Kamu Emekleri Sendikaları Komfederasyonu tarafından Zonguldak'ta vergi dairesi önünde basın açıklaması düzenlendi.

Basın açıklamasına Kamu Emekçileri Sendikaları'nın başkan ve yöneticileri katıldı.

Eyleme katılanlar, sık sık, "Topla parayı al havayı", "Bütçeden hakkımızı istiyoruz", "Emekten halktan yana bütçe istiyoruz", "Fazla mesailer maaşlara eklensin" şeklinde yazılı afişler taşıdılar ve slogan attılar.

Kamu Emekleri Sendikaları Konfederasyonu Dönem Sözcüsü Erkut Alacalı, "Yüzde 1'in çıkarı için yüzde 99'u yok sayan  haksızlığa karşı çaresiz değiliz" dedi

Erkut Alacalı yaptığı açıklamada vergide ve ücrette adalet istediklerini belirterek şunları söyledi:

"HALK OLARAK HER GEÇEN GÜN DAHA DA YOKSULLAŞIYORUZ"

"Emeği ile geçinen kesimler olarak, halk olarak her geçen gün daha fazla yoksullaşıyoruz. Daha fazla güvencesiz hale getiriliyoruz. 
Ülkeyi yönetenler ise yıllardır anlattıkları masallara yenilerini eklemeye devam ediyor.  
Yıllarca “2023’te kişi başına milli gelir 25 bin dolar olacak, işsizlik %5’e, enflasyon tek basamaklı rakamlara inecek. Türkiye dünyada ilk 10 ekonomi arasına girecek” masalını pazarladılar. 
Takvimler bugün 15 Kasım 2023’ü gösteriyor. Tablo ortada. 
•    İşsizlerin sayısı 9 milyona ulaştı.  Her 5 gençten biri, her 3 kadından biri işsiz.
•    Ülkeyi OECD ülkeleri içinde resmi enflasyonu en yüksek ülke durumuna getirdiler. Bugün enflasyon sırlamasında bizden sonra gelen ülkeyi tam (Macaristan) beşe katlıyoruz. Tüm dünyada gıda enflasyonu düşerken bizde artmaya devam ediyor. OECD ortalaması yüzde 8 iken biz %72 ile bunun tam 9 katı gıda enflasyonu yaşıyoruz. 
•    Çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı TÜİK enflasyonunu katlıyor. Öyle ki bir bardak çay 10 TL, bir simit 10 TL. Dört kişilik bir aile üç öğün kişi başına bir çay bir simit tüketse bile aylık 7 bin 200 TL ediyor.  
•    Açlık sınırı 16 bin TL’ye, yoksulluk sınırı 49 bin TL’ye dayandı. 85 milyonluk nüfusun 51 milyonu açlık sınırı,32 milyonu ise yoksulluk sınırı altında bir yaşam savaşı veriyor.
•    Çünkü ülkede emeklilerin yarısı en düşük aylık olan 7 bin 500 TL’ye, çalışanların yarısı ise 11 bin 402 TL’lik asgari ücrete mahkûm edilmiş durumda. 
•    4 kişilik bir ailede tüm fertler asgari ücretle çalışsa bile yoksulluk sınırına ulaşamıyor. Ortalama kamu emekçisi maaşı ise “ilave seyyanen ödenek” oyununa rağmen ancak yoksulluk sınırının yarısına ulaşıyor. En düşük ev kirası bile asgari ücreti aşıyor. 
•    Dolayısıyla aldığımız ücretle-maaşla ayın sonunu getiremiyoruz. En temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için borçlanıyoruz. Bu yüzden halkın kredi kartı borçları geçen yıla göre iki buçuk kat arttı. Bugün her 100 kişiden 12'si borcunu ödeyemediği için yasal takipte. 

HALK VERGİ YÜKÜ ALTINDA EZİLİYOR

İşte TBMM’de görüşülen bütçe kanun teklifi iktidarın “yeni” dediği ekonomik modelin bugün boğamıza sarılmaya çalışan elidir. 
Bütçe teklifine göre önümüzdeki yıl devletin her 100 TL’lik giderinin 89 TL’si vergilerden karşılanacak. Peki vergiler kimden, nereden toplanacak? 
Ne yazık ki tüm vergi yükü gelmiş geçmiş tüm bütçelerden daha ağır bir şekilde bize, emekçi sınıflara, halka yıkılmak isteniyor. 
Merkez Bankası 10 gün önce 2024 için enflasyon tahminini %36’ya çıkardı. Milyonlarca kamu emekçisine 2024 yılı için hedeflenen enflasyon oranın 11 puan altında maaş artışı dayatıldı. Ama bütçe kanun teklifi ile toplanacak vergiler geçen yıla göre tam %132 artırılıyor.
ÖTV %175, büyük bölümü bizim maaşlarımızdan-ücretlerimizden kaynakta kesilen Gelir Vergisi %140, KDV %120, Damga Vergisi %160, Şans Oyunları Vergisi tam %320 artırılıyor. 
Buna karşın, devlet toplayacağı her 100 TL verginin 25 TL’sinden vergi harcaması adı altında   sermaye, patronlara getirdiği muafiyet ve istisnalarla vazgeçiyor. 
Ayrıca 100 TL’lik kurumlar vergisinin 20 TL’si de Merkez Bankası, kamu bankaları ve TPAO, BOTAŞ, Elektrik Üretim A.Ş. gibi KİT’ler tarafından karşılanıyor. 
Kısacası halk, çalışanlar vergi yükü altında ezilirken koca koca holdingler, şirketler, firmalar çalıştırdıkları asgari ücretli kadar dahi vergi ödemeyecek.  
Peki büyük bölümü bize yıkılan bu vergiler nereye, kimlere harcanacak?   
Toplanacak her 100 TL verginin:
-    17 TL’si iktidarın yurt dışından ve içinden aldığı borçların sadece faiz ödemesine,
-    16 TL’si savunma ve güvenlik harcamalarına, 
-    5 TL’si “teşvik” olarak büyük patronlara, sermayeye
-    3 TL’si hizmet alsak da almasak da müşteri garantili şehir hastanelerine, yol, köprü, havaalanı, tünel inşaatı müteahhitlerine gidecek.
2006 yılında %40 olan genel kamu hizmetlerine ayrılan pay ise bu bütçede %29’a indiriliyor. 
Üstelik eğitime ayrılan bütçenin bir bölümü CEDES gibi projelerle tarikatlara, cemaatlere, hısım akraba çevresinin kurduğu vakıflara, Diyanete aktarılacak.  
Sağlığa ayrılan bütçenin 84 Milyar TL’si yani günlük 229 milyonu hasta garantisi verilen şehir hastanelerine gidecek.

Kaynak: Ercan Demir