Zonguldak'ta " Hayvan Hakları Yol Haritası Toplantısı" yapıldı.

Vali Bektaş ne güzel söyledi …

 “ …… Sokak hayvanı diye bir tabir gelişmiş ülkelerde yok. Gelişmiş ülkelerde her şeyin bir kuralı bir sitemi var. Sokakta anca sahipli ve sahibinin kontörlü altında gezebiliyor. Bunun dışında hayvanların bir sistemi var nerede bulunacaklar. Hastalandığında kim bakacak bunun belli olması lazım. Hayvanlar ve insanlar iç içe yaşamak zorundalar bu sokak hayvanlarının insanlara getirdiği güzellikler var. Bunun yaşarken olası tehlikelerin ortaya çıkmaması için sistemleri düşünüyoruz o aşamadayız umarız başarırız”

Şimdi kalkıp da, bir çok konuda olduğu gibi, "başıboş hayvanlar" konusunda da b şehrin kuralsızlığını yüzüne vuran Sayın Valimizi "hayvan düşmanı" ilan edecek halimiz yok herhalde…

***

Zonguldak şehir merkezi, Gazipaşa ve Cumhuriyet caddeleri dahil, tüm mahalleleri adeta "köpek istilasına" uğramış durumda…

Gazipaya Caddesi'nde insan trafiğinin en yoğun olduğu zamanlarda kalabalığın ortasına bodoslama dalan köpek sürüleri mi dersiniz…

Çocuk parklarını işgal edip, çocukları ve ailelerini tedirgin eden başıboş köpekler mi dersiniz…

Kimi hasta, kimi yaralı, kimi aç, kimi üşümüş…

Burası dağ değil, orman değil…

Kuralsızlık "kural" haline gelince sonuç böyle oluyor galiba…

***

Köpekleri başıboş bırakıp sokağa salmak, bu hayvanlara "iyilik" etmek anlamına gelmiyor.

Aksine hem insanlara hem de hayvanlara haksızlık etmek anlamına geliyor.

Modern-medeni şehirlerde caddelerde-sokaklarda başıboş, kendi haline terk edilmiş hayvanlara rastlamanız mümkün değildir.

Kamu yönetimi derhal duruma müdahale eder, yasal prosedür neyse uygulanır, başıboş hayvan gerekli sağlık kontrolu da yapılarak en yakın hayvan barınağına teslim edilir.

Böylece "hayvan hakları" ile birlikte "insan hakları" da korunmuş olur.

***

Şehrimizde sayıları büyük bir hızla çoğalan ve toplumsal yaşamda rahatsızlık-tedirginlik oluşturacak boyutlara ulaşan "başıboş köpekler" sorununun çözümü son derece basittir aslında…

Doğal ortam içinde geniş bir alanda "hayvan barınakları" inşa edip, bu işten anlayan yeteri kadar personel ve veteriner tahsis etmek…

Hayatı paylaştığımız, sevgi ve saygı duyduğumuz hayvanları güvence altına almak…

Barınmalarını, beslenmelerini, tedavi ve sağlık kontrollarını üstlenmek…

Böylece kışın soğuktan, yazın sıcaktan korunacakları gibi aç ve susuz kalmadan sağlıklı yaşam sürmeleri de sağlanmış olacaktır.

Elbette, hapvanların kapalı ve dar bir alana sıkıştırılmasını kimse istemiyor. Bu yüzden olabildiğince geniş ve gezinti yapabilecekleri alanların da planlanarak inşa edilmesi gerektiği aşikar…

***

Hayvanları seviyoruz, saygı duyuyoruz, amenna…

Hayvanlara merhamet ediyoruz, amenna…

Hayvan hakları var, amenna…

Ancak, unutmayalım ki, "insan hakları" diye vazgeçilmez bir kavram da var.

Hiç kimse, hele savunmasız çocuklar, okul yollarında, parklarda, bahçelerde başıboş köpeklerle köşe kapmaca oynamak zorunda değildir.

Neyse ki, Sayın Valimiz, Sayın Belediye Başkanımız ve Kent Konseyi Başkanı Sayın Yesari Sezgin bu konuda, hem toplumu rahatlatacak, hem de başıboş hayvanlara sağlıklı yaşama alanları sağlayacak projenin kısa süre içinde tamamlanacağını söylediler.

Aksi halde, " Köpekli şehrin kavalcısını"  beklemek zorunda kalacaktık.

(Erhan ÇAKMAK)