Çanakkale Zaferinin 103. Yıldönümü nedeniyle basın açıklaması yapan Türk Ocağı Başkanı Özcan Gedikli,  Çanakkale muhaberesinin İslam’ın Bedir’den sonra en büyük cihadı olduğunu kaydetti.

Mehmetçiğin Çanakkale’de son haçlı seferine karşı çetin bir mücadele verdiğini belirten Özcan Gedikli şunları ifade etti: “Ecdâdımızın; ‘İhtiyar dünya kuruldu kurulalı şu ‘Boğaz Harbi’nin eşi benzeri hiç görülmedi!’ dediği, âlimlerin de, ‘Dünya tarihinin dönüm noktası’ diye nitelediği Çanakkale muharebeleri; İslam’ın varlık-yokluk mücadelesini veren Türk Milleti’nin, Boğaz’ı geçmek isteyen Haçlıların son teknolojiye sahip donanmalarını ve yedi düvelden oluşan ordularını; her türlü yokluğa, yoksulluğa, silah ve mühimmat eksiliğine rağmen; Allah (c.c.)’ın inâyeti, iman gücü ve vatan aşkıyla denizde ve karada yendiği “Tarihin en zor meydanı” ’dır.

Mehmet Akif’in, “Şu Boğaz Harbi nedir, var mı ki dünyada eşi” diye ifâde ettiği Çanakkale Savaşı, Deniz ve Kara Muharebeleri diye isimlendirilen iki büyük mücâdeleden oluşmuştur. Bu kanlı savaşın birinci merhalesi olan “Deniz Muharebeleri”, İtilaf Devletleri’nin çok güçlü bir donanmayla yaptığı Çanakkale’yi denizden geçme teşebbüsüdür. Deniz Muharebeleri; Akdeniz’deki İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin 3 Kasım 1914 günü Çanakkale Boğazı’ndaki tabyalarımızı bombalamasıyla başlamış, dört buçuk ay sürmüş ve bu çetin mücadelenin finali de 18 Mart 1915 tarihinde gerçekleşmiştir. 18 Mart günü sabah saatlerinde İtilaf kuvvetleri on sekiz büyük savaş zırhlısı ve yüzden fazla gemiyle taarruza geçmiş; ancak düşmanın yaptığı bu büyük deniz harekatına Çanakkale Boğazı’nın Anadolu ve Rumeli yakasındaki tabyalarımız akıl almaz bir direnişle karşılık vermiştir. Subay ve askerlerimizin dillere destan mukavemeti, Havranlı Koca Seyid’in insanüstü bir gayretle 276 kiloluk mermiyi sırtında taşıyıp namluya sürdükten sonra Ocean Zırhlısı’nı yüreğinden vurduğu ve ; “..Attığın zaman da sen atmadın, lakin Allah attı..” İlahi beyanını hatırlatan o meşhur top atışı ve Tophaneli Hakkı Yüzbaşı’nın Nusret Mayın Gemisi’yle Karanlık Liman’a döşediği sır dolu “26 Mayın” savaşın kaderini belirlemiştir. Ve netice olarak; İtilaf Devletleri’nin “Yenilmez Armada” denilen donanmasının üçte biri muharebe dışı kalmış, düşman perişan edilmiş, 18 Mart günü güneş batarken, Deniz Muharebeleri’nin zafer güneşi de Çanakkale ufuklarına Türk Milleti için doğmuştur. İslam’ın Bedir’den sonraki en büyük cihâdı olan Çanakkale muharebelerinde Allah, vatan ve namus için şehâdet şerbetini içen ve “bu topraklar için toprağa düşen” binlerce Mehmetçiğimiz; Son Haçlı Seferi’ne karşı çok çetin bir mücadele vermiştir. Bu zorlu harp, şâirin; “Gâlib et, çünkü bu son ordusudur İslam’ın” diye vasfettiği Türk Milleti’nin; “Son Kale”sini kurtarmak için “Ruh kökü”nden güç ve kuvvet aldığı hem bir Tevhid mücadelesi, hem bir vatan müdafaası, hem de dünya tarihinin gidişatını değiştiren ve etkisini günümüze kadar devam ettiren çok stretejik bir savaştır. Çanakkale muharebeleri; tarihteki pek çok ilklerin yaşandığı, “deniz, kara ve hava savaşları” nın ilk defa birlikte yapıldığı; birkaç yüz dönümlük çok dar bir alanda gerçekleşen cephe savaşlarında yüz binlerce askerin göğüs güğüse çarpıştığı, Türk Ordusu’nda üç nesil Mehmetçiğin –“dede, oğul ve torun” un – omuz omuza beraber mücadele ettiği,; Anadolu’daki her üç evden birisinin en az bir şehit verdiği, bir metrekareye 6000 merminin, 5 litre kanın ve kilometrekareye 252 ölünün düştüğü kan deryası bir ummandır. Çanakkale muharebeleri; ailenin son erkeğini cepheye yollarken; “Oğlum babanı Dimetoka’da, dayını Şipka’ da, ağabeylerini Çanakkale’de kaybettim!... Sen benim son yongamsın, sen de dönmezsen ben artık Allah’a emanetim!.. Eğer minarelerimiz ezansız, camilerimiz Kur’ansız, bu millet vatansız ve gök kubbemiz Al- Bayraksız kalacaksa, git evladım sen de git!..”  diyen mübarek anaların, çilekeş ninelerin, cephe gerisindeki yetim kızların, öksüz çocukların dul kalan gelinlerin ve beli bükülmüş dedelerin; bu din ve bu vatan uğrunda tarifsiz acılara göğüs gerdiği gam kervanı bir savaş ve çileyle imtihandır. Çanakkale geçilmez gerçeğini dünya milletlerinin hafızasına kazıyan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere ebediyete intikal eden bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhları şâd olsun.”

(HABER-ERCAN DEMİR)

Editör: Haber Merkezi