.

Demiryolu ağımızı.

Dağları.

Ovaları.

Ormanları.

Yoğun bitki örtümüzü.

Zonguldak, Kilimli, Filyos, Saltukova, Çacyuma, Gökçebey, Devrek ve Ereğli.

Devamında Kozlu ve Zonguldak.

Zonguldak şehir turu.

Basın sitesi üzerinden Zonguldak merkeze giriş.

Terakki, Acılık, Sancaktar sokak üzerinden Belediye binası ve Fevkani köprü ve Zonguldak limanı kargo alanına giriş.

Hepsi çok mükemmeldi.

Alçak uçuş.

Yüzlerce mesaj aldık.

 Gerçekten Jandarma pilotlarımız harikaydı.

Olağanüstüydü.

Hepsi sağolsunlar.

Bizleri mutlu ettiler.

Muhteşem bir  haber amaçlı derinsel geziye imza atıldı.

Basın bayramında bizlere, ZGC ‘ ye çok  önemli bir hediye oldu.

Jandarma genel komutanlığına ve  Zonguldak Jandarma komutanımız kıdemli Albay, Gönen Süslü’ ye  bir kez daha ZGC adına teşekkür ediyoruz.

Zonguldak basını kurban  bayramında ve basın bayramında unutulmadı.

Hatırlandı.

Çok farklı bir basın bayramı kutlamasına imza atıldı.

Gönen Albayım, zaman dahilinde helikopterle geziler olacağını ve ZGC olarak basın mensuplarının da dahil edileceği müjdesini verdi.

Sırası ile tüm meslektaşlarımız akredite edilerek programa dahil edilecek.

Şurası bir gerçek ki, Zonguldak denizden çok güzel.

Ormanla çok daha harika.

Müthiş bir doğa harikasına coğrafyasına sahibiz..

 Ve devam edelim.

Jandarma genel komutanlığının helikopter gezisinden sonra.

Orman bakanlığı.

Zonguldak orman bölge müdürlüğü helikopteri ile de gezeceğimiz müjdesini aldık.

Çok mutlu olduk.

Orman bölge müdürlüğünün helikopteri daha yeni bakımdan çıkmış.

Bazı arızaları varmış.

Giderilmiş.

Hazır hale gelmiş.

Zonguldak orman bölge müdürlüğümüzün sınırları üç ili kapsıyor.

İnanıyorum ki müthiş bir görsel gezi olacaktır.

Orman  bölge müdürlüğümüz ile ilgili önce bir Dirgine ve yedi göller gezisini karadan yapacağız.

Önümüzde ki hafta bu program ZGC önderliğinde gerçekleşecek.

 Zonguldak’ın tüm kurumları bizler için değerli ve önemli.

.Ve şimdide basın bayramının tarihçesinden bahsedelim.

Söz edelim.

Hatırlayalım.

BİR BASIN BAYRAMI DAHA KUTLUYORUZ

Bir basın bayramını daha geride bıraktık.

 İçinde bulunduğumuz bu yıl itibarı ile Kurban ayına da rast gelen basın bayramı Zonguldak haricinde sessiz ve sedasız bir şekilde kutlandı..

Basında sansürün kaldırılışının yıldönümlerine denk gelen her 24 Temmuz günü gazeteciler olarak bir araya geliyor ve günün önemini kamuoyuna da duyurmaya çalışıyoruz…

Basın tarihçesine gelirsek.

Osmanlı'nın özellikle son zamanlarında çıkan gazeteler sansür memurlarının kontrol ve denetiminden geçtikten sonra yayınlanıyordu. 24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra bu uygulamaya son verilmesi günümüzde "sansürün kaldırılması" olarak adlandırılmaktadır. Bunun için de 24 Temmuz tarihi, Gazeteciler ve Basın Bayramı olarak kutlanmaktadır.

Ülkelerin gelişiminde çok önemli bir yere sahip olan basının, halkı bilgilendirme, bilinçlendirme, kamuoyunda gerekli hassasiyetleri oluşturma gibi çok önemli işlevleri bulunuyor.

Bu nedenle çağdaş ve demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarından biri olan basın, kamuoyuna tarafsız, doğru ve hızlı biçimde bilgi ve haber vererek, toplumu aydınlatıp, meslek ilkelerine, kişilik haklarına saygı çerçevesinde çalışmalarını sürdürmelidir. Bu çalışmaların sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi "İletişim Özgürlügü" ile mümkündür. Şüphesiz "İletişim özgürlüğü" şeffaf yönetim anlayışının da temel yapı taşlarındandır.

Basının meslek ilkeleri doğrultusunda ilkeli, tarafsız, sorumlu ve bilinçli gazetecilik anlayışıyla yapılan çalışmalarının devamını dileyerek, bu çalışmaların her zaman özgür, sansürsüz bir ortamda yürütülmesini temenni ediyoruz. Unutulmamalıdır ki düşünce ve ifade özgürlüğü en önemli haklarımızdandır, fikirlerin sansürsüz bir ortamda özgürce dile getirilmesi gelişime atılan adımları kolaylaştıracaktır.

Takvimler, 23 Temmuz 1908’i gösterdiğinde Osmanlı’ya batıdan gelen modernitenin yol açtığı yeni düşünce akımlarının etkisi; II. Meşrutiyet’in ilanıyla sonuçlandı.  Ülkenin her yanında olmasa da Babıali’de özgürlük rüzgârları kendini hissettirmeye başladı. Bunun sonucunda seçim kararı alındı ardından “Meclis-î Mebûsân” yeniden açıldı. Padişahın yetkileri sınırlandırıldı.

II. Meşrutiyet’in ilanından sadece bir gün sonra takvimler 24 Temmuz'u gösterdiğinde, her zamanki alışkanlığı içinde saraya bağlı sansür kurulu memurları, gazetelere giderek bir gün sonra çıkacak olan gazetelerin haberlerini kontrol ve denetimden geçirmek istediler. İşte o gün İstanbul’da basılan gazete çalışanları, hiçbir sansür memurunu gazeteden içeri almadı. Bir gün sonra ise Osmanlı’da ilk sansürsüz gazeteler çıktı. Bu tarih Türk basın tarihi için bir milat oldu.  O günden sonra 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbe sonrası kısa süreli sansür uygulaması bir yana bırakılırsa, gazeteler uzun süre bu uygulama ile karşı karşıya kalmadılar.

Bu tarihten yıllar sonra 10 Haziran 1946 tarihinde kurulan İstanbul basını sonra Türkiye Gazeteciler Cemiyeti adını alan basın örgütü,  basın tarihimizde önemli bir günü belirleyerek bu günü “Basın Bayramı” olarak ilan etmek istedi. Gelin görün ki bu konuda hararetli tartışmalar çıktı. Tartışmanın konusu ise ilk çıkan gazetenin çıkış tarihi ile ilgiliydi. Tartışmaların bir noktasında Falih Rıfkı Atay 24 Temmuz fikrini ortaya attı ve bu tarih kabul gördü. Böylece Türkiye’de 24 Temmuz, “Basın Bayramı” olarak her yıl çeşitli etkinlikler çerçevesinde İstanbul’da ve Anadolu’nun çeşitli kentlerindeki basın meslek örgütlerince kutlanmaya başlandı.

1971 askeri darbesine kadar kutlanan Basın Bayramı, darbe sonrası gazetecilere ve yayıncılara yönelik sıkıyönetimin ağır sansür ve baskı uygulamalarına bir tepki olarak TGC tarafından bugün, “Geleneksel Gazeteciler Günü ve Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü” olarak değiştirilse de benimsenmedi.

Kısa tarihçeyi bir yana bırakıp günümüze döndüğümüzde Türkiye’de, basın özgürlüğü alanındaki tartışmaların hızından bir şey kaybetmeden sürdüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Fiili bir sansür kurumu olmamasına rağmen, basın iletişim alanında çeşitliliğin artması ve bunlara yönelik getirilen yeni yasal düzenlemeler; gazeteciler arasında, meseleye bakış açısından farklı görüşlerin oluşmasına neden olmakta. Medya alanında yapılan yeni düzenlemeler, iktidara yakın medya organlarınca alkışlanırken; iktidara muhalif medya organlarınca sansür olarak değerlendirilmekte. Bu iki farklı bakış açısı ülkemizde basın özgürlüğü alanındaki problemlere bakışa da aynı şekilde yansımakta. Bu bakış açısından ilkine sahip olanlar basın özgürlüğü alanında bir sorun olmadığı, bilakis basının özgür olduğunu savunurken; diğer grup, bu görüşe muhalif olarak Türkiye’nin basın özgürlüğü alanında problemli ülkeler arasında yer aldığı görüşündendir.

24 Temmuz tarihinin Türkiye’deki basın için ne ifade ettiğine yeniden dönersek; devletin çeşitli kurumlarının başında bulunanlar ile basının da içinde yer aldığı basın kuruluşlarının bu tarihte verdikleri demeçlerde bu günü, “Gazeteciler Günü ve Basın Bayramı” olarak ifade edildiğini görürüz. Öte yandan diğer bir grup gazeteci ve basın kuruluşu için bu gün, “Geleneksel Gazeteciler Günü ve Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü” olarak ifade edilir.

Bu günü kim nasıl ifade ederse etsin bu tarih, basın tarihimizin sayfaları arasında sansür kurumunun fiili olarak son bulduğu sansürsüz gazetelerin çıktığı tarihtir.

Basın bayramı kutlu olsun.

Mutlu olsun.

Sansürün kaldırılışının üzerinden tam 113 yıl geçti.

24 Temmuzlar unutulmayacak.

Bizler unutturmayacağız.

24 Temmuz.

Sansürün kaldırılışının 113. Yılı.

Ve Lozan antlaşmasının da aynı güne denk gelmesi.

Hepsi önemli günler.

Nice 24 Temmuzlara.

Nokta.