Tabirimi hoş görün ama bu cümleyi kullanmak zorundaydım

Sanırım ne demek istediğimi tahmin etmişinizdir.

Bayram sevinci yine hüzne boğuldu.

İçişleri Bakanlığı 5 günlük Kurban Bayramı tatilinde trafik kazalarında 50 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

Bakanlık, 10-14 Ağustos arasında yaşanan bu ölümlerin 33 ilde gerçekleşen 45 kazada meydana geldiğini belirtti.

Bu kadar uyarılara rağmen insanlarımızın trafik kurallarına uymaması sonucu sadece 50 can yitirilmedi, ailelerine ve yakınlarına ateş düştü, bayram sevinçleri kana bulandı, hüzne dönüştü.

Öncelikle kazalarda hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Ancak şunu çok merak ediyorum

Ne kadar uyarılırsa uyarılsın insanların trafik kurallarına uymamakta ki sebebi ne olabilir acaba?

Ölüm riski yüksek olmasına rağmen bile bile insanların ölüme meydan okuması da ne demek oluyor.

Trafik kurallarına uymamaktaki ısrarı tek bir sözle özetmeyebilirim.

galiba

Ölmeyi bayılmak zannediyorlar.

Çok yazık

Kendini düşünmüyorsan bari başkasının canını düşün ve ona göre hareket edin

İnşallah bir daha trafik kazası olmaması temennisiyle 

Geride bıraktığımız tüm halkımızın 4 günlük Kurban bayramımızı tekrar kutluyorum ve Allah’tan nice bayramlara kavuşturmasını diliyorum.

**

EREĞLİ’DE “ENKAZ DEVRALDIM” EDEBİYATI

Bayramın birinci ve ikinci günü görevdeydim. Üçüncü ve Dördüncü günü ise Ereğli’deydim. Yani bayramı Ereğli’de geçirdim.

Ereğli’de biraz havayı koklardım

Çok sayıda insanla konuştum.

İşin doğrusu Pek sarmadı bana

Ereğli festivalinin havası çabuk sönmüş durumda.

Gerçeklerle karşı karşıya kalınmış

4 aylık sürede hizmet anlamında değişen bir şey olmaması homurdanmalara sebep oluyor.

Halk, tipik ağlama edebiyatı yerine, enkaz devraldım edebiyatı yerine artık hizmet üretilmesini bekliyor.

Mazeret değil hizmet bekliyoruz diyorlar

Ben Ereğli’de bunu gördüm

Bir gazeteci olarak gördüklerimi iletmek zorundayım

**

AK PARTİ'NİN BAŞARILARLA DOLU 18 YILI!

Kuruluşundan sadece 15 ay sonra iktidar olan ve aralıksız tek başına iktidarını sürdürerek Türk siyasi tarihine damgasını vuran Ak Parti bugün 18. kuruluş yıl dönümünü kutluyor. 

Ak Parti 18 yıllık süreçte kapatma davasından darbe teşebbüsüne onlarca badire atlattı. Ak Parti'nin Çankaya'daki bir otelde gerçekleştirilen kuruluş toplantısında iki gün sonra Kurucu Genel Başkanlığı üstlenecek Recep Tayyip Erdoğan bu ifadeleri kullandığında tarihler 14 Ağustos 2001'i gösteriyordu. Kuruluşundan sadece 15 ay sonra tek başına iktidar olan Ak Parti, 3 Kasım 2002 seçimlerinden bu yana aralıksız tek başına iktidarını sürdürerek Türk siyasi tarihine damgasını vurdu. Bugün 18. kuruluş yıl dönümünü kutlayan Ak Parti geçen süreçte bünyesinden iki cumhurbaşkanı, dört başbakan çıkardı. Türkiye'yi parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçirdi. 18 yıllık geçmişinde kapatma davasından, darbe teşebbüsüne onlarca badire atlatan Ak Parti, bu süreçte gerçekleştirdiği beş olağan ve üç olağanüstü kongre ile kendisini sürekli yeniledi. Erdoğan'ın kuruluş çalışmalarına okuduğu bir şiirden dolayı aldığı hapis cezası nedeniyle 4 ay yattığı Kırklareli Pınarhisar Cezaevi'nden başladığı Ak Parti, Fazilet Partisi'nin kapatılmasının ardından 14 Ağustos 2001'de siyaset sahnesinde yerini aldı. Milli Görüş hareketinin, "yenilikçi" kanadını oluşturan isimlerin yanı sıra merkez sağ kökenli isimlerin yer aldığı parti siyasi duruşunu "muhafazakâr demokrat" olarak belirledi. Partinin 16 Ağustos 2001'de ki ilk kongresinde Erdoğan genel başkan seçildi. Ak Parti kuruluşundan yaklaşık 15 ay sonra ilk sandık sınavına girdi. Seçimlerden 10 gün önce, dönemin Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Erdoğan'ın genel başkanlığa devam edemeyeceği gerekçesiyle Ak Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde (AYM) dava açtı. Davayı 22 Ocak 2003'te gündemine alan AYM, Erdoğan'ın genel başkanlık görev ve yetkilerini kullanamayacağına karar verdi. Bu süreçte gidilen 3 Kasım 2002 seçimlerine, "Tek başına, iş başına" sloganıyla katılan AKP, yüzde 34.29 oyla tek başına iktidar oldu. Abdullah Gül başkanlığında 58. Cumhuriyet Hükümeti kuruldu. TCK'nın 312. maddesinde yapılan değişiklikle siyasi yasağının kalkmasının ardından Erdoğan, 8 Mart 2003'te Siirt'te tekrarlanan seçimle TBMM'ye girdi. Böylece, "Muhtar bile olamaz" denilen Erdoğan'a, Başbakanlık yolu da açıldı.58. Hükümet'in 11 Mart 2003'te istifa etmesi üzerine 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, hükümeti kurma görevini Erdoğan'a verdi. Erdoğan, 15 Mart 2003'te 59. Hükümeti kurarak Başbakanlık koltuğuna oturdu. 367 krizi, 27 nisan e-muhtıra, Kapatma davası, Halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olması ve 15 Temmuz 2016'da, FETÖ'nün darbe girişimi süreçlerin ardından, AK Parti ve MHP’nin işbirliğin de sistem değişikliğine gitmesi ve 16 Nisan 2017'de, "tarihi" olarak nitelendirilen referandumda seçmen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesini kabul etti. Yapılan anayasa değişikliği ile Erdoğan'a parti üyeliği ve dolayısıyla genel başkanlık yolu da açıldı. 21 Mayıs 2017'deki 3. Olağanüstü Kongre sonucu Erdoğan, 998 günlük aranın ardından yeniden Genel Başkan seçildi.  MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sürpriz erken seçim çağrısının ardından 24 Haziran'da anayasa değişikliği uyarınca 27. dönem parlamentosu ve cumhurbaşkanı seçimleri gerçekleştirildi. Erdoğan yüzde 52,38'lik oyla Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Ak Parti yüzde 42,28'lik oy oranıyla 13. sandık zaferini elde etti. Ak Parti ve MHP'nin yer aldığı, "Cumhur İttifakı" ise yüzde 53,6 oy aldı.

Evet AK Parti’nin 18 yılık başarı öyküsü. Türkiye’de başka bir siyasi partinin elde edemeyeceği bir iktidarda kalma rekorudur bu. 

Bu başarı bence övgüyü fazlasıyla hak ediyor.