İnsan için temel yaşamsal bir ihtiyaçtır, ekmek gibi, su gibi önemlidir. O olmadan olmaz, yoksunuzdur. Çünkü özgüven bir varoluş meselesidir, ben buradayım demektir. Dış etkenlere rağmen hayallerinin peşinden gidebilmektir. Sizi anlayabilecek kadar akıllı olmayan insanların, sizi yolunuzdan döndürememesidir.

Kalabalıklar içinde yalnızsanız, kendinizi ifade etmekte zorlanıyorsanız, kendinizi dinlenmeye değer bulmuyorsanız, tipinizi beğenmiyorsanız, telefonla görüşmek yerine mesaj atıyorsanız, karşı cinse açılamıyorsanız, yeni bir şeyler denerken endişe duyuyorsanız, hayır diyemiyorsanız, sosyal olamıyorsanız,  kendinizi başarısız ve yetersiz hissediyorsanız ve pısırıksanız özgüvenle ilgili problemleriniz var demektir. 

Endişelenmeyin. Ötenazi yapmanıza gerek yok. Kimsenin özgüveni yüzde yüz değildir, herkesin özgüvenle ilgili problemleri vardır. Etrafınızda çok özgüvenli görünen insanlarda aslında o kadar özgüvenli değildir. Sadece özgüvenli görünmeyi biliyorlardır. Çok konuşmak, çok gülmek, gereğinden fazla makyaj yapmak ve şık görünmeye çalışmak, kendinden çok bahsetmek, marka giyinmek ve bunu sürekli vurgulamak, sürekli kendini başkalarıyla kıyaslama durumu gizli özgüven eksikliğinin belirtisidir.

Özgüven stabil bir şey de değildir. Zaman zaman değişkenlik gösterebilir, kimi zaman tavana vurur kimi zaman yerin dibine girer. İşte bu dibe vurduğu zamanlarda insanın ayağa kalkabilmesidir, yeniden başlayabilmesidir özgüven. Robin Williams’ın “Ölü Ozanlar Derneği” filminde dediği gibi “Özgüven ayağa kalkmaktır.”

Her ne kadar özgüvenin yüzde sekseni sıfır-altı yaş döneminde oluşsa da özgüveninizi yükseltebilecek bir sürü bir şeyler yapabilirsiniz. 

Gazetecileri, muhabirleri düşünün; hepsinde özgüven tavan. Neden? Çünkü sürekli konuşuyorlar, sürekli insanlarla iletişim halindeler. Sürekli kendilerini ifade ediyorlar. Bizimde insanlarla konuşmamız kendimizi ifade etmemiz lazım. Konuşmak için de konuşabilecek bir şeylerimiz olması lazım. Konuşabilecek bir şeylerimizin olması içinde bilgimiz olması lazım. Bilgi için de okumak lazım. Yani yine gedik okumaya. Daima oku. Beşikten mezara kadar oku. Bilimsel araştırmalara göre, sesli kitap okumak özgüveni en iyi yükseltme metotlarından bir tanesi. 

Kenarda duran, tribünden izleyen ve alkışlayan olmayın. Saha çıkan, mücadele eden, kazanan, kaybeden, alkışlanan veya yuhalanın olun. Yani izleyici değil, aktör olun. Sevdiğiniz bir şeyleri yapmayı deneyin. Tiyatro izlemeyi çok seviyorsanız, tiyatro yapmayı deneyin mesela, küçük bir rol kapmaya çalışın. Ön plana çıkabileceğiniz anları kovlayın. Birileri “Bir sorusu olan var mı?” diye sorduğunda, elinizi kaldırın. Sorunuzu sorun, düşüncelerinizi aktarın.

Geçmişinizle barışmanız gerekir. Geçmişinizde bir facia yaşamışsanız, kapanmamış bir yaranız varsa iyice deşin o yarayı, kaçmayın artık yüzleşin kendinizle, bitirin bir sonuca bağlayın. Zamanı geri alamazsınız ama mutlu olacağınız günler o kötü günleri unutturacaktır. 

Bir konu hakkında iyice bilgi sahibi olun. O konu hakkındaki her şeyi okuyun, izleyin ve öğrenin.  O konu hakkında dakikalarca saatlerce konuşabilin. Yani kendinizi ifade edebileceğiniz bir alanınız olsun. Birisi size “Neler yaparsın?” Dediğinde, anlatabilecek bir şeyiniz olsun. Hayır demeyi öğrenin. Spor yapın. Sosyal olmaya çalışın. Bir insan sosyal olarak hiçbir şey yapmıyorsa muhakkak kişilik problemleri vardır. Yeni insanlarla tanışın, yeni hayatlar öğrenin ve o hayatlara dokunmaya çalışın.

Özgüvene iyi gelecek en manyak şeyi en sona sakladım; Aşk. Aşk özgüveni uçurur, tersi durumda kısa vadede yerle bir eder ama uzun vadede yine uçurur. Birine aşık olduğunda kendini ona beğendirmek için daha iyi olmak zorundasındır. Daha iyi olmak için de gelişmek zorundasın. Her manada gelişmek özgüveni güçlendirir. İşler ters gittiğinde, terk edildiğinde dibe vurursun. Değersizsindir, zavallısındır, siliksindir, eziksindir. Bu dibe vuruş sana şu soruyu sordurur; “Neden beni terk etti?” Sorunun cevabını iyi bilirsin ve o nedenleri ortadan kaldırmak için yine kendini geliştirirsin. O yüzden aşkın her türlüsü özgüveni geliştirir. 

Son olarak özgüvenin büyük bölümü bebeklik ve çocukluk döneminde oluştuğu için burada anne ve babalara  büyük görevler düşüyor. Bebeklerinize ve çocuklarınıza saygılı olun. Onları dinleyin, düşüncelerine değer verin. Kendilerini değersiz hissettirecek aşağılayıcı kelimeler kullanmayın, dayak atmayın. Birey olduklarını ve bir şeyleri başarabileceklerini öğretin. Aksi durumda bu yaptıklarınız çocuğun içinde birikir birikir ve ilerleyen zamanlarında içinden çıkamayacağı sorunlara dönüşür. Özgüveni sağlam bir çocuğun önünde hiçbir şey duramaz.

Özgüven neydi?

Özgüven emekti…

Sevdiğim söz: “Biliyorum sana giden yollar kapalı, üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni.” – Cemal Süreya

Konu hakkındaki düşüncelerinizi aşağıdaki e-mail adresine yazabilirsiniz. Diğer görüş ve önerileriniz için de yazabilirsiniz.

e-mail: [email protected]