Ülkemizde bir “moda” var !

Belediyelerde “soygun” modası !..

Soyan soyana…

Doyan doyana…

Sanki Tevfik Fikret “ Han-ı Yağma” şiirini bunlar için yazmış…

“ Yiyin efendiler, yiyin bu han-ı iştiha sizin,

   Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin ! “

***

Millete hizmet için çalışan, helale haram, ihaleye fesat katmayan belediye başkanlarımızı tenzih ediyoruz.

Ancak öyle çok “soygun” haberi geliyor ki, bunlarla baş edebilmenin tek çaresi kalıyor.

Belediyeleri soyanları ve soyduranları direkt REİS’e şikayet etmek…

Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun…

Ak Parti’li, CHP’li, MHP’li, HDP’li…

Yolsuzluğun, hırsızlığın, yetim hakkı yiyiciliğin partisi olmaz…

Hırsız hırsızdır, yolsuz yolsuzdur…

Kan emici vampirler gibi belediyelerde milletin parasına, puluna, hakkına-hukukuna musallat olanlar varsa eğer, hiç çekinmeyin, doğrudan Sayın Cumhurbaşkanımıza şikayet edin.

Türkiye’de, Cumhurbaşkanlığı Makamı’na bağlı CİMER diye bir kuruluş var.

Mesela Zonguldak’ta…

Herhangi bir belediyede yolsuzluk-hırsızlık yapıldığına dair ciddi bulgular ve belgeler varsa, hiç düşünmeyin, hiç çekinmeyen, CİMER vasıtası ile Cumhurbaşkanımıza şikayet edin.

Görün bakalım…

O hırsızlar, o yolsuzlar, o kırk haramiler çil yavrusu gibi dağılıyor mu, dağılmıyor mu

***

Eskiler şöyle söyler…

“ Rıza-i kabahat aynı kabahattir.”

Yani, kabahate, suça, yolsuzluğa, hırsızlığa göz yuman, ya da görmezden gelen yetkililer, kamu görevlileri varsa onlarda aynı suçu işlemiş sayılır.

O nedenle yetkili makamların ve yetkili kamu görevlilerinin şaibesi ayyuka çıkmış belediyeleri mercek altına alıp, gerekli inceleme ve araştırmaları yaptırmaları devletin ve milletin çıkarlarını korumak anlamına gelmektedir.

Zaten kamu görevlilerinin asli görevi bu değil mi …

Devletin ve milletin çıkarlarını korumak…

Bunun ön koşulu ise belediyelerde ve tüm kamu kurum ve kuruluşlarında yolsuzluğa, hırsızlığa geçit vermemektir.

Eğer öyle olursa Tevfik Fikret’in “ Han-ı Yağma” şiirini sık sık tekrarlamak zorunda kalmayacağız.