Uzun yıllar önce Zonguldak Spor’un maçlarını yorumluyordum bu satırlarda. Madenci kentinin madenci çocuklarının takımı ZONGULDAK SPOR maçlarını iki yüz/ üç yüz kişiye oynuyordu. 

  Takıma kongrelerde sahip çıkan tek iş adamını da küstürmeyi başaran bir kent olarak o günlerde epey üzüntü çekmiştik. 

  Aradan geçen yıllarda değişen çok şey oldu ama bu emeğin başkentinin takımına karşı yapılanlar, reva görülenler hiç değişmedi. 

  Nedendir bilinmez ama değişen futbol federasyonları, değişen Merkez Hakem Kurumu ve diğer futbol unsurları bile hep aynı zihniyette görev yapmaya devam ediyor. 

  Son olarak Zonguldak Kömür Spor- Samsun Spor maçında ( internetten defalarca izledim) rakip takımın kale çizgisini geçmeyen şutunu gol olarak veren bir hakem heyeti vardı sahada. İkinci gol öncesi rakip oyuncunun net bir şekilde ofsayt pozisyonunda olduğu görülüyor ama devam ettirilen oyunda önce penaltı ardından ikinci gol geliyor.

  İlk defa yaşamıyor böyle tuhaf işleri bu kentin takımı. İşte o günlerde bu tip hatalı hakem kararlarına, hep aynı hakemlerin üst üste maçlarımıza atanmasına tepki veren dönemin kulüp başkanına kent sahip çıkmadı. Aksine haklı isyanına destek vermek yerine onu eleştirdiler. 

   Daha öncede yazmıştım. Kentlerin de tıpkı insanlara gibi kaderleri vardır. O kent; bir kent bilinciyle ve hep birlikte hareket ederse bazı güçlükleri yenebilir. Uzun yıllardır bahsettiğimiz “ ANKARA da LOBİMİZ” yok dinletisi Sezen Aksu’nun şarkıları gibi epeydir dillerde. 

   Ortak hareket edemiyoruz. Kentin yarınları için ortak noktalarda buluşamıyoruz. Bitmek tükenmek bilmeyen bir siyasi hesaplaşma var kentin üzerinde. Nedenini biliyoruz da niye hala sürüyor onu tam olarak bilemiyoruz. 

   Eğer bu kentin takımına haksızlık yapılmasın istiyorsak önce kente sahip çıkmalıyız. Kentin şarkılara, maç sloganlarına konu olmuş “yalnızlığına” bir çözüm bulmalıyız. Yoksa daha çok ofsayttan gol yeriz.