Zonguldaklı Tiyatro Sanatçısı ve Tiyatro Oyun Yazarı Durul Can Yaman, "Yağmur Ağları" isimli ilk romanını çıkardı.

Gerçek bir hayat hikayesinden esinlenerek yazılan 100 sayfalık romanda; taşrada yaşayan ve metropole göç ettikten sonra yaşadığı psikolojik sorunlar ve tekrar taşraya dönenlerin yaşadığı zorluklar ve aileyi bir arada tutmak için annelerin gayreti anlatılıyor.

Yazar Durul Can Yaman, pandemiden sonraki dönemde imza günü düzenleyeceğini söyledi.

Trabzon Devlet Tiyatrosu'nda tiyatro sanatçısı olduğunu ve bugüne kadar çok sayıda tiyatro oyunu yazdığını da belirten Durul Can Yaman, ilk romanı çıkarmanı mutluluğunu yaşadığını belirti.

İkinci romanının hazırlıklarını sürdürdüğünü de ifade eden Zonguldaklı Yazar Durum Can Yaman, kitabı ve kendisi hakkında sorularımız şu şekilde yanıtladı:

BİZE KENDİNİZİ TANITIR MISINIZ?

Durul Can Yaman, Devlet Tiyatrosu Oyuncusuyum. On beş yıldır çeşitli tiyatro oyunları, film senaryoları ve romanlar yazıyorum. Şimdilerde meyvesini toplamaya başladım.

BİZE KİTABINIZDAN BAHSEDER MİSİNİZ?

Öncelikle bu kitap, gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenilmiştir. Ama iyi bir hikâye bulmuş amatör bir yazarın romanı olarak algılanırsa da üzülürüm. Aslında profesyonel bir tiyatro oyunu yazarıyım. Çeşitli roman denemelerim yeni sonuç verdi diyebilirim. Zonguldak örümceklerinin bilinmeyen bir özelliği vardır. Fırtınanın yaklaştığını hissettiklerinde uzak mesafelere ağ örerler. Yavrularını kurtarmak için. Yüzüne ağlar takıldığında yağmurun geldiğini anlarsın; ama kaçış yollarını da bozmuşsun demektir. Balıkçı ağları ören Zonguldak anneleri de bu örümceklere benzer. Aralarında metaforik bir bağ kurduğumu söyleyebilirim. Bununla birlikte pek çok toplumsal soruna değinmeye çalıştım. Metropolde tutunamamış taşra çocuklarının hikâyesini hepimiz biliriz. Ama ötesini irdeleyeni pek görmedim. Taşraya döndüklerinde ne olduğunu kimse bilmez. Bu roman birazda hayallerinden vazgeçmiş insanların tasviridir… Tabii irdelemeyi çalıştığım başka sosyolojik meselelerde var: Çocuklarını kendi hayallerinin askeri yapan ebeveynler, mahalle içi çarpık ilişkiler, eşcinsellere yönelik zorluklar ve hepsinden ötesi, ailesini bir arada tutmaya çalışan bir Anne Örümcek’in mücadelesi. Bütün karakterlerin ayrı bir hikayesi var aslında: Şöhretinin zirvesinde bir oyuncu olan (Adsız)’ın her şeyi bırakıp ergenlik odasına dönmesi, lezbiyenlik önyargısı ve baba şiddetiyle mücadele eden KIZ’ın kayıp hayatı, Haşmet ve onun gibi nice taşra babalarının alkol ve delilik üzerine kurulu dünyaları…

BU KİTABI NEDEN YAZDINIZ?

Aslında bazı kitaplar vardır, bir neden uğruna yazılmaz. Süreç içinde kendi nedenini bulur. Hatta bana göre o yazarın en iyi kitabı da böyle bir dönemde çıkar. “Yağmur Ağları” on yıldır uğraştığım bir metindi. Yedi yıl kadar önce tiyatro oyunuydu. Daha sonra film senaryosu oldu. Ve son olarak da romana evrildi. Bazıları bunu yanlış bulur, her türün kendi içinde uzmanlık gerektirdiğine inanır. Ama doğru ve nitelikli çalışmayla hepsinde belli bir noktaya gelmek mümkün. Hatta ve hatta birbirlerini beslediklerini bile söyleyebilirim.

ROMAN YAYINLANDIKTAN SONRA Kİ SÜREÇTEN BAHSEDER MİSİNİZ? NASIL TEPKİLER ALDINIZ?

Oldukça iyi geri dönüşler olsa da üzücü bazı olaylar da yaşanmıyor değil tabii. Niteliksiz ve art niyetli eleştiriler ya da kitabımın fikrini araklayan bir takım metinlerle karşılaşıyorum internette. Doğal şeyler bunlar. Netice de Zonguldak ve Örümcek metaforu ilgi çekti ve asalak yapılı insanlar kendine mal etmek isteyecektir. Ortada bir pasta var, herkes beleş dilim istiyor. Üstelik bazen imzalı kitabımı verdiğim kişiler de bile bu tarz negatif yaklaşımlar görüyorum. Yine de genele vurduğunuz zaman hemşerilerimin olumlu desteğini gördüm hep. Bu yanıyla mutluluk verici. Zonguldak her zaman evlatlarına sahip çıkmıştır. Her ne kadar evrensel kodlarla bir araya getirdiğim unsurları olsa da sonuçta bu bir Karadeniz hikâyesidir. Ve Zonguldak’a ait bir yazarın kaleminden çıkmıştır. Gri bir dünya olması da buradan gelir. Sis ve yağmurla büyümenin yazdıklarıma etkisi diyelim. On yılımı verdiğim bu kitap bir gün Dünya’nın her yerinde satılacak. Ve benim güzel Zonguldak’ımla anılacak. Bundan büyük bir mutluluk yoktur benim için…

(Haber-Ercan Demir)

Editör: Haber Merkezi