Yapılanları görmüyor musun dedi yaşlı dayı. Neyi, dedim. Onca köprü yapılır, onca yol yapılır, ülkede otobüs garajından ( terminal) çok uçak alanı ( havaalanı) var. 
  En son nereye uçtun dayı?
  Ne uçması dalga mı geçirsin?
  Yani hangi havaalanından nereye yolculuk yaptın?
   Hiç. Memleketten çıktığım yoktur. 
  O yapılan köprülerden de geçmedin o zaman. 
  Nerede olduğunu bile bilmem, ne geçmesi ne konması? 
  Ee onca yol yapıldı bari onları kullansaydın. 
  Vasıta alacak mangır nerede, otobüs bileti desen ateş pahası, trende her yere gitmez. 
  Ama o yapılanlar sen kullan diye yapılıyor. Zaten kullansan da kullanmasan da o işlerin parası senden benden çıkacak, çıkıyor. 
  Tövbe, kuruş verdiğim yoktur. Yalan büyük günahtır. 
  Sen vergi vermiyor musun bu ülkeye? Herkes kadar sende mutlaka vergi ödüyorsun. İki çeşit vergi var. İlki maliyeye gidip ödediğin direk vergi( dolaysız) diğeri bakkala-pazara gittiğinde bir şeyler aldığında ödediğin dolaylı vergi. Sen ödüyorsun ama ruhun bile duymuyor, bir tek cüzdanın sızlıyor, acı acı inliyor. 
  Peki dayı, aldığın maaşla geçinebiliyor musun?
  Yok be ne geçinmesi, ecnebide oğlum var, arada 100 bangonot ( banknot/ 100 Euro) yolluyor, ilaç gibi geliyor. (Ecnebi dediği bizi kıskanan ülkelerden biri olan Fransa …)
  İyi de dayı, ya para göndermeyi keserse oğlun ne olacak o zaman? 
  Kafasını kıraram … 
  Saf insanı değil ama kurnaz insanı görür görmez tanıyan bereketli topraklardayız. En cahil olanımız dahi yarı yardımcı doçenttir. Hele hele askerliği jandarma olarak yaptıysa köyündeki lakabı bile jandarma olarak takılır, örneğin Jandarma Memet … Ülkede askerlikle ilgili bir söz vardır “ uyanık olanı jandarma yaparlar” …
  Ülkede bu kadar uyanık insan varken neden endişe ediyorsunuz ki, biz değil halkının çoğunluğu saf olan diğer ülkeler düşünsün …