Bölünerek çoğalma dediğimiz zaman aklımıza gelen ilk şey “amip” dir.

Bu tek hücreli canlı bölünerek çoğalır. İdeolojilerde de bölünerek çoğalan “sol” dur.

O kadar farklı fraksiyonları vardır ki; özellikle sosyalizmde fraksiyonları takip edebilmeniz için size bir “fraksiyon sözlüğü” gerekmektedir.

Bir Alman Yahudisi olan Karl Marks komünizm felsefesini ortaya attığında belki de bu kadar bölüneceğini tahmin edemezdi. İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından Sovyetler Birliği askeri olarak yerleştiği yerden çıkmadı.

Özellikle Yugoslavya, Romanya, Bulgaristan, Çekoslovakya ve Polonya’da kendine bağlı yönetimler oluşturarak “Soğuk Savaş Dönemi” nin ilk fitilini ateşledi. Fakat sosyalizmi öyle her ülke olduğu gibi kabul etmedi. Üstelik kitapta bahsedilen devrimin de nasıl olacağı muammaydı.

Köyden kente mi gelişecek yoksa kentten köye mi yayılacak. Kanlı mı olacak kansız mı? İşte bunlar zaten kafadan birer fraksiyon oluşturdu. Ayrıca her sosyalist düşünür ve lider de sosyalizmi kendine göre yorumladı. Bulgar Dimitrov, Troçki, Mao ve Castro her biri kendi ülkesinin şartlarına göre sosyalizmi yorumladı.

Sovyetler Birliği’nin baştan beri sıcak denizlere özellikle Akdeniz’e açılma isteğini herkes bilir. Bu amaç için yapmadığını da bırakmamıştır. Araplarda sosyalizmin oluşması ve gelişmesi “deveye hendek atlatmak” ile eşdeğerdi. Bir kere İslam ile kesinlikle çelişen bir ideolojiydi.

Ayrıca Arap milliyetçiliği o kadar keskin bir virajdı ki, sırf bunun uğruna halife devleti olan Osmanlı’yı bile arkadan vurmuşlardı. Ama Doğu Avrupa ülkeleri de bu bloka dahil olmalıydılar. İran, Türkiye ve Yunanistan’dan hayır yoktu. Çünkü ABD, Truman Doktrini ile 1947’de “Çevreleme politikası” ile Soğuk Savaş hamlesine karşılık vermiş ve bu üç ülkeyi “komünizm düşmanı” olarak kendine bağlamıştı.

Ortadoğu’nun iki güçlü ülkesi (şansa bakın ki ikisi de petrol rezervi olarak zengin) Irak ve Suriye Sovyetler’in hedefindeydi ve onlara özel sosyalizm de icad edilmişti: “Arap Sosyalizmi” Irak ve Suriye’de iktidarda bulunan BAAS Partisi sosyalist partilerdi. BAAS Partisi’nin üç ana ilkesi; Arap Milliyetçilği, Laiklik ve Sosyalizmdi. Bugün Rusya amacına ulaşmış durumda.

Her iki ülke ile yaptığı ikili savunma anlaşması sayesinde bugün Lazkiye limanına yerleşerek sıcak denizlere inmiştir. Yaptığı iki adet askeri üs ile de kalıcı olduğunu tüm dünyaya ilan etti. Şimdi gelelim CHP’ye.. CHP’de bu günlerde “çoğalma” hedefine yine bölünerek ulaşma gayesinde.

24 Haziran sonrası iştahı kabaran Muharrem İnce CHP’yi olağanüstü kongreye götürerek lider olma hevesinde.Toplaması gereken imzayı toplamış mıdır ya da toplayamamış mıdır bu yarın belli olacak.

Ama sonuç itibarı ile CHP’de sıkıntılı bir dönem başlıyor.

Lider değişir ya değişmez bilemem ama CHP’de bu saatten sonra sular durulmaz. Genel Başkan bu partiyi ister istemez “imza verenler-vermeyenler” diye ayıracak.

Genel Başkan’a (ister Kılıçdaroğlu olsun ister İnce) muhalif olanların somut birer belgesidir imza listesi. Bu nedenden dolayı da yeniden şekillenecek CHP için bu liste bir rehber niteliği taşıyacak. Sonuç olarak ne olacak? CHP’de bölünmeler başlayacak.

Belki de yeni bir siyasi partinin tohumları atılacak.