Öncelikle en çok ihtiyacımız şey olan mutlulukla başlamak istiyorum. Mutlulukla direk bağlantısı var mıdır yok mudur, İsviçreli bilim adamları ne der? bilmiyorum ama kahvaltının mutlulukla bir alakası olduğu gerçeğini es geçmemek gerektiğini düşünüyorum. Ama bu bahsettiğim kahvaltı güzel samimi bir aile ortamıyla olur, çok güzel bir arkadaş ortamı ya da hayatına aldığın bir insanla güzel olur. Kahvaltıdaki sohbet tat katar, renk verir o mutluluğa. Masadaki yiyeceklerin ya da çeşitlerinin inanın pek bir önemi yoktur. Sıcak çay ve sıcak sohbet; inanın insanın hasret kaldığı güzel paylaşımlardandır. Valla bence imkânı olan ayda bir de olsa çoluk çocuk dışarda güzel bir yerde ailecek bir kahvaltı yapmalı; eminim tüm aileye o kadar çok pozitif etki yapacaktır ki, adım gibi eminim. Arkadaş ortamında da dost meclislerinde de bu olayı yapabilirsiniz. Tamam, baş başa olmak güzeldir evet ama 4-5 samimi arkadaş, eski dostlar falan bir araya geldiği zaman; o kahvaltının tadı, sohbetin sıcaklığı inanın pek bulunur cinsten olmuyor. Ben çok seviyorum böyle meclisleri, çoğu zaman arkadaşlarımla; yapan olur davet eden olursa da memnuniyetle giderim ama daha henüz bir teklif eden ya da davet eden olmadı. Dost davetleri de önemlidir, cidden bu dönemde insanların sadece kendilerini düşündüğü zamanlarda size dal uzatan, hal hatır soran insanların değerini bilin derim ben. Dost önemlidir; hem de öyle böyle değil, en az sevgili kadar.

Şimdi de heyecana geçiş yapalım. Bizim bu coğrafyalarda bu olayların içine girmeden bilmezdim ama müthiş edebiyatla ilgilenen ve kitap çıkarmaya çalışan bir sürü insan tanıdım. Çok şaşırdım ama bu sayı hiç azımsanmayacak kadar fazladır. Umarım hedeflerine, arzularına da ulaşırlar ama ne kadar zor süreçtir o basım olayları. Of ömrünüzden ömür gider, sabretmenin ne olduğunu o zaman anlarsınız. Resmen mücadele gerekir, hele bir de tek başına mücadele ediyorsanız iki kat daha sabır gerekir. Bu hedefleri doğrultusunda bu sektöre girmek için çalışan kişilere; bir de çevresindeki insanlar bırakın desteği dalga geçtikleri bile olmaktadır. Benim sizlerden ricam; sizlerin de çevresinde böyle arkadaşlar varsa eğer, hiçbir şey yapmıyorsanız bile; olumlu pozitif konuşun. Yemin ediyorum edeceğiniz iki kelam ona çok pozitif olarak yansıyacaktır. Bazen inananın tek bir güzel kelam bile duymaya ihtiyacınız olabiliyor; o kadar dip bile olabiliyorsunuz. Şimdilerde ben ikinci kitabımın basımına hazırlanıyorum; ilkini çıkardığım için daha rahatım, daha kolay atlatıyorum bu sancılı dönemi. En azından bu işin istediğim zaman olabileceğini gördüm ve inancım sonuna kadar tam. “ BEN BU İŞİ YAPARIM “diyorum artık. Bu çok önemli; bazen de özgüven gerekiyor. Hele ki her zaman yukarıdan kafanıza vurulduysa az biraz sivrildiğinizde bacağınızdan çeken ya da çelme takmaya çalışanız çoksa. Sevgili kitap çıkarma arzusunda mücadele eden arkadaşlarım; pes etmeyin, sabredin, mücadeleden ve umut etmekten vazgeçmeyin. Ben inanıyorum siz başaracaksınız ama mütevazılığı de elden bırakmayın. Bizim yazar ya da şair olmamız için daha kırk fırın ekmek yememiz lazım. İki kıta şiirle, 3-5 denemeyle, çıkarılan bir kitapla inanın en fazla yazar adayı oluruz. Cemal’i düşünün, Nazım’ı, Oğuz Atay’ı, Ömer Seyfettin’i, Sait Faik’i ve daha nicelerinizi; anlayacağınız daha yolumuz uzun, mücadeleye devam.