Bu kelimeyi ilk olarak ilk ya da ortaokul dönemlerimde duymuştum; gerçi bizim dönemimizde ilköğretim olmuştu. Şimdilerde eğitim sisteminde ve müfredatta devamlı değişiklikler olduğu için inanın takip edemiyorum.

Daha sonra lise dönemimde biraz tarihe merakım nedeniyle araştırmalarım bir de malum bizim dönemimizde ÖSS olan daha sonra sistemi ve ismi değişiklik gösteren ( Ben takip edemediğim için toplumda Üniversite Sınavı demeyi yeğliyorum. ) sınava hazırlanırken Derebeyi, Derebeylik bir diğer adıyla Feodal Sistemle baya haşır neşir olduk.

Daha sonra üniversiteyi kazanınca bölümümden ötürü “ Sosyoloji, Siyaset, Siyasal Düşünceler Tarihi, Yerel Yönetim “ gibi derslerde baya baya muhatap olduk; Derebeyleriyle. 

Velhasılıkelam Sevgili Okuyucular, bize biraz uzak bir kavram gibi gelse de bizde kırsal kesimlerimizde devasal topraklara sahip olan Toprak Ağaları varmış. Hatta Türk Filmlerine bile defalarca konu olmuştur. Koca koca toprakların sahibi köylülerin ağaya çalıştığı amiyane tabiriyle köleden hallice bir sistem; ağa ne derse o…

Bugüne gelirsek o dönemlerdeki kadar güçlü bir ağalık düzeni kalmadı; tabii gezip görmek araştırmak lazım ama varsa da tek tük daha küçük topraklarda daha çok akrabalık üzerine olan bir düzene dönüştüğünü söylesek çok da yanlış olmaz gibime geliyor.

Şimdilerde modern ağalar türedi dediğinizi duyar gibiyim nedense; yoksa yanılıyor muyum?

Haklı olabilirsiniz ama aman sakın tepki falan görmeyin; malum o modern ağalar kimi işaret ederse onlar sevilir, onların sevmediği çocuğu bile sevmeyenler olabilir. Dikkat edin sizi de işaret ederler maazallah bak sonra görmezden gelirler sizi; bunu göze alarak hareket edin.

“ Sonunu düşünen kahraman olamaz ” dizi repliğini söylüyorsun Sevgili Abim duyuyorum da bir de çelişki diye bir şey var. Malum ikiyüzlülük ve ikili oynamak gibi de arkadaşlarımız var bizim. Bir öyle bir böyle konuşmak, ortama göre şekil almak; bir nevi bukalemun mevzusu… Dikkat etmek lazım.

Bu arada söylemeden duramayacağım “ Modern Ağa “ kelimesini ben pek tutmuyorum ama yerine hangi söylemde bulunmalıyız onu da tam bilemiyorum; birkaç fikrim var ama netleşmeden sizlerle paylaşmak istemiyorum. 

Ama ben durumu bilmeyenler için anlatayım; bakarsınız siz bir isim bulursunuz?

Daha çok kırsalda küçük yerleşim yerlerinde paraya ve güce sahip olanın yanında bir toplanma olur; orada size izin verildiği kadar yer, içer ve konuşursunuz. Pek fazla söz sahibi olmaz; genelde noter görevi görür “ Evet, tabii ki de, haklısın, aynen “ gibi kelimelerle onaylarsınız. Dediğim gibi pek fazla kişisel fikriniz olmaz; önünüze ne konulursa onu yer içer ve bazı kişisel menfaatleriniz yerine getirirsiniz. 

Kendi özgür iradeniz ve karakterinizle vedalaşırsınız; size ne yapmanız gerektiği konusunda işaretler ve telkinler verilir. “ Şunu al gel, bunu sevin, buna selam bile vermeyin, bunu zaten görmezden gelin “ kısacası şöyle şöyle deyin, şunu şunu yapın gibi direktiflerle yürüyen yeme – içme ve çıkar sistemidir. 

Anlayacağınız Sevgili Okuyucular,

Bize uzak kime yakın olacaksa olsunlar; biz ağaya ve ağalığın elli tonuna karşıyız. Akla ve mantığa hizmet eden vicdanı ve vefayı kendine borç bilmiş sevgi ve saygıyla yoldaş erdemli birer insan olmalıyız.