Öncelikle yazıma mutlu bayramlar dileklerimle başlamak istiyorum.

Bayram deyince; çocukluğumuzda kalan o mutlu anlara dair sonsuz heyecanlarımızın zirveye ulaştığı günler geliyor bir çoğumuzun aklına şüphesiz. Geri dönüşü imkansız hatıralardır bayramlar. Bayram vesilesiyle öncelikle tüm şehit ailelerinin, sonrasında tüm İslam aleminin bayramını kutluyorum. Manevi duyguları en yoğun yaşadığımız, yaşattığımız, hayatın onca koşturmacası içinde aile kavramını hatırladığımız, hatırlattığımız, küskünleri barıştırma vesilesi olan bu önemli günlerin değerini iyi bilmek ümidiyle, sevdiklerinizle nice mutlu, umutlu bayramlar olur umarım. Bu günler ve bundan sonrası için de. Dini bayramlar inananlar için kutsal "hediye"lerdir; sevinç ve ferahlık günleridir. Ama bu bayramların en güzel yanı ise birlik ve beraberlik duygusudur. Bu açıdan baktığımızda, Ramazan Bayramı elbette "Şeker Bayramı" falan değildir ama şeker gibi bir bayramdır! Bir de bayram denince, hemen çocuklar ve çocukluğumuz gelir aklımıza. Bayram çocuksulaştırır içimizi. Bayramlık ayakkabılarını başucuna koyup uyuyan çocuklar var mı hâlâ, bilemiyorum ama çocukların dün olduğu gibi bugün de bayramları başka bir coşkuyla yaşadıklarını biliyorum. 

Günümüzde bayramların, değil komşuların akrabaların bile birbirlerinin yüzünü unuttuğu bir koşuşturma çarkı içinde; soluklanmak için ‘manevi duygulardan’ çok tatil anlamı içeriyor oluşu çok üzücü gerçekten. 

Yorgun bedenler için bir fırsat resmi tatiller ve en başta da bayramlar artık. 

Bir çoğumuz için, bayramlar; dört gözle çekilen tatil günleri oldu ne yazık ki.

Oysa eskiden, o bayramlar; ne güzel günlerdi değil mi?

Slah-ı rahim, yani akraba ziyaretleri muhakkak yapalım, ihmal etmeyelim.

ÇOCUKKEN Mİ GÜZELDİ YOKSA BAYRAMLAR

Bayramda gurbette olanlar gelir,, çocuklar, gelinler damatlar gelir, büyüklerini ziyaret ederler. Dedeler, nineler, analar, babalar, amcalar, dayılar, teyzeler halalar, kuzenler, çocuklarla dolu evlerde kocaman kalabalıkların kavuştuğu, hasret giderdiği, sofralarda ailecek birlik ve beraberlik içinde yemekler yenildiği, mütevazı fakat neşeli hayatların yaşandığı günler yaşanır bayramlarda.

Çocukken mi güzeldi yoksa bayramlar? Bayramlar mı değişti yoksa biz mi büyüdük? Bu klasik cümleler, ne yazık ki gerçeğe dönüşüyor: biz büyüdük ve çok gerilerde kaldı o tatlı düşler. Hatırlayın. Bayram daha bir hafta önce başlardı çoğu evlerde, şimdi bizler için o çok uzakta kalan yıllarda. Annelerimiz, büyük annelerimiz ile oturur bayram baklavaları hazırlarlardı.

Günler öncesinden bayram alışverişine çıkılırdı. Yepyeni bayramlıklarımızı yastığın altına koyar, sabahı zor ederdik değil mi? O sabah geldiğinde hep birlikte bayram namazlarına gidilir, çıkışta eş dost, konu komşu, evde de kalabalık ailemizle büyük bir mutlulukla bayramlaşırdık. Evin büyüklerinin ellerini öperek amansız bir bayram harçlığı kapma mücadelesi verirdik. Kim daha çok para biriktirdi diye yarışa girerdik üstelik. Biriktirdiklerimiz ile dişlerimiz çürüyene dek çikolata, dondurma ve parlak kağıda sarılı şekerler aldırdık. Kapı kapı dolaşarak komşu büyüklerinde ellerini öper çanta ve poşetlerimize şekerlerle çikolataları doldururduk. El öpmeler, ceplerimizden taşan bozuk paralar bayram harçlıkları, televizyondan Barışmanço’nun “Bugün Bayram” şarkısıyla geçen heyecanlı serüvenimiz; “Hayat Bayram Olsa” tadındaydı. 

Bir el öpmek için dört vasıta değiştirdiğimizi hatırlıyorum: Gittin, geldin; gün biterdi. 

TRAFİK KURALLARINA UYALIM 

Bayram deyince aklımıza imlik gelen şey sadece mutluluk değil tabiî ki hüzünler.

Bayram da artan trafik kazaları nedeniyle onlarca kişi hayatını kaybediyor. Bayram zehir oluyor.

Öncelikle bu mutlu günlerde yollarda kendinize çok dikkat edin. Bayramı tatsız ve acı dolu yarınlara çevirmeyin lütfen. 

ÇOCUKLARA HOŞ GÖRÜ GÖSTERİN

Tabi ki bayramın en güzel yanlarından biride çocukların mahalleler de evleri ziyaret ederek el öpmeleridir.

Yaşlılara hoşgörü ve saygı olduğu kadar çocuklara da sevgi göstermeyi unutmayalım. Kapınıza geldiklerinde onları geri boş göndermeyin.

BAYRAM KARTLARINI HATIRLAYANINIZ VARMI

Peki ya, bayram kartlarını hatırlayanınız var mı? Sanki eskiden ilişkiler daha yoğun, daha sıcak, daha güven vericiydi. Nedeni yaşam biçiminde olsa gerek. Hemen her alandaki yoksulluk, fakirlik, eksiklik. En zengin insanlar bile bu durumun sıkıntısını çekerdi. Çünkü ülke gerçeğiydi. Dolayısıyla birbirine yakın olmak, destek vermek, güven duymak esastı. “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” ya da “Ev alma, komşu al” gibi laflar işte o şartlarda üretilmişti. Hey gidi günler hey. Ah nerede o eski bayramlar demiyor muyuz şimdi? Sanki bir şeyler eksik değil mi? Hem ansızın, aniden yitip gittiler onlarda elimizden kayıp giden bir çok hatıramız gibi. Belki de biz bayramları çocukluğumuza sakladık, orada bıraktık. 

Daha fazla lafı uzatmadan, tekrar bayramınızı kutluyor ve güzel geçmesini diliyorum.