Ne saçma bir başlık demeyin, varsayım zaten “ geçici olarak doğru sayılan ya da doğru olması umulan düşencedir” . Bunu bilen, herhangi bir varsayım için normalde “ kesin” kelimesini kullanabilir mi? 

  Ülke gündemi iki konuya odaklandığından “ soğan stokçuları ve yerel seçimler” farklı herhangi bir konuda ne yazarsanız yazın kimseyi ilgilendirmiyor. İlk sorular “ adaylar kim” ve “ kim kazanır” bir önceki yazımda kimin kazanacağını bilmediğimi ama kimin kazanamayacağını anlatmaya çalışmıştım. 

  Çağdaş ülkelerde eğitimli halkı hamasetle kandıramazsınız. Palavra söyleseniz anında sizi bozarlar. Cami avlusuna bırakılan kundaktaki bebek gibi ortada kalırsınız. Seçimlerden önce “ iktidarlara ; “ ne yaptınız bunca zamanda “ diye sorarlar. Muhalefete ise “ seçimleri kazanırsanız neler yapacaksınız” diye yaklaşırlar. Yani bizdeki gibi iktidarlar muhalefeti suçlayarak seçim kazanamazlar. 

  Varsayımlar, olmasını umduğumuz güzel düşünceler. Umduğunuz gibi olmayınca zaten sonu dram oluyor veya trajedi. 

  Hayatımda bunca yaşıma kadar öğrendiğim birkaç önemli “kazanımı” sizinle paylaşacağım. 

Öncelikle “hesap soramayacağınız hiç kimseyle ortak iş yapmayın”. 

 Bir insana önce güvenmek yerine kuşkuyla yaklaşın. Eğer o kişi gerçekten güvenilir biri ise kaybettiğiniz hiçbir şey olmaz. Zaten dürüst insanlar;  “niye bana güvenmiyorsun diye ilk kez tanıştıkları insanları yargılamazlar” . İnsan doğası, emniyet güdüsüyle programlıdır. Sahtekar insanlar kendilerine “ kuşkuyla yaklaşanlardan hoşlanmazlar” mutlaka defoları ortaya çıkacaktır. 

  Ben bu kuralı  seçimlerde de uyguluyorum. Hesap soramayacağım, kendisine hesap sordurmayan politikacılara değil oy, günahımı bile vermem . 

  Hamaset yapandan uzak dururum. 

Bir söylediği bir söylediğine uymayan kişiler benden uzak olsunlar isterim. 

Kendisi için istediği güzel şeyleri başkaları için istemeyen insanlar( lafın gelişi, ne insanı ! ) bende  0 değer taşırlar. Örneğin sığınmacılar için “ onlara bakmak Müslüman olma gereği derken, EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLARA ise yük denmesi gibi ….

  İster büyük bir şirket olsun ister devlet kademesi “ liyakat mı esas teşkil ediyor yoksa “ahbap çavuş ilişkisi mi” ona bakarım. Kaynının oğluna iş arayan siyasetçi yada kızına/oğluna istikbal peşinde koşan bürokrat ağzıyla kuş tutsa ne olur, tuttuğunu homini gırtlak midesine indirecek, sana ne, ne tuttuğundan ? 

  Alt tarafı hayatında en çok seçim sandığında “adam yerine konuluyorsun” , senin 1 oyunla mı düzelecek her şey diyenlere; senin düşünmeden attığın o 1 oy yüzünden bu haldeyiz, haberin var mı ?