Tuhaf bir rüya gördüm…

Tanıdık bir belediye başkanı TV’de tartışma programına katılıyor.

Beden dili hep aynı, yine “pişmiş kelle” gibi sırıtıyor, etrafa gülücükler dağıtıyor.

Kimbilir neler yumurtlayacak, ilçe halkına ne biçim hizmet ettiğinden söz edecek, gece-gündüz nasıl özveriyle çalıştığından, halka nasıl yakın, müteahhitlere nasıl uzak olduğundan, pohpohcu gazetelere nasıl prim vermediğinden falan bahsedecek zannettim…

Haydaaaaaaaa!…

Hiç de öyle olmadı, “hipnotize” olmuş gibi doğruları söylemeye başladı…

Sunucu, ilk sorusunu şöyle yöneltti…

“ Sizin için çok çalıyor. diyorlar, doğru mu?..”

Pişkin pişkin yanıtladı…

“ Evet, çalıyorum, hem de çok çalıyorum. Ne kadar çok çalarsan, o kadar çok iyidir. Az çalıp da ne olacak? Zaten ben tombaladan belediye başkanı oldum. Az zamanda küpümü doldurmak istedim. Doldu da taştı bile…”

Sonra pişkin pişkin devam etti…

“ Ne demiş Ziya Paşa… Milyonla çalan izzetle şerefraz/Beş kuruşu mürtekibin cayi kürektir”

(Milyonla çalanlar izzetli-şerefli gezer. Beş kuruş çalanlara kürek cezası verilir.)

Sunucu hayretler içinde…

“Pek de açık sözlüsün sayın başkan ! O halde şunu da soralım… Sizin için (Hırsızların Efendisi) diyorlar, bu da doğru mu?”

Konuk belediye başkanı bu soruya da pişkin pişkin yanıt veriyor…

“ Bakın o konuda çok iddialı değilim… Benden daha hırsızı da var. Ben olsa olsa, kendi ilçemde hırsızların efendisi olabilirim, öyle belediye başkanları var ki, ooooo oh !..”

Sunucu konuğun açık sözlülüğünden aldığı cesaretle konuyu biraz daha irdelemiş…

“ Peki sayın hırsızların efendisi, pardon sayın ilçe belediye başkanı…. Sizin için (müteahhit sevici belediye başkanı” da diyorlar, bu da doğru değildir herhalde…

Pişmiş kelle gibi, pişkin pişkin sırıtıp, pişkin pişkin yanıtlamış…

“ Ne münasebet !.. Doğru elbette… Ben müteahhit arkadaşları çok severim. Ama işini doğru-dürüst yapanları değil… İçlerinden çok kurnaz ve fırıldak olanları severim… İmar rantından anlayanları, benim halimden anlayanları, yeşil alanları imara bağlayanları, rüşveti peynir-ekmek gibi yiyenleri, haram para ile cami yaptıranları severim. Onlar çok değerli iş adamlarıdır. İlçemize yatırım yapıyorlar, arseleri parselliyorlar, binaları dikiyorlar, ilçemize güzellik katıyorlar. Bazı gazeteci arkadaşlarımızla birlikte onlardan çok memnunuz. Onlar yoksa biz de yokuz”

TV sunucusu şaşkın şaşkın bakıyor, kızarıp bozarıyor, karşısında pis pis sırıtmaya devam eden yüzsüz adamın suratına önündeki suyu fırlatıyor”

Kan-ter içinde uyandım…

Oh be, rüyaymış ! dedim.

Sonra uzun uzun düşündüm…

Zonguldak’ın bir ilçesinde böyle bir belediye başkanı olabilir mi, diye…

Olmaz herhalde…

Ancak rüyada gördüğüm belediye başkanının yüzü, “tanıdık” bir belediye başkanına o kadar benziyordu ki…

Ne olacak canım…

Üst tarafı “riya” işte !..