Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, temaslarda bulunmak üzere Zonguldak’a geldi. 

Kanaat önderleri, muhtarlar ve STK temsilcileri ile Dedeman Otel’de bir araya gelen Kemal Kılıçdaroğlu gündeme yönelik önemli açıklamalarda bulundu. 

PULAT, “ZONGULDAK SÖZDE DEĞİL ÖZDE EMEĞİN BAŞKENTİDİR”

Açılış konuşmasını yapan İl Başkanı Murat Pulat, “Zonguldak’ta genel başkanımızı şehrimizin sorunlarını dillendirme bazında bir arada olmaktan dolayı son derece mutluyuz. Muhtarlarımız toplumun temel taşı olup, STK’larda toplumun nabzını iyi tutan kuruluşlar olması nedeniyle şehrimizin sorunlarını konuşmak için burada olmaktan dolayı mutluyuz. Zonguldak emeğin başkenti diye adlandırılsa bile bu sözde kalmıştır. Ama bununda sözde değil özde olmasını istiyoruz. Bu anlamda da bu toplantıyı önemsiyoruz.” dedi. 

“ZONGULDAK’IN ALTINDA BİR HAZİNE VAR”

Milletin derdi geçim diyen Kılıçdaroğlu, Zonguldak’ın altın bir hazine var ve bu değerlendirilmeyi bekliyor diyerek şöyle konuştu, “Bugün Zonguldak’ta kanaat önderleri, muhtarlar ve STK temsilcileri ile bir arada olmaktan dolayı mutluyum. Zonguldak’ı en iyi tanıtan Bülent Ecevit idi. Emeğin başkenti ibaresini oturtan bir isimdi. Ezilenin olmadığı ve sevginin olduğu bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız. Her birimizin artık oturup düşünme zamanıdır. Memleketin iyiye gitmediğini biliyoruz. Ekonominin iyiye gitmediğini, işsizliğin had safhada olduğunu ve ülkenin karanlığa doğru gittiğini sizde biliyorsunuz bende biliyorum. Mama ve emzik fiyatına zam geliyorsa bunu siyaset kurumu belirlemiştir. O yüzden dünyayı sorgularken de bizi yönetenlerden başlamalıyız. Doğruyu bulmak için bunu yapmak zorundayız. Zonguldak’ın altında bir hazine var. Bir yılda ortalama 38 milyon ton kömür üretiyoruz. 

“1,5 MİLYAR TON KÖMÜR VAR AMA BİZ KÖMÜRÜ İTHAL EDİYORUZ”

Ama bunun 35 milyon tonunu da dışardan getiriyoruz. Zonguldaklı haklı olarak soruyor. Burada kömür varsa neden dışardan kömür getiriyoruz? Niçin ve neden? Zonguldak’ta 1,5 milyar ton kömür rezervi var. Belki. İlk sormamız gereken sorulardan bir tanesi budur. Neden içerden çıkarmayıpta dışardan kömür getiriyoruz. Bu toplantının önemi burada ortaya çıkıyor. Topluma yön veren insanlar bu toplantıda. Ülkenin sorunları hepimizi ilgilendiriyor. Kömür çıkarsak ne olur? İstihdam yaratırsınız. Eskiden burada on binlerce insan çalışırdı. Zonguldaklının sorgulaması lazım. Sadece sorun Zonguldak’ın değil. Dışardan kömür getiriyorsunuz. İçerdeki değil dışardaki kazanıyor. Bunu da dolarla yapıyorsunuz. 

“ZONGULDAK’I GÖRMEZDEN GELİYORLAR!..”

Yeteri kadar kömür yoksa ve üretemiyorsan dışardan alırsın. Neden çıkarmıyoruz da dışardan alıyoruz? Bu bir siyasi tercihtir. Bu siyasi tercih yanlıştır diyor ve bundan şikayetçiyseniz oyunun şeklini değiştirmek zorundasınız. Bir ülkenin dünyaya meydan okuyabilmesi için üretmesi gerekmektedir. İşte, o zaman hızlı büyür ve kalkınırsınız. O zaman Türkiye’nin saygınlığı artar. Demir çelik sektörümüz var. Kömür dışardan geliyor. Halbuki Zonguldak gözlerinin önünde. Uzun Mehmet’in topraklarındayız. Bu topraklardaki cevheri değerlendirmek zorundayız. Zonguldak sokaklarında gezdim. Birçok emekli ile karşılaştım. Emekli olunca insana huzur içinde olmak ve insanca yaşamak ister. Peki, aylıkları yetiyor mu? Hayır! Türkiye’yi gezebiliyorlar mı? Hayır. O zaman ortada bir sorun vardır. Daha düne kadar bu ülkenin kalkınması için canla başla mücadele ettim diyen emekliler, kalkınmadan kendi haklarına düşeni istiyor. 

“EMEKLİLERİN HAKLARINI SAVUNDUĞUMUZU ANLAYAMAYAN EMEKLİLER VAR!..”

Bana bir zaman bir vilayetten bana telgraf geldi. Emekli arkadalar bizim durumumuz çok iyi diyorlar. Şimdi aynı cümleyi kullanırlar mı bilmiyorum? Biz sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıyoruz. Haklarını aradığımız emeklilerin kendi haklarının sorunlarının çözümü noktasındaki siyasetimize karşı tavır almalarını doğru bulmuyorum. Nerede doğacağınıza yada hangi anne yada babadan doğacağınıza kendiniz karar veremezsiniz. Etnik kimlik yüzünden siyaset yapmaları yanlış. İnanç siyaseti yapmaları yanlıştır. Yaşam tarzı üzerinden siyaset yanlıştır. Siyasetin konusu bunlar değildir. O nedenle biz sosyal kimlikler üzerinden siyaset yaparak biz vatandaşlarımızın sorunlarını dillendiriyoruz.   

“EMEKLİ DUL VE YETİMLERİ AÇLIĞA TERK ETTİLER”

Emekli aylıkları nasıl belirleniyor? EYT’liler niçin şikayetçi? Ne kadar çok prim ödüyorsanız o kadar az emekli aylığı alırsınız. Bu tamamen akıl tutulmasıdır. Ama hangi ülkeye giderseniz gidin ne kadar çok prim öderseniz çok emekli maaşı alırsınız. Tüm dünya ülkelerinde bu durum böyleyken sadece Türkiye’de bu işin tersine gitmesine de sadece biz karşı çıktık. Bunun düzelmesi lazım. Bunun için mücadele edilmesi lazım. Hadi diyelim ki en düşük emekli maaşı en düşük 2 bin 500 Tl oldu diyelim. Peki, onların dul yada yetimleri ne kadar alıyor biliyor musunuz? Hiç bunlardan söz eden var mı? Dul ve yetim olmak onları açlığa terk etmek midir? Hiç olmazsa onlara en az bin lira verin. Onu da vermiyorlar.

“MİLLİ PARAMIZ İTİBARSIZLAŞTIRILDI”

Memleketin her tarafı oldu. Milli para itibarsız para haline geldi. Merkez Bankasını ne zaman kurduk? 1930 yılında… Kendi milli paramızı basmaya başladık. Ama siz tüm endeksleri yabancı para üzerinden yaparsanız ben bunu yapanların milliyetçiliklerini sorgularım. Milliyetçilik siyasi bağımsızlığın ekonomik bağımsızlıkla taçlandırılmasıdır. Eğer, ekonomik bağımsızlığınız yoksa siyasi olarak da bağımsız olamazsınız. Savaş alanlarında kazandığınız zaferleri ekonomik özgürlükle taçlandıramazsanız kaybedersiniz. Tüm fabrikaları sattık. Peki, yerine ne yaptınız? Üretimde zayıfsanız ve her şey dışardan geliyorsa sizin paranızın itibarı yoktur. O yüzden diyoruz kömür buradan çıksın diye… Faizleri düşürdük yeni sisteme girdik dediler. Arkadaş gidin bir bankaya sorun. 3 ay önce faiz ne kadardı şimdi ne kadardı diye sorun. Faizler düşmüş mü düşmemiş mi? 

“DOLAR VURGUNU YAPANLARI HALKIMIZA TEK TEK AÇIKLAYACAĞIZ”

18 dolardan bozdurup 13 liradan alıp bu vurgunu kim yaptı? Araştırmak için soru önergesi verdik. Ama araştırmayalım dediler. Ama benim Zonguldaklılara sözüm var. İktidara geldiğimizde kimler vurgun yapmış bunları tek tek açıklayacağız. Hani din vardı. Hani iman vardı. Hani faiz günahtı. O zaman bu faizler de neyin nesi arkadaş? Bunların söyledikleriyle yaptıkları birbirine uymuyor. Bunlar kendileriyle çelişiyorlar. Milletin derdi geçim. Muhtarlık demokrasinin temel taşıdır. Bunu böyle görüyorsanız da muhtarlığı genişletecek ve onları itibarlı hale getireceksiniz. Bir mahallede kimin yoksul olduğunu en iyi bilen o mahallenin muhtarı ve bakkalı bilir. Sosyal yardım dağıtırken neden muhtarlar kanalı üzerinden dağıtmıyoruz. 

“GARİBAN VATANDAŞI EN İYİ MUHTARLAR BİLİR”

Muhtarlık kanuna göre bir kamu kurumu olarak nitelendirilemiyor. Belediyeler ile beraber hareket edemezler. Temel muhtarlık kanununuz yok. Millet ittifakıyla inşallah bunu çözeceğiz. Biz istiyoruz ki, muhtar özgür olsun. Ayrıca siz maaş almıyorsunuz ödenek alıyorsunuz. İzin aldığınızda paranız kesiliyor. Köy tüzel kişiliklerini bir şekilde geri iade etmek zorundayız. Şimdi de, bir şey konuşuyorlar. Yok efendim belediye başkanlığı ve muhtarlık ayrı ayrı olmalı diyorlar. Hayır efendim. Her ikisi de yerel seçim olayıdır. Onun için ayrı olmasına da karşıyız. Türkiye’nin kavgaya değil helalleşmeye ihtiyacı var. Bizimde hatalarımız oldu. Onları telafi etmeye çalışıyoruz. Son 10 yılda büyük değişim yaşan parti CHP’dir.  Biz yanlış mı yapıyoruz bir yerde eksiklik mi yapıyoruz diye kendimizi de sorguluyoruz. En geç altı ay içerisinde bütün çarkları çevirecek şekilde hep beraber Türkiye’yi yeniden inşaa edeceğiz.”

(HABER -ERCAN DEMİR)

Editör: Haber Merkezi