Zonguldak’ı doğalgaz varken 

ve 

doğalgaz yokken

diye iki zamana ayırmak istiyorum

Önceki ve sonraki zaman arasında inanın dünyalar kadar fark var

Bunu rahatlıkla hissedebiliyoruz

Örneğin Doğalgaz Zonguldak’ta yokken Zonguldak gerçekten yaşanmaz bir kent durumundaydı.

Kışın kömür sobalarından ve kaloriferlerden çıkan baca fazları nedeniyle adeta göz gözü görmezdi.

Havası çok kirliydi

İnsanlar hava kirliliğinden dolayı çok sık hasta oluyorlardı.

Zonguldak’taki hava kirliliği nedeniyle yaşanılmaz ve kronik bir sorun haline gelmişti.

Birde şimdi bakın ki

Eski Zonguldak’tan eser yok

Zonguldak’ta doğalgaz gelmesi ve yaygınlaşmasıyla birlikte Zonguldak’ın o havası kirli ve kasvetli görüntüsünden eser kalmadı.

Zonguldak kışın en yoğun olduğu zamanda bile havası tertemiz ve rahatlıkla solunabilir bir şekilde.

Zonguldak’ta yaşam doğalgaz ile birlikte daha da kaliteli hale geldi.

Eskisine oranla çok daha güzel oldu

KARBONDİOKSİT ZEHİRLENMEDEN KAYNAKLANAN ÖLÜMLER YOK DENECEK KADAR AZALDI

Zonguldak’ta her kış mevsiminde sobaların ve yanmasıyla birlikte sobadan çıkan karbondioksit gazından kaynaklana zehirlenmeler ve ölüm vakaları neredeyse sıfırlanmış durumda.

Bu sene Zonguldak’ta hiç karbondioksit zehirlenmesi ve ölüm vakası olmadı Allah’a şükürler olsun

Her yıl onlarca insanımızın sobadan çıkan korbondioksit gazı zehirlenmesi nedeniyle yaşamını yitirdiği Zonguldak’ta şükürler olsun ki yaşanmadı.

Bu bile tek başına çok güzel bir şey.

Zonguldak’ın doğalgaza geçmesinde kimin emeği varsa hepsine teşekkür ediyoruz.

**

BALTAYI BİLEMEK..

Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş.

İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar.

Sonuç:  İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş: "Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne?"

İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş: "

Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir.

"Kendimizi geliştirmek, baltamızı bilemektir. Kendimize zaman ayırıp, yaşamımızı objektif bir bakışla gözden geçirmektir. Zayıf bulduğumuz yanlarımızı geliştirmek için çaba göstermektir. Bu, zihnimizin, ruhumuzun, karakterimizin güçlenmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur. 

Delhi'deki ünlü tapınakta Sokrat’ın şu sözü yer alır: "İnsan Kendini Tanı." Kendini tanımak, şu anda olduğumuz noktayla olmak istediğimiz nokta arasındaki yoldur. 

Kendini tanımak, kendimizi nasıl gördüğümüz ile başkalarının bizi nasıl gördüğü arasında fark olmaması anlamına gelir. 

Bireysel ve iş yaşamımızda başarılı, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsak, baltamızı bilemek için kendimize zaman ayırmalıyız.

**

GÜNÜN SÖZÜ: Avcı ne kadar hile bilse, ayı o kadar yol bilir.