Orta Doğu … Dünyanın neredeyse kan ve gözyaşı bölgesi. Yalnızca son 10 yılda 10 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği kadim yerleşim yeri. 

  Sayılarla ifade edildiğine bakmayın “insan hayatının hiçbir değerinin olmadığı” bölgede yalnızca “Dünya servetinin paylaşımı esastır”. Emperyalist ülkeler için Akdeniz’e ve enerji kaynaklarına sahip olmak anlamı taşır yalnızca Orta Doğu. 

  Hangi etnisiteden olduğunun veya hangi dini temsil ettiğinin hiçbir ayrım gözetmeden “ milliyetçilik jargonuyla” kullanılan ulusların “ ÖN ŞARTSIZ KABUL” gösterdikleri büyük oyundur. 

  Uzun yıllar önce İran-Irak savaşında körüklenen mezhep temelli “Acemi Araba kırdıralım” KÜRESEL TEZGAHINI ne yazık ki aynı ezanı duyunca bir mescide koşan insanlara uyguladılar. Bölgede güçlenen yada güçlenme sinyali veren ülkelere ya içerde bir komplo hazırladılar veya dışarıdan bir belayı organize ettiler. 

  Peki bu hain oyunlara karşı o ülkelerin yapacağı hiç mi bir şey yoktu? Elbette vardı ve o ülke yöneticileri gelen “fırtınalara” karşı hazırlıklı olmalıydı. 

 Saddam Hüseyin; Irak topraklarında hesaplanamaz serveti ve ihtişamıyla hükümdarlık yaparken bölgesinde oynanan büyük emperyalist oyunu görmeyecek kadar kibirli değil miydi? 

 Hüsnü Mübarek; Mısır’da “nasılsa ABD arkamda, beni kollarlar” rahatlığıyla bölgedeki çarpıklığın bir gün onu da götüreceğini kavramayacak kadar aptal mıydı? Enver Sedat’ın başına gelen hazin olayın yalnızca bir talihsizlik olduğunu mu düşünmüştü?

  Albay Muammer Kaddafi; aslında belki de bu coğrafyadaki en zeki adam olmasına rağmen “ sınırsız yetkilerin de getirdiği şuursuzlukla yaptığı hataların bedelini yalnızca Libya ve Libyalılar değil kendi de “lağımda saklanarak” ödenmedi mi? Üstelik güveneceği dostlarından ciddi darbeler almadı mı? Oğlu; milli maç kaybettikleri için futbolcuları kırbaçladığı bir manyak yaklaşım elbette böyle hazin bir son görecekti. Buna İLAHİ ADALET diyoruz. 

  Tunus’ta Zeynel Abidin kral falan değildi ama kral olanlar gibi debdebeyi seviyordu. Adına devlet başkanı de, hükümetin başı de ama zihniyet “GERİ kalmış AFRİKA” ancak yaşam Fransız jet sosyete olunca son da kaçınılmaz oluyor. 

  İnatla okumuyorlar tarihi! İnatla ben bilirim, hata yapmam mümkün değil “ diyorlar. Bulundukları bölgenin ve onun üzerinde oynanan oyunun farkına varamıyorlar. Orta Doğu için “ BATAKLIK” deniyor, az bile deniyor. 

  Kıçı kırık ikinci el bir araba alırken bile on kişiye danışan insanlarız, bir çok önemli ve hayati kararı istişare yapmadan alabiliyoruz.

  Hıristiyan dünyası 400 yıl önce “mezhep savaşlarını” bırakıp yönünü Güneye çevirdiğinde o coğrafyada yaşayan Müslümanlar onlardan çok daha medeni bir yaşam sürüyordu. Tıp, Felsefe, Matematik ilminde büyük isimler önemli eserleri ortaya koyuyordu. Müslümanlık “okumaya, gelişmeye, öğrenmeye” engel değildi. Aksine “ okuyun, sorgulayın, öğrenin” ayetleri İbni Sina’yı, Farabi’yi, İbn-i Haldun’u,Gazzaliyi,Harizmi’yi ve daha nicelerini Dünyaya açıyordu.

  Günümüzde cahil bırakılan ve eğitimi köreltilen bu bölgenin insanları şimdilerde yalnızca rakamsal bir değer ifade ediyor. Şurası bombalandı 86 kişi öldü. Falan Camiye silahlı saldırı 84 ölü 54 yaralı veya durakta canlı bomba kendini ve 19 kişiyi havaya uçurdu.

  Eğer yüzde doksanı Müslüman olan bu coğrafyada böyle büyük acılar yaşanıyor ve hala yaşanmaya devam ediyorsa bunun mantıkla bir izahı mümkün değil olsa olsa “ DOYUMSUZLUK LANETİ” olabilir.