Çocukluğumuz ve gençlik yıllarımız Çatalağzı’nda geçti…
Bizim kuşak “ ÇATES’in külleri “ ile büyümüştü…
ÇATES’in külleri toprağa, suya, denize, ağaca zarar vermezdi…
ÇATES’in doğrudan etki alanında bulunan YAKA Mahallesi’ndeki kiraz ağaçları, incir ağaçları, erik ağaçları sebil gibi meyve verirdi…
Aynı bölgede, Yaka’da, Kuzyaka’da, Harmanyanı’nda, Çökek’te, Göçükaltı’nda, Ömerağzı’nda ekili alanlar vardı…
Bahçeler bereket doluydu…
ÇATES’in külleri ekili alanlara, bağa-bahçeye zarar vermezdi…
Çatalağzı’nın çocukları ÇATES’in denize deşarj ettiği sıcak suda yüzerdi…
Hiçbiri hastalanmadı, yara-bere olmadı, zehirlenip ölmedi…
ÇATES, sebeb-i hayatı olan Çatalağzı’na ve bu beldenin insanlarına zarar vermekten özenle kaçınmıştı sanki…

*

ÇATES demek, “ Çatalağzı” demekti…
ÇATES demek, aydınlık demekti, ışık demekti…
ÇATES demek “ Işıkveren “ demekti…
ÇATES demek amatör sporun efsanesi “ Işıkspor” demekti…
ÇATES demek “ekmek” demekti…
İş demekti, aş demekti…
ÇATES’in çocukları, Çatalağzı’nın çocuklarıydı çünkü…
ÇATES’in bacaları tüttükçe, Çatalağzı’ndaki evlerin-ocakların bacaları da tüterdi…
ÇATES’in külleri vardı, kimseye zarar vermezdi.

*

ÇATES bir süre ara verdikten sonra üretime yeniden başladı.
Devletimizin öngördüğü sistemi ‘baca gazı arıtma sistemi” kısa sürede oluşturdu, üretime başlama onayı alındı, yeni bir heyecanla, sağlam bir yönetim ve çalışkan işçileri ile yeniden yola koyuldu.
Çatalağzı’ndaki sevinci anlatabilmek çok mümkün değil…
Bu sevinci anlayabilmek için Çatalağzı’nda yaşamak gerek…
Üstelik, ÇATES’in sadece Çatalağzı ve bu beldemizin insanları için değil, ilimiz için de ne büyük bir değer olduğu şimdi çok daha iyi anlaşılmış oldu.
TTK ve özel kömür işletmelerinin stok sahalarında biriken kömür dağları, ÇATES’in sadece Çatalağzı’nın değil, ilimizin de hayat damarlarından biri olduğunu göstermiş oldu.
ÇATES’in külleri vardı, kimseye zarar vermezdi.
Şimdi o da yok…
Bakalım, bizim “çevreciler” şimdi ne diyecekler!..
Erhan ÇAKMAK