Ne güzel demiş ünlü Ozan Fuzuli;

Söylesem tesiri yok

Sussam gönül razı değil …

Uzun zamandır anlatmaya çalıştığımız fakat nedense yalnızca bir tek benim sorunummuş gibi algılanan “işsizlik” , “israf düzeni” , “ üretim ekonomisine geçilmeyiş”, “ sığınmacılar meselesi”, “sınır güvenliğimiz” , “ekonomideki daralma”, “ eğitim sisteminin hala rayına oturtulamaması”, “ eğitimli genç işsiz sayının hızla artması” “ dışa bağımlı tarım –hayvancılık politikaları”, “ imar barışı ile riskli yapılarında güvenceye alınması” ( bunlara yalnızca kaçak yapı demek doğru değil, aynı zamanda plansız ve kontrolsüz inşaat/ yapı) … Gibi konuları fazla işleyen yok ülkemizde …

 Dikkat ettiyseniz bu aralar herkes S-400 füze sistemleri uzmanı … Aynı zamanda bir çoğumuz ULUSLAR ARASI siyaset bilimcisiymişiz ! Maşallah bazı televizyon yüzleri her konuda her şeyi biliyor. 

  Bizlerde köşe yazarı olarak bir çok konuda yazılar yazıyoruz. Fikirlerimizi aktarmadan önce o konuyla ilgili mutlaka ama mutlaka bir uzun ön çalışma yapıyoruz. Konunun uzmanlarına ulaşıp “ bilgi alıyoruz” gerekirse o bilgiyi kaynağını göstererek yayınlıyoruz. 

  3 hafta önce KANAL Z’de “ ERCAN’LA OBJEKTİF” programında konuştuğumuz Zonguldak için en güzel çözümün “ butik kent” olması fikrim bir çok izleyen tarafından beğenilmiş. Özellikle son günlerde Karadeniz bölgesinde yaşanan bir çok sel felaketinin ardından bu bölgede yapılaşmanın ne derece “ dikkatli “ olması gerekliliği bir kez daha net bir şekilde ortaya çıktı. Yaşanan insan kayıplarının artık bir telafisi yok. Ama bu acı kayıplar DERS ALMAMIZ için yeterli değil mi? 

 Riskli yapılara, riskli bölgelere inşaat izni vermek ve bu konuda duyarsız kalmak Türkiye gibi güçlü ve büyük bir devlete yakışıyor mu? Yerel yönetimler yeni imar alanları açmak yerine mevcut olanları RASYONEL KULLANMAK zorundadır. Siz imara uygun alanları “ park – bahçe “ diye gözden çıkarıp, imar için uygun olmayan bölgelerle ilgili çalışma yaparsanız sonuç son bir ayda yaşadığımız “ vahim tablolar” gibi olacaktır. 

  Ekonomik gündemle ilgili enteresan rakamlar var. Örneğin çok umut beklediğimiz turizm gelirleri (beklenen turist sayısı olarak hedefi aşmamıza rağmen) hedefin çok uzağında kaldı. Diyeceksiniz ki daha Temmuz ve Ağustos rakamları belli değil . Sorun burada zaten. Bizler ilk 6 aydaki gelir beklentisindeki düşüklüğü, son altı ayla telafi ederiz diye beklerken yalnızca Ramazan bayramında yaşanan bir iç turizm canlanması hariç umut verici bir gelişme olmadı. Önümüzdeki ay yine iç turizmi hareketlendirmesi beklenen Kurban bayramına gözü dikmiş durumdayız. 

  Bir sonraki yazıda piyasa ekonomisini işleyeceğim. Güzel bir haftaya başlamanız dileğiyle …