Lütfen Polis memurlarının da  insan olduğu, ailelerinin de maddi ve manevi ihtiyaçları olduğu göz ardı edilmesin

Türkiye polis emeklileri Derneği Zonguldak Lubesi başkanı Hayrettin Gezer, Türkiye Polis Emeklileri Derneği'nce aylık olarak yayınlanan  Emniyet Haber Gazetesinde "Bir Emekli Polisin Serzenişi" konulu yazısında polis memurları yaşadığı sorunları dile getirdi.

Kendisinin hem emekli bir polis hemde bir polis babası olduğuna dikkat çeken Polis Emeklileri Derneği Zonguldak Şubesi Başkanı Hayrettin Gezer, "Lütfen bizim de insan olduğumuz, bizim de, ailelerimizin de maddi ve manevi ihtiyaçları olduğu göz ardı edilmesin. İnanın tüm bunları kendim için değil, çünkü ben Emekli oldum. Bundan sonraki çalışan meslektaşlarım için talep ediyorum."dedi.

Hayrettin Gezer'in yazısı şu şekilde
BİR EMEKLİ POLİSİN SERZENİŞİ

8 KÖŞELİ YILDIZ NEREDEN GELİYOR 
 Üzerinde ay yıldız, defne dalı ve çift başlı kartal figürü yer alan polis armasındaki figürler, özgürlük, bağımsızlık, güç, kudret, başarı, ün, şan, şöhret ve görkem gibi birçok anlam ifade ediyor. Türk Polis Teşkilatı'nın armasında yer alan her detay, ayrı değerleri simgeliyor ve tarihsel bilgi içeriyor.      
Türk polis armasındaki “Sekiz Köşeli Yıldız”, ilk defa Sultan Abdülaziz (1861–1876) tarafından “Nişan-ı Osmanî Şemsesi” adıyla, devlet hizmetinde üstün başarılar göstermiş olan kişilere iftihar ve imtiyaz olarak verilen bir madalya şeklinde çıkartıldı. Bu “Sekiz Köşeli Yıldız” daha sonra Türk polisinin amblemi oldu.
Yıldızın etrafını saran “Defne Dalı” da başarı, ün, şan, şöhret ve görkemi temsil ediyor.  
Amblemin en alt bölümündeki “Çift Başlı Kartal” ise Selçuklu Devleti'nin (1040–1157) simgesi. Kartalın başlarından biri doğuya, diğeri batıya bakıyor ve doğu-batı hâkimiyetini ifade ediyor. Ayrıca, “Çift Başlı Kartal” güç, kudret, özgürlük ve bağımsızlık anlamlarına geliyor.
Saygı değer meslektaşlarım,  Ben bir emekli polis olarak bazı sorunlarınızı dile getirmek istiyorum. Belki inanmazsınız ama gerçek; günde en az 12 saat görev yaparak, hafta sonu izni kullanmayarak. Senelik izin haricinde görev istirahatı, bayram izni, hafta sonu izni diye bir iznimiz olmadan yıllarca çalışarak yaklaşık on beş sene kadar önce alnımın ak ile hak ederek emekliliğimi hak ettim.
Tüm bunların yanında bizlerle beraber eşimiz, çocuğumuz, anne ve babamız cezalandırılmakta; ailevi görevlerimizi yerine getirememekteyiz. Ailelerimizle ilgilenemediğimiz gibi diğer insani ihtiyaçlarını da gideremiyoruz. Yeri geldiğinde en yakın hayat arkadaşımız olan eşlerimiz bile bizi anlamıyor. Psikolojik durumlarımızın ne halde olabileceğini sanırım anlayabilirsiniz.
Biz sadece ve sadece insan gibi yaşamak istiyoruz. Mesleğe girmeden önce bize söylenen ancak mantıksal olarak o an anlam veremediğim ‘‘Cenazen olur gidemezsin. Düğünün, derneğin, bayramın olur gidemezsin, katılamazsın.’’ sözlerini şimdi çok iyi anlıyorum. Bu olayları tek tek defalarca yaşadım. 
Lütfen bizim de insan olduğumuz, bizim de, ailelerimizin de maddi ve manevi ihtiyaçları olduğu göz ardı edilmesin. İnanın tüm bunları kendim için değil, çünkü ben Emekli oldum. Bundan sonraki çalışan meslektaşlarım için talep ediyorum. Ben bir Polis Babasıyım, 
‘‘Şartlarınızı biliyoruz, en yakın zamanda iyileştireceğiz’’ gibi açıklamaları senelerdir dinliyoruz! Sanık hakları ve şüpheli hakları, insan hakları yönünden örnek uygulamalara başladığımız günümüzde maruz kaldığımız uygulamaların insan haklarıyla bir ilgisi var mı? Biz de ailelerimiz de insan gibi yaşamak ve bazı haklara sahip olmak istiyoruz
Lütfen!...İnsanların bir araya gelmekten çekindiği, ben bilirim ve ben haklıyım diyenlerin, hatalarının boyutunun arşa uzandığı, İnsanlarda, sevgi, saygı ve doğruluğun yerini, Benciliğin,  Ön Yargı’nın ve Kendini Dünya’nın merkezinde gören bir bakış
Açısının yer aldığı, şu günlerde bizler, neler yapıyoruz?
Soruyorum sizlere, kendine hayrı olmayan, bilinçaltı kirli (psikolojisi bozuk) bireyler ve aileler kimlere ne oranda faydalı olabilirler? Nasıl bir evlat yetiştirirler. Halkla ve Hakla olan ilişkileri nasıl olur? Toplumda nasıl değer görürler.?                            
Çocuklarımızı, Bilim ve Teknoloji ışığında, onlara hayatlarının her aşamasında, birer birey gibi davranarak, Devletine, Bayrağına, Vatanına, kendisine ve insanlığa en faydalı olacağı şekilde öz güveni ve sorumluluk bilinci yüksek bir şekilde yetişmesini sağlayarak bu yolda önündeki tüm engelleri kaldırarak yetiştirelim.
Tabi önce, kendimize çeki düzen vererek  yapalım, tüm bunları. Zira hayat felsefesi ve beklentileri ile Ekonomik durumu yetersiz olduğu için, ailesi tarafından okutulamayan bir çocuk, aile yapısı, yaşantısı, ahlakı, karakteri, hayat felsefesi ve beklentileri bir olabilir mi acaba?
Dolayısı ile sevgili meslektaşlarm, gidemediğimiz köy, asla bizim değildir, Felsefesi ile Empati kurarak, yarınlara sahip olabilmek adına, çocuklarımızı ve gençliği her daim, Sevelim, Değer verelim, Sahip çıkalım, Yaşayalım ve yaşatalım ki; DİNİNE, BAYRAĞNA,VATANINA, bağlı Ölümsüz bir nesil yetiştirebilelim"

(HABER- ERCAN DEMİR)

Editör: Haber Merkezi