Sayın okurlarım, en son veda ederken “Eylül, ekim gibi görüşmek üzere” demiştim, malumunuz ekim geldi. Kaldığımız yerden devam ediyoruz. Aslında planlarımda biraz daha erken sizlerle birlikte olmak vardı ama bende Erteleme Hastalığı olduğundan ekim ayının sonuna kadar erteledim. Yapacak bir şey yok. İnsan nefsi rahata çabuk alışıyor.

Hüzünlüyüm bugünlerde biraz. Yazın bitmesi beni hep hüzünlendirir. Sonbahar gelmiştir, soğuk ve kasvetli kış günleri kapıdadır. Günlük güneşlik cıvıl cıvıl sokaklara bir dinginlik çöker. İnsan içine kapanır. İnsan eve kapanır. İlkbaharda canlanan doğa, sonbaharda yavaş yavaş can çekişerek ölür. 

Balkanlardan soğuk hava gelmeye başlar. Göçmen Kuşlar güneye yol alırlar. Kışlıklar çıkar, evde don paça dolaşma dönemi kapanmıştır. Ufaktan hırka giymeye başlarsın yetmez çorap da giyersin. Pike de kurtarmaz artık battaniyeye geçiş yaparsın. Hava erken kapanmaya başlar. Yağmurlar başlar…

Yazlıkçılar dönmeye başlar. Sahil beldeleri yavaş yavaş sessizliğe terk edilir. Kumsallarda çalan gitarlar susar, yanan ateşler söner. Mısırcıların, dondurmacıların yerlerinde yeller esiyordur.

Yaz aşkları biter. Klasik yaz aşkları vardır. Genelde şu şekilde olur. Kalabalık bir ortam vardır, bir yazlık, bir kamp ortama gibi. Herkes birbirini az çok tanır. Öğlene kadar yatılır, akşama doğru yüzülür, gece üçlere kadar oturulur. Sonra millet yataklara dağılır. Herkes odasına çekildikten sonra esas oğlan esas kıza mesaj atar. “Kumsala gelir misin?” der. Kız biraz nazlansa da fazla dayanamaz. “Geliyorum” diye cevap verir. Sonra sabahın ilk ışıklarına konuşurlar. Her şeyi konuşurlar. Esas oğlan anlattıkça anlatır, kız dinler. Kız anlatır, oğlan dinler. Bu böyle yaz bitene kadar devam eder. Sonra yaz biter. Herkes köyüne dönecektir ve ayrılık vakti gelmiştir. Esas kız geçer oğlanın karşısına “Böyle bitmesin, görüşmeye devam edelim” der. Oğlan biraz bilgedir, biraz da gerçekçidir. Bilir devam edemeyeceğini, araya yollar, sıra dağlar girecektir. Er ya da geç bilir biteceğini, anlatır kıza. Kız ısrar eder ve bir daha görüşme sözü almadan bırakmaz oğlanı. Oğlan o esnada kızı üzmek istemez, biteceğini bile bile verir sözü, kaybedeceğini bile bile oynar oyunu. Yaz aşkları güzeldir, masumdur, samimidir ama ne yazık ki geçicidir. Yaz aşklarının kaderidir bitmek. Yaz boyunca kim bilir böyle kaç tane yaz aşkı yarıda kalır. Yaz aşkları bittikten sonra “Kasımda aşk başkadır” başlar.

Tabi her bitiş yeni başlangıçtır. Senelik izin biter, işe başlarsın. Okullar açılır. Malak dizelerin yeni sezon fragmanları dönmeye başlar. Maçlar başlar. Fenerbahçe genelde Şampiyonlar Liginden elenir, Süperlige de kötü başlangıç yapar. Yazı yazmaya, kitap okumaya, film izlemeye başlarsın. Yazın çekilen sinema filmleri bu dönemde vizyona girmeye başlar. Spor yapıyorsan açık hava dönemi kapanmıştır, salona yazılırsın. Hava erkenden kararır, akşam olur. Fırında kestane pişirirsin, pişen kestaneyi almak üzere fırının kapağını açarsın, tatlı bir sıcaklık gelir, parmak uçlarından ayak uçlarına her yerine ulaşır. Sabah işe gitmek üzere uyandığında yatağın sıcaklığı seni kendine daha da bir çeker. Düşünürsün, “Ulan yazın gelmesine daha dokuz ay var” dersin.

Dediğim gibi, hüzünlüyüm bugünlerde biraz. Geçti güzelim yaz ayları, bir yaz daha yaşlandık. Yapacak bir şey yok, önümüze bakalım. Hatta yaşlı bir amcanın da dediği gibi; “Bitti diye üzüleceğimize, yaşandı diye sevinelim” gari.

Sevdiğim söz: Dünyada o kadar çok izlenecek film, okunacak kitap, gezilecek yer var ki insan, hayatı boyunca birçoğunu yapamayacağı için üzülüyor. Romalılar bu durumu " Ars longa, vita brevis " diyerek özetlemiş. Sanat uzun, hayat kısa.

Tavsiye film: Intouchables  (Can Dostum)

Tavsiye Kitap: Hayvan Çiftliği – George Orwell

Konu hakkındaki düşüncelerinizi aşağıdaki e-mail adresine yazabilirsiniz. Diğer görüş ve önerileriniz için de yazabilirsiniz.

e-mail: [email protected]