TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi 46.Dönem Yönetim Kurulu, 17 Mayıs 2010 karadon şehitlerini andı.
Kazalarím asla kader olmadığı ve Hedefin ise  yaşamak ve yaşatmak olması gerektiği belirtilen açıklamada şöyle denildi.

"17 MAYIS 2010 tarihinde Türkiye Taşkömürü Kurumu, Karadon Müessese Müdürlüğünde bulunan “Karadon Yeni Kuyu” da, -540 kotunda taşeron firmanın hazırlık çalışmaları sırasında meydana gelen grizu faciasında; aralarında 2 meslektaşımızın da bulunduğu 30 maden emekçisi hayatını kaybetmiştir. Yaşanan bu faciada hayatını kaybeden maden emekçilerini saygıyla anarken, bir kez daha ailelerine, yakınlarına ve ülkemize başsağlığı diliyoruz.
İş kazaları sonucu ülkemizde her yıl ortalama 1500 emekçi hayatını kaybetmektedir. Evine ekmek getirmek için çalışmaya giden emekçilerden en az dördü evine dönememekte ve çalışırken hayatını kaybetmektedir. Ülkemiz, iş kazalarında ve kaza sonucu ölümlerde ne yazıktır ki Avrupa ve Dünya’da en üst sıralarda yer almasına rağmen gerekli yasal düzenlemeler mevcut duruma göre yapılamamakta, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yeterli önlemler alınmamakta ya da alınan önlemler yetersiz kalmaktadır.
Özellikle yeraltı kömür madenciliğinde işçi sayısına oranla düşen kaza ve ölüm sayısı, diğer sektörlerle kıyaslandığında ilk sıralarda yer almaktadır. Yıllara göre değişim gösterse de madenlerde iş kazası ya da cinayetlerinde ölenlerin oranı, toplam ölümler içinde %5-7 Aralığındadır. Bu nedenle iş kazalarını önlemede madencilik sektörü daha yakından izlenmeli, değerlendirilmeli ve sektörde daha kalıcı önlemler alınmalıdır.
Karadon faciası değerlendirildiğinde çok çarpıcı gerçeklerle yüzleşmek durumunda olunduğu görülmektedir. Özellikle 1980 sonrası uygulamaya konulan neoliberal politikalar sonucu taşkömürü üretiminde “havza madenciliğinden” vazgeçilmesinin getirdiği özelleştirmeler, taşeronlaştırmalar, kuralsızlık ve denetimsizlik; Karadon faciasının başlıca nedenlerindendir. Ayrıca, 2004 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumu, Maden Kanunu kapsamına alınarak yeni bir süreç başlatılmış; bu süreçle Kurum, uzmanlaştığı hazırlık, üretim, kömür zenginleştirme/yıkama gibi asli işleri ile diğer hizmetlerinin özel sektöre devrinin önü açılmıştır. Bunun sonucu Kurum da özelleştirmeler ve hizmet alımları birer birer hayata geçirilmiştir. Bu arada yer altı hazırlık galerilerinin açılması işleri de ihale yoluyla özel sektöre devredilmiştir.
O güne kadar yapılan uygulamalarda tam bir başarısızlık söz konusu olmasına ve TMMOB Maden Mühendisleri Odasının sürekli uyarılarına rağmen bu durumun sürdürülmesi sağlanmış; sonuç olarak bu facia ile birlikte başarısızlık bir kez daha tescil edilmiştir.
Odamızın duruşu bugünde aynı yerdedir. Odamız, kamu ve emekçinin yararına görmediği, ülke çıkarları ile çelişen özelleştirmeler ve bunun bir uygulaması olarak ortaya çıkan taşeronlaşmaya karşıdır. Odamız bu gibi uygulamaların olmaması için, bilgi birikimini üyeleri ile birlikte her zaman ortaya koymaya ve paylaşmaya hazırdır. Bir meslek örgütü olarak Maden Mühendisleri Odası’nın önceliği; madencilik faaliyetlerinin, günün bilim ve tekniğine uygun, halk yararı gözetilerek, insan odaklı yapılmasıdır nedenle bu gibi halkçı politikaların takipçisi olacaktır.
Bu gibi faciaların bir daha yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler geciktirilmeden yapılmalı; mazeret üretmeden,"gereken yapılacaktır" gibi gerekçelerin ardına sığınmadan sorunların Bilim İnsanlarınca derinlemesine irdeleneceği ortamlar yaratılmalı, güvenli iş yerlerinin oluşturulduğu, çalışanların sağlığını, güvenliğini ve refahını ön plana çıkaran politikalar üretilmelidir ve hayata geçirilmedilir.
Kazalar asla kader değildir. Hedefimiz yaşamak ve yaşatmak olmalıdır. Yaşatamayıp 10 yıl önce kaybettiğimiz canlarımıza ve onların nezdinde iş kazası ya da iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş tüm emekçileri saygıyla anıyor, yakınlarına ve halkımıza bir kez daha başsağlığı diliyoruz."

(Haber-Ercan Demir)

Editör: Haber Merkezi