Uzun zamandır mevzusu olan ama son birkaç gündür ciddi olarak gündeme gelen Bütünşehir Yasası dikkatimi çekti. Dedim ki kendi kendime ya Zonguldak? Üniversitede Kamu Yönetimi okuduğum için bu kavramlara alışkınım. Ayrıca bu bölümü okuyan öğrencilerin beklenti paradigması vardır. Okulun ilk senesi Vali, ikinci senesi Kaymakam, üçüncü senesi memur ya da bankacı, dördüncü senesi özel sektörde ne iş olursa olsun yaparım derler kendi kendilerine ve ayrıca 4 senede okulu bitirenlerin sayısı bitiremeyenlerden çok daha azdır. İşte ben de 2. Sınıfın ilk döneminde Yerel Yönetimler dersi ikinci döneminde Yerel Yönetim Maliyesi dersi aldığım ve kaymakam olmayı hedeflediğim dönemler; deli gibi araştırmalar, kitaplar okuyorum. Anlayacağınız yerel yönetimler, belediyeler, dernekler, STK’lar ilgimi çeken konulardır. 

İşte Bütünşehir Yasasını duyunca aklıma o dönemler geldi. İllerin nüfusuna göre büyükşehir olunuyordu; haşır neşirim konuya anlayacağınız. Açtım bilgisayarımı başladım araştırmaya, Zonguldak nedir, ne kadar kişi yaşar, iş imkânları nedir, nüfus yoğunluğu nedir? Zonguldak idari bakımdan; Merkez dâhil 8 ilçe, 25 belediye, 176 mahalle ve 380 köyden oluşmaktadır. 2016 yılı verilerine göre Zonguldak il nüfusu 597.524 kişidir. Bunun da 61,6’sı şehir nüfusunu kalan kısım ise belde ve köy nüfusunu oluşturmaktadır. Bu rakamları valiliğin resmi internet sitesinden aldım. Sonra geçmiş yıllarda nasıldı nüfus şimdi nerelere geldi diye merak ettim. Bu konular açıldığında sohbet esnasında hep bu şehir önceden göç alırdı ama şimdilerde ise göç veriyor diyoruz ama bir de rakamlara bakmak lazım, değil mi? Sonra araştırmama devam ettim ve aşağıda görünen verileri gördüm.

Yıl                     Nüfus             Artış Hızı

2008                619.154               0,53

2009                619.812               0,11

2010                619.703             - 0,02

2011                612.406             - 1,18

2012                606.527             - 0,96

2013                601.567             - 0,82

2014                598.796             - 0,46

2015                595.907             - 0,48

2016 yılında da 6 yıl sonra 0,27’lik bir nüfus artışı olmuştur. 2016 yılı verilerine göre 597,524 olan nüfusumuzun yaklaşık 80 bini 20-29 yaşları arasındaki gençlerdir. O da nüfusumuzun yaklaşık 13,5 ‘ine tekabül etmektedir. 2008 yılında 19 bin göç vermişken 2014 yılında yaklaşık 25 bin göç vermişiz. Sanırım genç kardeşlerimiz bu şehirden umudunu kesip umuda yolculuk ediyorlar. Daha önceden ben de onlar gibi iki kere göç girişiminde bulundum ama ben pek başarılı olamadım, umarım onların başarıları daim olur. Ne yapsın gençler, çoğu çoluk çocuk sahibi; ekmek lazım, mama lazım, defter lazım, kıyafet lazım. Neyse daha fazla uzatmayacağım, helalinden ekmeğini kazanan, ekmeğini kovalayan herkese selam olsun. O terminalden bir gün öfkeli gözlerle ayrılmamamız dileğiyle. ( Bu yazıyı eski bir köşe yazımdan alıntı yaparak yazdım )

**

Şimdilerde yepyeni bir trend oluştu; bilmem farkında mısınız? Eşinizi, dostunuzu – arkadaşınızı görmek, iki muhabbet etmek istiyorsunuz; bazen arıyorsunuz ya da yazarak iletişime geçiyorsunuz. Karşılığında çok yoğunum cevabıyla karşılaşıyorsunuz; o da bilmem kaçıncı arayışınız ya da yazışınızda. Önceleri insanlar türlü türlü ve yaratıcı bahaneler bulurlardı. Anlam veremiyorum bir kelam cevap veremeyecek kadar ne yoğunluğu; Kafkasya Cephesinde mi savaşıyorsunuz yoksa Hicaz da mı? Biz sanki hiç hayatımızda yoğun olmadık, hiç çalışmadık; hiçbir şey bilmiyoruz. Mutlaka size de oluyordur ya da olmuştur. Arkadaş görüşmek istemiyorum demek varken ne gerek var böyle yoğunum, cartım – curtum. Bu hayatı insanlardan başka kimse zorlaştırmıyor. Netlik yok Sevgili Okuyucular, net olacaksın ya. O seni mutsuz ediyorsa ondan uzak duracaksın, diğeri ya da başkası mı mutlu edeceğine inanıyorsun onunla olacaksın; esasında çok basit. Ama zorlaştırmaya ve acı çekmeye müthiş bayılıyoruz. Dengesizlik ve tutarsızlık olaylarına zaten hiç girmek istemiyorum. Öyle şeyler duyuyorum ki arkadaşlarım da bahsediyor bazen. Geçen bir arkadaş anlattı; “ Kız sana çok güveniyorum, beni mutlu ediyorsun falan dedi o kadar yakınlaştık; sonra sabah bir kalktı görüşmeme kararı almış.” Mutlu olacağını bile bile mutsuzluğa koşuyor karşısındaki; ondan sonra o çocuğun bu hayata iyi davranması bekleniyor. Şeffaf, net, dengeli ve tutarlı olan az biraz da kafası çalışan insanın mutlu olacağı bir dünyadayız esasında; hele bir de az biraz edebiyat, sanat ya da bilimle ilgileniyorsak daha ne olsun.