Genç Cumhuriyetin Onuncu yılı. Türkiye Cumhuriyeti; Osmanlı’dan kalan borçları ödüyor. Ülkede hem eğitim hem ekonomik hem de sanatsal reformlar ardı ardına yapılıyor. Onurlu bir ulusun kısa zamanda büyük işler yaptığına şahit oluyoruz. Çalışkan Türk halkı hem sanayi alanında hem de tarım/hayvancılık alanlarında yerli üretimin ülkenin bağımsızlığı için mutlaka gerekli olduğunun farkında.

  Çivi, iğne üretemeyen bir toplumdan kendi eserlerini ortaya koyan mucizevi kalkınma sanat alanında da kendini gösteriyor. Günümüzde bile zevkle izlenen LÜKÜS HAYAT opereti işte o Onuncu yılda Ekrem Reşit Rey tarafından yazılıyor ve kardeşi Cemal Reşit Rey de besteliyor. Yıl 1933. Fakir ama çalışkan, onurlu ve geleceğe umutla bakan bir toplumun biraz da mizahi yönüne dikkat çekiliyor.

   ŞİŞLİ’de bir apartıman

   Yoksa eğer halin yaman

   Nikel, kubik mobilyalar

   Duvarda yağlı boyalar …

   …

    Aşçı, uşak, hizmetçiler

   Dolu mutfak, dolu kiler …

  Sözlere dikkat ettiniz mi? Dolu mutfak dolu kiler … İnsanların mutlu olması için gerekenlerden bazıları buymuş demek ki! Mutfak ve kilerin dolu olması  …

   Kimse “yahu kardeşim, ne dolu kileri ne dolu mutfağı, savaştan yeni çıktık. Osmanlı İmparatorluğunun borçlarını ödüyoruz. Cumhuriyet kurulalı henüz 10 yıl olmuş, Allahtan belanızı mı istiyorsunuz dememiş! İnsanlar uzun yıllar boyu o opereti izlemek için kuyruğa girmişler. Operet 1946 yılına kadar aralıksız sergilenmiş. Günümüzde hala sergileniyor olması nasıl güçlü bir oyun ve öyküsü olduğunun kanıtıdır.

  O yıllarda, belki şu an günümüzde belli bir kesime bir eleştiri bir haykırma olarak “ses vermesinin” etkisinden de olacak LÜKÜS HAYAT hala izlenme rekorlarını kırmaya devam ediyor. Var olan kötü ekonomik koşullara duyarsız kalan siyasilere ve türedi zenginlere büyük bir eleştiri ve tepkiyi anlatan oyunun sözleri bugün daha anlamlı geliyor kulağa. Nasıl da koptuklarını göremiyorlar halktan, sokaktan ve reel gerçeklerden ! Bambaşka bir Dünya’dalar ve uzayın boşluğuna doğru uçuyorlar. Hayırlı yolculuklar…