Bir gün ben,  Galileo ve Giordano Bruno oturuyorduk. Sene 1500’lü yılların sonları. İkiside çok heyecanlıydı. “Yeni bir şey bulduk.” Dediler. “ Ne buldunuz?” Dedim.  Dediler ki “Dünya düz değil yuvarlak, üstelikte dönüyor.”  Ve eklediler,  “Kilise bizi kandırıyor, Dünya'yı evrenin merkezine koyan (dünya merkezcilik) anlayış yanlış, bizim gözlemlerimize göre Güneş merkezcil bir sistem mevcut,  Dünya günde bir kez kendi ekseni etrafında, yılda bir kez de Güneşin çevresinde dönüyor.” Dediler. “Oğlum” Dedim. “Kafayı mı yediniz?” Dedim.  “Ne saçmalıyorsunuz?” Dedim.  “Ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu?” Dedim. Diyelim ki “Tespitleriniz doğru hadi ben inandım. İnsanlık buna hazır mı?  İnsanlığı geçtim Kilese buna hazır mı?”Dedim. “Kilise tarafından benimsenmiş ve yaklaşık 1600 yıl boyunca resmi görüş olarak varlığını koruyan Dünya merkezcil sistem ne olacak? Aklınızı başınıza alın.  Bu söylediklerinizi unutun. Yoksa Kilise sizi yaşatmaz, Engizisyon mahkemesine çıkartır, dar ağcına gönderir.” Dedim. Galileo’nun rengi attı geri vites yaptı. “Aslında bende inanmıyorum bunlara ama Giordano böyle diyor.” Dedi.

Kilise ikisinide Engizisyon mahkemesine çıkardı yargıladı. Düşüncelerini inkara zorladı. Galileo düşüncelerini inkar etti. Mahkeme tarafından ömür boyu ev hapsine çarptırıldı. Hükümet tarafından bütün ihtiyaçları karşılandı. Ölümüne dek bolluk bereket içinde yaşadı.  Astrofizik çalışmalarına devam edebildi, kitaplar yazdı. 77 yaşında kalp krizinden gitti. Eceliyle öldü. 

Giordano Bruno düşüncelerini inkar etmedi. Hapse atıldı, işkencelere maruz bırakıldı. Dövüldü, kırbaçlandı hatta konuşamasın diye dili damağına çivilendi ama hiçbir zaman düşüncelerini satmadı. 1600 yılında henüz 52 yaşındayken Roma’da bulunan Compo Dei Fiori meydanında yakılarak öldürüldü.

Siz olsaydınız hangisi gibi yapardınız? Haklı olmak mı önemli, kazanmak mı? Hiç şüphesiz Giordano Bruno inandığı şeylerin peşinden ölüme dek giderek, düşüncelerini satmayarak Galileo’dan çok daha fazla saygıyı hak ediyor ama Galileo için de yanlış yaptı diyemeyiz. Bütün insanlık ahmaksa, sen hepsinden daha akılıysan, dünya düşüncelerine hazır değilse, neden onlarla inatlaşıp işkenceler çekerek ölüme gidesin.  Haksız yere pisi pisine ölmek, ahmaklık değil midir? Mesele tarihe geçmek ise tarih ikisinide yazıyor. Galileo da dünyanın gelmiş geçmiş en büyük bilim insanlarından bir tanesi değil mi?

Sizi bilmem ama ben olsam Galileo gibi yapardım. Giordano gibi yapmayı tercih edenlere de büyük saygı duyuyorum.  Olaya haklı olmak mı önemli, kazanmak mı? açısından baktığımızda ben her zaman kazanmayı seçerim.  Hepimiz hayatımız boyunca bu seçime birçok kez maruz bırakıldık, bırakılıyoruz ve bırakılacağız. Bu hayat her defasında haklılığımızın peşinden giderek türlü türlü sıkıntılara katlanmamız gerekecek kadar değersiz değil. Tabi hakkınızı da savunmayın demiyorum. Hakkınızı savunun ama her defasında değil. Hakkınızı kazanmak için girdiğiniz savaşta çekeceğiniz acılar kazandıklarınızdan daha büyükse kaybedensiniz. İnsanlar sizi anlamıyorsa illaki de kendinizi düşüncelerinizi anlatmak, kendinizi yormak zorunda değilsiniz.  Bazen kafa sallayıp “he he sen haklınsın.” Deyip uğraşmamak en güzelidir. Hayatınız güzellikler dolsun. Tüm insanlık için bol kazançlı hayatlar dileğiyle. 

Sevdiğim söz: “Bir zafer daha kazanırsam, tamamen biteceğim.” – Pirus 

Konu hakkındaki düşüncelerinizi aşağıdaki e-mail adresine yazabilirsiniz. Diğer görüş ve önerileriniz için de yazabilirsiniz.

e-mail: [email protected]