Eğer Dünyada en “boş işlerle uğraşan insanlara”  ödül falan verilse, eminim en büyük ödülleri bizim çocuklar alır. Zira vaktimiz bol, çalışmıyoruz da ! 

  Sosyal medyada görmüşsünüzdür, Erzurum’da bir devlet hastanesinde kayıt memuru bacım önünde bekleyen hasta/veya hasta yakınına rağmen bilgisayarında “kozmetik ürünlerini” inceliyor, karşısındaki garibim de memur bayanın keyfinin gelmesini el pençe bekliyor. ALLAH bildiği gibi yapsın. 

 Yok bu ülkede NOEL mi kutlanırmış da, yok Müslüman mahallesinde salyangoz mu satılırmış da … gündemde o kayıt memuru bacım olacağına ülkenin bana göre hiç sorunu olmayan bir suni konuyu deşip kamuoyunu meşgul etmek çok akıllıca… konuşuldu mu o bacı niye görevini yapmıyor diye? Duydunuz mu herhangi bir ulusal kanalda? Okudunuz mu herhangi bir köşe yazısında? Olmaz , asıl sorunların konuşulmasını kimse istemiyor. 

  Noel; Hıristiyanların 24 Aralık’ta kutladıkları bir ritüel, bizimle bir alakası yok, çevremde kutlayan kimseye de şahit olmadım. Öyle yaygara çıkarttıkları için biraz konuyu araştırdım. Ortada sorun yapılacak bir NOEL geyiği bulamayınca ibreyi YILBAŞI kutlamalarına çevirdim. Ülkede özellikle solcu kesimin pek hazzetmediği ama sağ iktidarlar zamanında palazlanan AVM lerin bu yılbaşı kutlamalarına büyük önem verdiğini, mekanları süsleyip çeşitli çekilişlerle halkın alışveriş aşkını coşturmayı hedeflediğini gördüm. Ticarette bu tip dönemler doğal olarak reytingin yüksek olacağı günlerdir. Her iş yeri vitrinlerini en dikkat çekici ürünlerle doldurup müşteri çekmeye çalışır. Bundan daha doğal ne olabilir ki? Ne yapsın işletmeci, yılbaşı geldi diye mekanını mı kapatsın? Daha çok iş yapmak için bir gayret göstermesi mi kafirlik? O zaman yılbaşında yenen portakalı, elmayı, muzu üreten de kafir olmuyor mu o mantıkla? Adama soracak manav ;“ kardeş, bu hıyarı yılbaşında yiyeceksen satmam ama başka gün cacığa doğrayacaksan satarım” …. 

  Yada tüm kuruyemiş satanlar toplu olarak Cehennemin yolunu mu tutuyorlar o kafaya göre? Yılbaşı kutlamak haram diyenler epey ses getirdiği için ülkemizde bu yılbaşı gerçekten ne kadar kutlanıyor, kim feneri nerede söndürüyor, kaç kişi bu güzide günü evinden dışarıda bir eğlence mekanında kutluyor, kaç aile yılbaşını yurtdışında kutluyor diye sırf siz rahat edin diye “ araştırma sitelerine” baktım. 

  Bu yıl yalnızca 150 bin kişi yurtdışına çıkıyor yılbaşını kutlamak için. Sordum soruşturdum hepsi Bağkur emeklisi veya kamuda taşeron çalışan çocuklarmış!!! Tüm ülkemizde bu araştırmaya katılan kişilerin ortalama olarak evinde bilgisayarı olan, akıllı telefon kullanan ve kent merkezi veya ilçede oturan kesimden olduğunu dikkate alırsak, örneğin köyde oturanlar, evinde bilgisayarı+akıllı telefonu/tableti olmayanlar bu araştırmaya dahil değiller. 

  Buna rağmen halkımızın yüzde 86'sı yılbaşı için herhangi bir hazırlık falan yapmıyor. Eğer diğer dahil olmayan kesiminde bu durumda olduğunu düşünürsek oran yüzde 90'nı geçiyor. Her akşam evde televizyon izleyen ailelerin yine masadaki elma,portakalı yiyerek bir gece önce yaşadıkları gibi bir gece geçirmeleri kuvvetle muhtemel. Ne yılbaşı kutlaması?

  Yok kardeşim, ben yeni yıl gelince evime pasta, kuruyemiş, meyve suyu ve gazoz alırım ve televizyonda dansöz çıkana kadar otururum diyenlerin oranı yüzde 10 civarında. Yine “araştırmaya dahil olmayan kesim” dikkate alındığında, bu oranın yüzde 9 dan aşağı olacağını hesaplamak güç değil. 

  Yahu bu ülkede hiç mi yılbaşı kutlayan yok derseniz, var halkımızın yalnızca yüzde 4 kadarı yılbaşı için bir plan bir program yapıyor. Evinden çıkıp bir eğlence mekanına gidecek olanlar o yüzde 4'ün içindeler. Tahmin edersiniz ki o eğlence mekanlarında tüm rezervasyonları yapanlar emekli öğretmenler, Bağkurlu olma şansına sahip esnaf kesimi ve atanmayı bekleyen beyaz yakalılar( ne yapsınlar kederden içiyorlar) …. 

  İyi bir kilo peynir 1 günlük asgari ücret olmuş. Evine et diye “ucuz tavuk alan” insanların yaşadığı ülkede “yılbaşı kutlamalarını” tartışmak bana göre asıl vicdansızlık, asıl hainlik. Eğer ortalıkta yaygara yapacaksanız “hayvancılık nereye gidiyor” diye, “çocuklarımızın eğitimi-yarınları ne olacak” diye yapın. Bırakın adam evinde ailesiyle 3 liralık kuruyemişi ve pazardan aldığı ucuz portakalı yesin. Siz onların adamlığını veya dinini sorgulamayın, kendinizi sorgulayın zira herkes kendi hesabını kendi verecek. Cuma günleri “FATİHA SURESİNİ” tweet atacağınıza, arada okuyun ve uygulayın.