Yaşadığım kent küçük bir yerleşim olduğundan herkes birbirini yakından tanıyor. Büyük şehirlerdeki o yabancılık, o yalnızlık hissi burada olmaz. Her hangi bir sokakta yürürken mutlaka eş, dost, tanıdık bir yüze rastlarsınız. İşte bu kentte gençler ya tesadüfen gördükleri yerde ya da olduğum yere gelerek sohbet etmek isterler. Nedeni sorduğumda “ siz bizi dinliyorsunuz” yanıtını veriyorlar. 
  Gençler öncelikle “dinlenilmek, anlaşılmak” istiyorlar. Karşılarına çıkıp (ki bir çoğu onlar kadar eğitimli/donanımlı değil) boş boş konuşan insanlardan hoşlanmıyorlar. Hani “ HERKES HADDİNİ BİLECEK “sözünü boş yere kullanmıyorlar. Yanındaki danışmanı olmadan iki lafı bir araya getiremeyen milletvekillerini, saatlerce konuşup “ somut hiçbir şey” söyleyemeyen siyasileri ve bürokratları istemiyorlar. 
  Eğitimleri üzerinden bir işe yerleşmelerine engel olan tüm SİYASİ ATRAKSİYONLARI net şekilde biliyorlar. Ve bu suçun affı olmadığını, geçen her günün ömürlerinden çalındığının farkındalar. Ne koliciler ne de VOLİCİ … İşte bu yüzden satın alınabilecek gruptan değiller. Belki de mevcut iktidarın sevmediği hatta nefret ettiği yönleri bu, inanmadıkları bir şeye SIRF kişisel MENFAATLERİ için “ OLUR VERMİYORLAR”. Bir şey yanlışsa kendileri içinde yanlış başkası içinde yanlış diyorlar. 
  “ BANA DOKUNMAYAN yılan BİN YAŞASIN” diye bir atasözleri yok. O yılanın gün gelir kendilerine de tebelleş olacağının farkındalar. 
  Onlara sürekli HAMASET yapan ve televizyon ekranlarının gedikli isimlerini hiç sevmiyorlar. Zaten seyretmiyorlar. Sosyal medya üzerinden eleştirilerini yapıyorlar. Örneğin bana “ niye sizin İNSTAGRAM ve TWİTTER hesabınız yok” diyorlar. “ Yakından takip ederiz” diye şakalaşıyorlar. 
  Ben bu gençleri çok seviyorum. Onlar geleceklerinden UMUTSUZ değiller yalnızca KAYGILILAR. Bu şekilde giderse onların bu ülke geleceğinde bir etkilerinin olamayacağından kaygılılar. Zira liyakatsiz kişilerin “ siyasi erk” eliyle kollandığının farkındalar. Yalnız, bu sistemin böyle gitmeyeceğinden de eminler. Değişimin kendi ellerinde olduğunu 2021 yılında yaklaşık 2 milyon yeni genç seçmenin, 2022 yılında ise yine 2 milyon civarında ve 2023 yılında ise 3 milyondan fazla gencin oy kullanacak olmasının ne denli önemli olduğunu anlatıyorlar. Onları bir Ozanı dinler gibi dinliyorum. 3 yılda 6-7 milyon genç seçmenin ( bu arada vefat nedeniyle eksilen toplam seçmen sayısına göre oran yüzde 15 civarında olur) seçimlerde karar verici olması bana göre mevcut iktidar için en büyük handikap gibi duruyor. 
   Gençler gençlerle iyi anlaşabilir ama eski usul siyaset anlayışıyla uzlaşmamız imkansız diyorlar. Onlar “/aslında hiçbir yeterlilikleri olmadığı halde) hamasetle bugüne kadar politika yapmış eski bir dönem. Başları sıkışınca “ İNTERNETİ yavaşlatma, yasak koyma ve tehditle” ülke yönetileceğini sanan ve daha kötüsü buna inanan günümüz siyasetine uzak düşmüş boş siyasi figürler” . Çağdaş Dünyayı yakalama düşünceleri yok. Aksine “ daha çok baskı ile koltuklarını koruma kaygıları var. Baştan sona katılıyorum. Bu tip siyasileri bende sevmiyorum. “Hatta onlara her gün beddua ediyorum” diyorum, gülüşüyoruz.
  Bu gençler için APOLİTİK diyorlar ama bana göre KASABA SİYASETİ yapan ve partisini DİN gibi, liderini de PEYGAMBER gibi görenlerin yanında hepsi birer SİYASİ DAHİ … 
    Önderimiz Atatürk’ün “ ümidim gençliktedir” sözünü niye söylediğini bugün daha iyi anlıyorum, onları dinledikçe benim gelecekten olan KAYGIM azalıyor, Ümidim artıyor. YARINLAR çok daha GÜZEL OLACAK bu gençlerle ….