Sevgili Okuyucular güne üstadı okuyarak başladım; malum sıkıntılı bir zamandayım güne iyi başlamak lazımdı. Hazır “ Görünmeyen Yüzleri” de sizlerle paylaşmışım hafif de onun rahatlığı olsa gerek aldım üstadın kitabını. Darbelerin kitabından bahsediyorum yalnız duygusal darbelerin kitabından “ TEHLİKELİ OYUNLAR” işte ya Oğuzcum Atay’ın kitabı. Üstat ne diyor kitapta;

“ Ben vedaları sevmem Albayım. Hiç gitmesin insanlar. Hele gelmemek üzere giderlerse çok üzülürüm Albayım, dayanamam. Gelmemek üzere gidenler çok sevdiklerim olur genelde. Bir de bir hikâye bırakır ki geride, noksanlığın daniskası içinde. Ölse öldü dersin ama Ölmez onlar. Ölmesinler de… Ölürlerse bir kere daha üzülürüm. Çünkü koklayamazlar bir daha çiçek. Yazık olur. ”

Çok iyi çok anlamlı değil mi ama? Üstat da gelmemek üzere gitti; erken kaybetti edebiyat dünyası onu daha 43 yaşında iken. Düşünsenize bir 30 sene daha yaşasaydı; ne kitaplar yazardı değil mi? Ruhu şad olsun üstadımın. Üstadın bu sözlerine takıldım sabah sabah; bir türlü çıkamadım, düşündüm de düşündüm. Gelmemek üzere giden insanları düşündüm; Mustafa Kemal geldi aklıma bir daha üzüldüm. Daha sonra erken yaşta vefat eden dayım geldi aklıma, ardından anne karnında daha hayata gözlerini açamadan vefat eden bebekler falan üzüntü sardı tüm dünyamı. Birden bir silkelendim; yoksa bu gidişat iyi olmayacaktı. Bu arada tüm ölmüşlerimizin ruhları şad olsun. Bir elimizi yüzümü yıkamam gerektiğini hissettim, bu sırada hala aklıma şehitlerimiz, kahraman mehmetçiklerimiz geliyordu.

Bir süre sonra biraz toparladım, toparlamam gerekiyordu çünkü. Toplumun gülen yüzleriydik biz toplum bize bu görevi biçmişti; en zor zamanımızda bile gülmemiz gerekiyordu, aynı zamanda bu durum aile içinde de geçerlidir. Birilerinin toparlayıcı olması gerekir; yoksa çok daha zor olur her şey. Durumu biraz daha ötelemek istedim ki acı veren alanlardan uzaklaşsın. Anlayacağınız kendi ceza alanımdan uzaklaştırdım topu ve ileriye doğru uzun oynadım. Dedim ki” Bir de geliyormuş gibi yapıp gidenler var” onları ne yapacağız? 

Sevgili Okuyucular yazdığım yazı içinizi kararttıysa bunlara atış serbest biraz rahatlayın ama tabii ki de dozumuzu bilerek. Bu geliyormuş gibi yapıp gidenlerle her yerde karşılaşabilirsiniz; gönül ilişkilerinde de karşınıza çıkabilir siyasi parti teşkilatlanmalarında da. O yüzden insan net olmalı, samimi olmalı; siyahsa siyah, beyazsa beyaz ama arada gri olmamalı. Duruma göre renk değiştirmemeli; ne davasında ne de özel hayatında çıkar gözetmeli ne de çıkar uğruna insan kullanmalı. Aman nerede geliyormuş gibi yapıp giden varsa anlarsınız selam olsun onlara…

GÖRESİM GELDİ

Beldemizde yaşayan bir genç kardeşim; acaba bugün ne yazsam diye düşünürken “ Göresim Geldi “ konu başlığını yollamış. İnsanların mutlaka göresi geldiği insanlar oluyordur ve olmaya da devam edecektir. Benim de tabii ki de göresim geldiği insanlar oldu; ailem ve yakınlarım dışında olan insanlardan bahsedeceğim. Bu göresimizin geldiği insanlar sizleri de bir süre sonra pişman etti mi? Ben genelde pişman oluyorum ama sizleri bilemeyeceğim; umarım bu bana özgü bir durumdur. 

Canım Kardeşim başlığın güzel, altında sayfalarca yazılır ama benim şu aralar çok ama çok feci şekilde “ Mustafa Kemal “ i göresim geldi. Şu ara çok ama çok ihtiyacımız var ona belki de ondandır. Kendinize iyi bakın.