Saadet Partisi İl Başkanı Burak Erol, kendisine acemi siyasetçi diyen Ak Parti Zonguldak
Miletvekili Hamdi Uçar'a sert cevap verdi.


Saadet Partisi'nin Zonguldak'ta Kasım ayı Genişletilmiş il Divan Toplantısı, Dedeman Otel ‘de gerçekteştirildi.
İl Divan toplantısına; Saadet Partisi Genel İdare kurulu üyesi, 4.Bölge Başkanı ve Zonguldak il Sorumlusu Eyüp Yıldırım, Saadet Partisi İl Müfettişi Şahin Kalça, İl Başkanı Burak Erol, il yönetim kurulu üyeleri, ilçe başkanları ve yönetim kurulu üyeleri, gençlik ve hanım kolları başkan ve yönetim kurulu üyeleri ile partililer katıldı.


Saadet Partisi İl Başkanı Burak Erol, il divan toplantısı yaptığı konuşmada AK Parti Zonguldak milletvekili Hamdi Uçar'ın Kanal Z'de katıldığı canlı yayında kendisine yönelik (Siyasette acemi) eleştirisine cevap verdi.

Saadet Partisi İl Başkanı Burak Erol, "Sevgili katılımcılar biz Zonguldak ili nde Siyasal faaliyet yapıyoruz. Zonguldakın çözüm bulunamayan sorunlarına çözüm üretmek adına bir takım ifadelerde buluyoruz. Bu ifadelerime Özellikle iktidar partisinin mensupları bize hiç ahlakive etik olmayan cevaplar vermekte. Ben AK Parti Milletvekili Hamdi Uçar‘a hiçbir şey söylemedim, benim onun şahsi ile ilgili hiçbir işim olmadı.Genel bir konuşma yaptım ve ortaya konuştum. Ben Ak Parti milletvekillerini ve belediye başkanlarını resim çektirmeyi bıraksınlar, gezip dolaşıp sinemaya gitmeyi bıraksınlar Zonguldak'ın kronik hale gelmiş sorunlarını çözmek için uğrasınlar dedim.
Hamdi Uçar bir televizyon programında(Kanal Z) bana cevap vererek, (Bu arkadaş herhalde acemi tanımıyorum ama) diyor. Bu kentte benim özgeçmişime bir baksın araştırsın kaç yıldır bu kişi siyasetle uğraşıyor diye. Sen benim önce söylediklerime cevap ver.Sen gidip Ankara’da fotoğraf çektiriyorsun, belediye başkanlarıyla gidip bakanlarla fotoğraf çektiriyorsun ama ortada hiçbir şey yok.
Mithatpaşa tüneli ile ilgili yapılan iş ve işlemler 20 yıldır yapılan iş ve işlemler, Filyos liman projesi 50 yıldır konuşuluyor. Kardeşim sen 20 yıldır iktidarsın ve tek başına yönetiyorsun bırakında artık bir şeyler ortaya çıksın” ifadesini kullandı.

Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan’ı da eleştiren Burak Erol; 19 mahallenin 8'inde özel halk otobüsü çalışmıyor belediye başkan önce buna cevap versin ve önce belediye başkanı buna cevap versin. Size dedik ki laf üretmeyin laf cambazlığı yapmayın dedik. Ama muhalefeti eleştiriyorlar.
Bu ülkeyi muhalefet yönetmiyor iktidar yönetiyor. O nedenle laf cambazlığını bırakın ciddi ciddi manada bu kentin sorunlarıyla ilgilenin. Fevkani köprüsünü kaldıracağım diyorsun biz buna karşı değiliz ancak sen fevkani köprüsünü kaldırdığında yerine ne koyacaksın önce onu açıkla.Ortada hiç bir plan ve program yok vizyonunda yok. Bir belediye başkanın çalışmaları ile ilgili halka bilgi verilmesi gerekiyor. Bu kentin sahibi yok sahibi"şeklinde konuştu.


Halkın Saadet Partisi'nin tercih ettiğini ifade eden il başkanı Burak Erol, sözlerine şu şekilde devam etti:

"2021 yılının Kasım ayının sonuna gelmiş bulunmaktayız . İlçe teşkilatlarımız haftalık toplantılarını , aylık divan toplantılarını icra ettiler . İl yönetim kurulu üyelerimiz sorumlu oldukları ilçelere ziyaretlerini gerçekleştirdiler . Hanım kollarımız , gençlik kollarımız teşkilat modelimize uygun çalışmalarını bu ayda aksatmadan sürdürdüler . An itibariyle de il divan toplantımızı hep birlikte icra etmek üzere bir araya geldik , elhamdülillah. Bu ay içerisinde de Partimize katılan çok sayıda üyemiz var , ilçe teşkilatlarımıza yapmış oldukları çalışmalar için teşekkür ediyoruz. Mevcut siyasal iktidardan ümidini kesen sağduyulu vatandaşlarımız akın akın özüne dönüyor ve milli görüş hareketinin tek temsilcisi olan Saadet Partisine katılım sağlıyor . Seçim sathı mahalline girildiğinde görülecektir ki bu katılımlar hem üye bazında hem oy tercihi bakımından zirveye ulaşacaktır . Çünkü Türkiye’mizin sorunlarını derinleştiren ve çözemeyen hükümetten umudu kalmayan vatandaş üretimin ve refahın tek adresi olan Saadet Partisini tercih etmektedir". 

İktidarın sadece bahane ürettiğini ifade eden Saadet Parti İl Başkanı Buğra Erol sözlerine şu şekilde devam etti:
"Ülkemizin içinde bulunduğu durum ve koşullar sadece ekonomi konuşmamızı mecbur bırakıyor . İktidarda bulunanlar , iktidarda bir gün daha fazla kalabilmenin savaşını; ekonomik kurtuluş savaşını ise milletimiz veriyor . Ekonomik kurtuluş savaşı" verdiklerini söyleyerek, yanlışlarına bahane üretmek iktidara; çarşı-pazarda, iş yerinde veya aylarca iş ararken "geçim savaşı" vermek ve bu ağır yükü sırtlamak ise milletimize düştü.
Bu savaşta biz ise milletin yanında cephe alıyor, insanlarımızın sırtlarına yüklenen bu yükü hafifletmek için gayret gösteriyoruz, göstermeye de devam edeceğiz! İnanıyoruz ve başaracağız: Bahaneler kaybedecek, millet kazanacak! Üretilen algılar kaybedecek, ülkemiz kazanacak !
Problemleri dile getiren muhalefeti, problemlerin müsebbibi olarak algıladığınız sürece 19 sene değil , 119 sene iktidarda kalsanız hiçbir problemi çözemezsiniz !
Bütçe Sürekli Açık Veriyor Kamu Bütçesi ( Merkezi Yönetim Bütçesi) hükümetlerin genellikle bir yıl gibi bir dönemde millet adına gelirleri toplama, belirleyecekleri kamusal hizmetlere harcamada bulunma izni veren mali, siyasi ve hukuki bir belgedir. Merkezi Yönetim Bütçelerinin hedefleri, büyüklükleri ve görüntüsü aynı zamanda hükümetlerin başarılarını, itibarlarını ve sorumluluk bilinçlerini yansıtırlar. Denk olarak bağlanan ve o sorumlulukla uygulanan bütçeler aslında deyim yerinde ise hükümetlerin vatandaşlarına karşı namus ve vicdani sorumluluğunun da ifadesidir.

2022 mali yılı Merkezi Yönetim Bütçe tasarısı TBMM’ne sunulmuş , Bütçe ve Plan Komisyonunda müzakeresi devam etmektedir.

Merkezi Yönetim Bütçe tasarısı milletin derdine derman olacak nitelikte değildir. Bütçe, yamalı bohça gibidir, borç ödeme bütçesidir, yatırım yapmak, istikrarı sağlamak yerine günü kurtarma ve garantili yol, köprü ve hastane işletmelerine kaynak sağlama, kaynak aktarma amaçlı ve yeni istikrarsızlıklara zemin hazırlayacak bir bütçedir. Uygulanmakta olan 2021yılı bütçesinin açıklarını kapatacak, yeni ve daha büyük açıklara neden olacak bir bütçedir. Nitekim, Hazine’nin Aralık ayı borçlanma takvimi bunu açıkça göstermektedir.
2021 Bütçesi ile ilgili şu verilere bir bakalım:
Bütçe, 2021 Ekim Ayı sonunda 78 milyar 499 milyon lira açık
vermiştir.
Ocak-Ekim döneminde bütçeden ödenen faiz miktarı 156 milyar 573
milyon liraya ulaşmıştır.
Geçen yılın aynı döneminde ödenen faiz miktarı ise 119 milyar 581 milyon lira vermiş idi.
TBMM’de müzakere edilmekte olan 2022 yılı Merkezi Yönetim
Bütçesinde Faiz giderleri 240.4 milyar TL olarak tespit edilmiş
durumdadır, faiz giderlerinin bu düzeyde kalacağı ise doğal olarak
kuşkuludur.
Yanlış politikalar neticesinde bütçe dengesi bir türlü tutturulamıyor,
vatandaşın alın teri ise bir avuç faizcinin kasasına, cebine gidiyor,
bundan hükümet hiçbir üzüntü duymadığı gibi, bunun böyle olmasını
adeta ister gibi bir tavır içinde bulunuyor.
"Denk bütçe" nedir, bu nasıl sağlanır; iktidar partisinin mensupları bu
kavramı hiç duymamış gibiler. Duymamaları mümkün değil, ancak
duymazlıktan geldikleri veya önemsemedikleri muhakkak.
Prof.Dr. Necmettin Erbakan Hocamız döneminde biz bunu başarmıştık, milletimizden yetkiyi aldığımızda bunu yine biz başaracağımıza inanıyoruz.
Ak Parti Yoksullukla Mücadele Edecekti; Yoksulluk Derinleşti
3 Y ile savaşma iddiasıyla iktidara gelen hükümet, 19 yıllık iktidarı
sonrasında yoksullukla mücadele etme ve yoksulluğu ortadan kaldırma yerine yoksulluğu derinleştiren politikalar uyguladı. Bu politikaların sonunda:
2020 yılında Türkiye'de 6 milyon 630 bin hane sosyal yardım aldı.
2019'da sosyal yardım alan hane sayısı 3 milyon 282 bin 975 idi. Bu da sosyal yardıma muhtaç hane sayısının bir yılda yüzde 102 oranında arttığının göstergesidir.
Yine, 2019 yılında sosyal yardımlara ayrılan kamu kaynağı 55 milyar TL iken 2020 yılında bu rakam ancak 69 milyar TL olmuştur. Sosyal yardım alanlara ödenen paraların muhtemeldir ki reel değeri önemli düşüş göstermiştir.
2020'de 6 milyon 630 bin 682 hane sosyal yardımlardan faydalanırken, bu yardımlardan faydalanan 2 milyon 450 bin 80 hanede düzenli yardım almıştır.
2001 krizinde 21 Şubat 2001 ile 21 Şubat 2002 arası dolar kuru 1.99 kat artmıştı. 21 Şubat 2021'den bu yana dolar kuru şimdiden 1.44
kat arttı. BDDK verilerine göre vatandaşlarımızın toplam kredi borçlar 4 trilyon TL’yi aşmış bulunmaktadır. İhtiyaç ve tüketici kredileri toplam 1 trilyon 174 milyarı aşmaktadır.

Toplam dış borçlarımızın 500 milyar dolar dolayında olduğu bir ortamda borç bataklığına saplanmanın giderek artan etkilerini çok daha net şekilde hissedeceğiz.
-2020'de 1 milyon 154 bin 418 haneye gıda yardımı yapılmıştır.2019'da ise toplam 688 bin 507 haneye gıda yardımında
bulunulmuş. Bu da gıda yardımı alanların sayısında yaklaşık yüzde doksan artış demektir.
Bu, TÜİK tarafından ve diğer kamu kuruluşlarınca üretilen verilerin gösterdiği bir tablo değildir. Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi’nin verileri de benzer gelişmelere işaret etmektedir. Nitekim,

Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi’nin verilerine göre de 2015-2019 arasını kapsayan 4 yıllık süreçte Avrupa’da yoksulluk ve sosyal dışlanma riskinin en fazla arttığı ülke Türkiye olmuştur.
Yine söz konusu İstatistik Ofisi’ne göre 2015’te Türkiye’de halkın
yüzde 26,7’si yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında yaşarken, bu
oran 2019 yılında yüzde 33,2’ye kadar yükselmiştir ki, halkımızın 3’te
1’ine tekabül etmektedir. Yine, ülkemizde 8 milyon kişinin sigorta pirimi devlet tarafından ödenmektedir. Bu özellikle son yıllarda hükümetin ekonomi politikalarının iflası anlamına gelmektedir.
Bu rakamlar, birileri tarafından “sosyal yardımları artırdık” şeklinde övünç kaynağı olabilir. Herkes bilir ki sosyal devlet elbette önemlidir. Ama asıl olan yaygın, etkin refah toplumu oluşturacak üretime dayalı refah devletidir. iktidar, iş başında bulunduğu 20 yıllık dönemde refah toplumu oluşturma yerine halkımızı sosyal yardımlara muhtaç hale getiren politikalar izlemiştir.

Yoksulluğu bitireceklerini söyleyerek yola çıkanlar, yoksulluğu ancak giderek derinleştirebilmişlerdir. İktidar, ayrıca, sosyal yardımlara muhtaç ettiği insanların “hükümet değişirse biz bu yardımlardan oluruz” korkusundan beslenmek ister hale gelmiştir.
Şunu hatırlatmakta yarar vardır:
“İnsanları yoksullaştırıp “Biz yoksullara bu kadar yardım yapıyoruz” demek marifet değildir.”
“Asıl marifet, yoksulluğu ortadan kaldırmaktır.” “Asıl marifet, geliri adil dağıtmaktır.” “Asıl marifet, refahı yaygınlaştırmaktır.”

Hiç kimse endişe etmesin, biz bu sosyal yardımları kesintisiz ve siyasi görüş farklılığı gözetmeksizin adil bir şekilde elbette dağıtacağız; fakat bizim esas hedefimiz bu ülkede yoksulluğu ortadan kaldırmak, istihdamı genişleterek alın teri ile geçinmenin huzurunu yaşayan, adaletli, dengeli ve yaygın bir refah toplumu oluşturmaktır."
(Haber-Ercan Demir)

Editör: Haber Merkezi