Hayırlı olsun diyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Zonguldak olarak nihayet duymak istediğimiz müjdeyi duyduk.

Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) alınması planlana 1500 madenci alımı başvuruları için nihayet tarih verildi.

İçinde bulunduğumuz Ekim ayında alımlar için başvurular başlıyor.

Bunu ben değil Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci verdi.

GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci ile dün yaptığım röportajda, bana “Enerji Bakanlığı ile yeniden irtibat sağlandı ve TTK’ya alım başvuruları bu ay içinde başlıyor” müjdesini verdi.

Gerçi ardından başlayacak inşallah derken içinde hala bir tereddüt olduğunu ifade etse de 

Demirci’nin yaptığı bu açıklama Zonguldak kamuoyuna büyük bir moral kaynağı oldu.

GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci konuşmasında çok güzel bir detaya  da değindi.

Kendisine (1500 işçi yetecek mi” sorusuna 

Cevabı oldukça güzel ve akıl doluydu,.

Evet yetmeyeceğini bizde çok iyi biliyoruz ama kuruma alınacak 1500 işçi ile birlikte üretimi artırarak, kuruma yeni işçi alımların önün açacak.

Yani bu ilk perde demek istedi.

İnşallah sonraki alımlarda gelecek.

Sonraki alımların başarısı ise bu alımlardan sonra ki üretim artışına bağlı olacak.

Bu konuda kurum yetkililerine çok büyük bir önem düşüyor.

Alınacak işçilerin en verimli şekilde çalıştırılması ve sonrasında ki üretim artışı hükümet için bir referans niteliğinde olacak.

İşçi alımıyla beraber artan üretim, hükümete demek ki daha fazla işçi daha fazla üretim anlayışını yerleşmesine sebep olacaktır elbette.

Tabi ki bunlar şimdilik bir temenniden ibaret ama gerçeğe dönüşecek bir bir temenni.

TTK Zonguldak’ın her şeyidir.

Tüm Zonguldak olarak bu kuruma sahip çıkmak hepimizin görevimizdir.

Alımlar başlasın ve kısım ayı sonunda da işçiler göreve başlarlarsa Zonguldak için büyük bir moral kaynağı olacaktır. 

1500 tane işsiz gencimiz iş sahibi olacaktır.

Fazla söze gerek yok

Hadi bakalım 

Şimdiden hayırlı olsun diyelim

**

KISSADAN HİSSE..

HAYAT: Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden şikayet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi. Hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyledi. Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başladı."Tadı nasıl?" diye soran yaşlı adama öfkeyle "acı" diye cevap verdi. Usta kıkırdayarak, çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkardı. Az ilerdeki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyledi. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken aynı soruyu sordu:

"Tadı nasıl?"

"Ferahlatıcı" diye cevap verdi genç çırak.

"Tuzun tadını aldın mı?" diye sordu yaşlı adam,

"Hayır" diye cevapladı çırağı.

Bunun üzerine yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturdu ve söyle dedi:

"Yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Istırabın miktarı hep aynıdır. Ancak bu ıstırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Istırabın olduğunda yapman gereken tek şey, ıstırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir. Onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış."

**

GÜNÜN SÖZÜ: Bilinç altının farkında olmayan kişi başına her geleni kader zanneder (Carl Gustav Jung)