Bankalar verdikleri kredi için tüketicinin hayati riskine karşılık (sabit teminatlı veya azalan bakiyeli)hayat sigortası yapılmasını isterler.Tüketici Kanunu’na göre tüketici istemedikçe hayat sigortası yapılamaz. Lakin hayat sigortası kredi kullanıcısının  mirasçıları  için de bir güvencedir. Zira kredi alırken hayat sigortası yaptırılmamışsa ve borç kapatılmadan vefat gerçekleştiyse, kalan kredi borcu, mirasçılara kalır,banka borcun ödenmesini kişinin mirasçılarından talep eder. Hayat Sigortası var ise kredi borcu bu hayat sigortasından karşılanacaktır.Yalnız uygulamada bankalar buna pek yanaşmamakta,hayat sigortası olmasına  rağmen  “sigortalı hastalığını bildirmedi” veya “sigorta yaptırırken çok yaşlıydı” gibi çeşitli gerekçeler ileri sürerek kredi borcunun kapatılmasını mirasçılardan istemektedirler;halbuki sigortalı ,sigorta yaptırırken  kalp rahatsızlığını bildirmemiş  denilerek kredinin hayat sigortasından kapatılması isteğinin  reddedilmesi her zaman doğru bir yaklaşım değildir.  Zira  ölüm olayı ,kalp rahatsızlığından dolayı meydana gelmemiş olabilir,nitekim Yargıtay 2018 tarihli bir kararında kalp rahatsızlığı bildirilmemiş olsa bile  uzman doktor bilirkişi marifetiyle  ölümün kalp rahatsızlığından dolayı meydana gelip gelmediğinin araştırılması gerektiğini belirtmiştir.Yine bir olayda sigortalının sigorta yaptırırken çok yaşlı olduğu gerekçesi ile kredi ,hayat sigortasından karşılanmamış fakat Yargıtay  tüketicinin yaşı bilenerek poliçe düzenlediğini belirterek tüketicinin mirasçılarını haklı bulmuş,yani kredi borcunun hayat sigortasından karşılanması gerektiğine karar vermiştir.