19 Kasım 2023 Pazar günü Zonguldak genelini etkileyen olumsuz hava koşullarında, 1992 yılında inşa edilen, 'Kafkametler' isimli Türk gemisi ile 1968 yılında inşa edilen, ‘Pallada’ isimli Kamerun gemisi Karadeniz Ereğli Limanı çevresinde batmış, Pallada Gemisinin 13 mürettebatı kurtarılırken, Kafkametler Gemisinin 12 mürettebatından ne yazık ki kurtarılan olmamıştı.

12 denizcinin göz göre göre ölüme gitmesi toplumda infial yaratırken, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Karadeniz deniz ticaretinde faaliyet gösteren standart altı gemilerin denetlenmesi ve bu gemilerde canı pahasına çalışmak zorunda bırakılan Türk denizcilerinin mağduriyetlerini giderilmesi için Meclis’te Araştırma Komisyonu kurulmasını talep etti.

Yavuzyılmaz’ın araştırma önergesinde, denize elverişsiz gemilerle sürdürülen standart altı denizciliğin Karadeniz’i adeta ele geçirdiğine ve bölgede 30 yılı aşkın süredir “kuralsızlığın adeta bir kural haline getirildiğine” vurgu yapılırken, “ekonomik ömürlerini bitirmiş, aslında çoktan hurdaya ayrılması gereken yüzlerce gemi, Karadeniz’in zorlu coğrafyasında ve olumsuz meteorolojik koşullarında yüzdürülmeye devam edilmektedir” denildi. Türk Gemi insanlarının, sağlıksız, tehlikeli ve zorlu çalışma koşulları nedeni ile daha öncesinde tanınan “yıpranma payı haklarının” AK Parti tarafından 2008 yılında yasadan kaldırılmış olduğuna dikkat çekilirken; mayınlı denizlerde, fırtınalı havalarda, hurda gemilerde çalışmak zorunda bırakılan denizcilerin yıpranma haklarının yeniden verilmesi gerektiğine işaret eden Yavuzyılmaz, önergeye ilişkin yaptığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı.

“Tam 45 gün önce Zonguldak genelini etkileyen olumsuz hava koşulları nedeniyle, 31 yaşındaki, 'Kafkametler' adlı Türk gemisi ile 55 yaşındaki 'Pallada' adlı Kamerun gemisi, Karadeniz Ereğli Liman çevresinde battılar. Pallada Gemisi'nin 13 mürettebatı kurtarılırken, Ereğli Limanı'nın hemen önünde kıyıya yaklaşık 80 metre mesafede askeri mendireğe çarparak batan Kafkametler Gemisi'nin 12 mürettebatından ne yazık ki kurtulan olmadı. Hepimizde infial yaratan bu facianın ardından gözler bu kez, Karadeniz'deki deniz ticaretinin uluslararası deniz ticaretinden ayrılan olumsuz özelliklerine, bölgede yaygın olarak kullanılan, denize elverişsiz, standart altı gemilere ve bu gemilerde görev yapan gemi adamlarının yıllardır süregelen sorunlarına çevrildi. 

Bilindiği üzere günümüzde Karadeniz'e kıyısı olan ülkeler uluslararası ticaretin yaklaşık %80'ini deniz yoluyla yapmakta. 1989 yılında Doğu Bloğu'nun çöküşüyle birlikte bölge hızla ticarete açılmış ancak her şeye razı ve kötü koşullu bir piyasa oluşmuştu. Standart altı denizciliğin Karadeniz'i adeta ele geçirmesinde ve bölgede 30 yılı aşkın kuralsızlığın hüküm sürmesinde bu olumsuz piyasa koşullarının etkisi büyük. Üstelik bu durum bölgedeki tüm aktörlerce de benimsenmiş, ilkel ve vahşi bir kabul haline gelmiş durumda. Her ne kadar uluslararası denizcilik kuralları tüm dünya denizlerinde geçerli olsa da Karadeniz'de yapılan ticarette 'kuralsızlıkların bir kural haline geldiği' bilinmekte. Standart altı gemiler, sıkı denetimlerden geçirilmemekte, emniyet normları çoğu zaman göz ardı edilerek ticari hayatlarını sürdürebilmekte. Ekonomik ömürlerini bitirmiş, aslında çoktan hurdaya ayrılması gereken yüzlerce gemi Karadeniz'in kendine özgü coğrafyası ve zorlu meteorolojik koşullarda yüzdürülmeye devam etmekte. Bu nedenle Karadeniz'deki deniz ticaretini sürdüren 2 bin 500 geminin yaklaşık üçte ikisini 5 bin tonun altındaki küçük tonajlı ve yaşlı gemiler oluşturmakta. Bu gemilerin filonun ana gövdesini oluşturması, tam da sektörün içinde bulunduğu bu ticari kaygılardan kaynaklanmakta.

Bir diğer önemli husus ise Türk Gemi İnsanlarının maruz kaldıkları sağlıksız, tehlikeli iş şartları, gürültü ve zor çalışma koşulları nedeniyle belirli bir süre çalışmalarına karşılık daha öncesinde verilen yıpranma payı hakkının AK Parti tarafından 2008 yılında yapılan bir düzenlemeyle kaldırılmış olmasıdır. Oysa son derece olumsuz ve zorlu çalışma koşulları içinde, ailelerinden uzak çalışmak durumunda kalan Türk Denizcileri; beden ve ruh sağlığı açısından, sosyal ve manevi anlamda yıpranmaktadırlar. Türk denizcilerinin insan onuruna uygun çalışma şartlarının tesisi ve gemi insanlarının yıpranma payı başta olmak üzere tüm haklarının teslim edilmesi elzemdir. Bu uğurda gerekli yasal düzenlemeleri yapmak yine Yüce Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görevidir.

Bu nedenle, Karadeniz'deki deniz ticaretinin uluslararası deniz ticaretinden ayrışan olumsuz özelliklerini tespit ederek gidermek, bölgede yaygın olarak kullanılan, denize elverişsiz, standart altı gemilerin iyileştirilmesi ve gereğince denetlenmesi için ulusal ve uluslararası bazda girişimlerde bulunmak ve bu gemilerde görev yapan Türk gemi insanlarının yıllardır süregelen sorunlarını çözerek, denizcilerimizin hayatlarına mal olan ve kamuoyunda infial yaratan bu faciaların oluş nedenlerini araştırmak ve benzer faciaların bir daha yaşanmaması için gereken tedbirlerin almak için Meclis çatısı altında Araştırma Komisyonu Kurulmasını teklif ettim. Sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız.”

Kaynak: Haber Merkezi