Son günlerde tarihimiz hakkında uzman olan da, konuyu birilerinden duyup, anladığını kadarının aktarabildiği kadarını aktarmaya çalışanlar olduğundan, tarihsel bir metafor yapmak için en doğru an diye düşünüyorum.

  Bu küçük köşede ülke tarihinin tamamını yazacak değilim elbette. Ama en azından okuyanların geçmişte öğrendikleri bilgileri tazelemek adına yararlı olacağı kanaatindeyim. Orta Anadolu’da “ YABAN “ romanındaki kahraman Ahmet Celal ve Akşehir’de geçen bir Kurtuluş savaşı hikayesindeki “Küçük ağa” bizlere o romanları yazan değerli edebiyatçıların hayallerinden gelen yansımalar. Peki Anadolu; gerçek isimleri/gerçek kahramanları bağrından çıkartıp bir Kurtuluş savaşı destanı yazmadı mı?

   O günlerin şartlarını anlamak ve kıt kaynaklarla verilen İnsanüstü mücadeleyi bir kez daha takdirle anmak için mutlaka bir resmi bayramı beklememeliyiz.

   Daha kundaktaki bebeğini sırtına bağlayıp, cepheye silah ve cephane taşıyan anaların, ayağında çarığı bile olmadan cepheye koşan bıyığı terlememiş delikanlıların emanetidir bu güzel vatan.

   “ YETER be” deyip İzmir Kordon’da düşman Yunan askerlerine ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin’dir o efsanenin bir ayağı. Diğer bir ayağı “ Galip hoca” takma adıyla Eğe’de köy köy gezip halkı Kurtuluş savaşı için bilinçlendiren Celal Bayar’dır.

   Antep ilinde Şahan bey’dir( Şahin bey olarak ta anılır) o özgürlük ve vatan sevgisinin bir adı da. Antep’i Gazi yapan o vatan aşkının ateşidir. Yoksa bedavadan GAZİ olmak yoktur ANADOLU’da. Orhan Gazinin torunları; sahneye çıkmak için rol sırası bekleyenler değil, mevzu vatan olunca canını ortaya koyanlardır.

   Gebze’de Yahya Kaptan diye bir adam çıkar. Sevk pusulası gelsin diye bekleyen biri değildir Yahya Kaptan. Yiğit er meydanında belli olur der.

  Aydın’da Yörük Ali’dir o efsanenin bir adı da. Yörükler diyarından “efeler çıkar” . Durur mu Nazilli’den Demirci Mehmet Efe! Alır yanına karındaşlarını, arkasına bile bakmaz. Kimi tek başına gider o kutlu davanın yoluna, kimi çoluk çocuk…

   Tarsus’ta kahramanlık destanı anlatılırken Tarsus’lu Kara FATMA zirvenin değişmez ismidir. Hayatını pek merak etmedik. Kendisine bağlanan gazilik maaşını yine devletine bağışlayan bir abideden bahsediyoruz.

  Maraş’ta “ KAHRAMAN” payesi varsa, Sütçü İmam nasıl unutulur? Bir direniş, bir baş kaldırış hikayesinin alçak gönüllü kahramanıdır O. Çok şükür adını o kentteki üniversiteye verdik.

   Burhaniye kaymakamı olan ve Biga’da şehit düşen Köprülülü Hamdi bey, kuvay-ı Milliye için simge isimlerden. Rabbim nesline rahmet eylesin.

   Daha bir çok tanınmamış kahramanın, isimlerini hiç bilmediğimiz gencecik fidanların güzide ve kutsal emaneti üzerinde yaşıyoruz.

  Ülke hakkında konuşurken, tarihimizle ilgili bir şeyler anlatırken, en azından bu fedakar ve cesur insanların hatırına daha dikkatli olmalıyız. Biryantinli saçlar ve 8 bin liralık takımlarla ekranlarda o yiğitlerin sayesinde olduğunuzu unutmayın. Tarihine gereken saygıyı göstermeyen toplumların akıbetlerini yine tarihin tozlu sayfalarında okuyoruz.