Başlığım okumak lazım ya bana kızmayın olur mu? Ama cidden okumak lazım, satırlarda çok güzel şeyler saklı; bir nevi hazine var oralarda. İnsanlar hiçbir bilgiye vakıf olmadan doğar; sonra ilkokul çağına kadar duyduklarıyla, anlatılanlarla öğrenirler. Nereden ne duyarsa, kim ne anlatırsa o kadar öğrenirler. Yeni nesil çocukların bilgileri bambaşka boyuttadır; mutlaka sizlerin de şahit olduğu anlar olmuştur. Ufacık çocukların kocaman söylemleri, zeki cevapları hepimizi mutlaka şaşırtmıştır. Bazen müthiş cevaplar alıyorsunuz; aklınız hayaliniz duruyor.

Okul çağı gelince okumayı öğrenen çocukların hayatına yeni bir öğrenme aracı girer; okumak. Hele ilk okuma heyecanı ile çocuklar nerede ne görürse alakalı – alakasız her şeyi okumak isterler. Keşke o dönemki okuma arzusu yetişkinlik dönemlerinde de devam etse; değil mi ama? Çoğumuz o arzuyu kaybediyoruz ne yazık ki. Yalan yok ben de kaybettim bir keresinde; üniversitede okuduğum dönemlerde. Kamu Yönetimi bölümü mezunuyum ve her ders için bir dünya makale, kitap, dergi aman Allah’ım o dönem okumaktan neredeyse tiksinmiştim. Bu söylem kötü ama gerçeği söylemek lazım. O dönemki sınıf arkadaşlarıma da sorabilirsiniz? Her ders için bir dünya makale verirdiler ve ayrıca tuğla gibi ders kitaplarının yanında ekstradan bir kitap daha olurdu. O ekstra kitap ise ya kapitalizme hizmet ederdi ya da hocanın ideolojisine; nasıl mı? Ya  hoca kendi yazdığı kitabı aldırırdı ya da eşi-dostu en olmadı kendi ideolojine ışık tutan yazarların kitabını aldırırdılar. Eğer az biraz zeki biriyseniz sistem bazen sizi bazı kurnazlıklara yönlendiriyor. Çünkü üniversitelerde özellikle sayısal olmayan derslerin klasik tarz sınavlarında; doğru diye verdiğiniz cevap ( literatürde doğru olsa bile) bazen tam puan karşılığı almıyor. Hocanın istediği gibi cevap vermeniz gerekebiliyor. Dürüst olacağım okul hayatımın son 3 döneminde ilk 5 dönemden daha fazla dersten geçtim. Çünkü sonradan anladım; son 3 dönemde bir sınava solcu olarak girdim ondan çıktım kapitalist oldum daha sonra milliyetçi. İstenilen cevaplar bunu gösteriyordu; bunu nasıl yaptım diye sorarsınız. Okuyarak tabii ki de, ders kitaplarından daha çok ideolojileri, ekonomi politikalarını okudum ve öğrendim. Sonrası hangisi hangisini seviyorsa o şekilde vermektir bilgiyi; kusura bakmasın kimse bunun adı sahtekârlık falan da değil yani, sistem bunu gerektiriyor bir zaman sonra. Önce makarna yapmasını öğrendim, sonra o makarnayı soslu sevene soslu verdim, peynirli sevene peynirli, yoğurtlu sevene yoğurtlu; bilgiyi satmak bile diyebiliriz belki de buna. Her neyse kusuruma bakmayın; bazen konudan uzaklaşıp çok fazla detay verebiliyorum, hemen asıl konuma dönüyorum.

Okumak deyince insanların çoğunun kafasında bir yanılgı olduğu geldi, birden aklıma. İnsanlara okumak denildiğinde neden aklına sadece kitap okumak geliyor ve bu bence çok yanlış. Okumak sadece kitap okumak değil ki, bunun gazetesi var, dergisi var, internette araştırdığın bir makaleyi okumak var. Tamam, bir kitabın yerini tutmayabilir ama onlarda bal gibi okumaktır. Konuyu bu hale getirip hafif yumuşattığımı fırsat bilerek ufaktan bi çemkirmek istiyorum. Okumuyoruz, hiç kimse kusuruma bakmasın ama ciddi okumuyoruz. Mustafa Kemal milli mücadeleyi yaparken bile okumaktan vazgeçmemişken biz bu rahatlıkta bile okumuyoruz. O kadar güzel yazarlarımız, şairlerimiz var ki; Cemal Süreya, Nazım, Özdemir Asaf, Turgut Uyar, Ahmet Arif, Cahit Zarifoğlu, Kemal Tahir, Ömer Seyfettin,  Sabahattin Ali, Cemil Meriç, Sait Faik, Reşat Nuri, Peyami Safa, Ahmet Ümit daha niceleri ve tabii ki de Oğuz Atay. Bu kadar güzel adam var, isimlerini yazsam hepsinin gazetede iki tam sayfa vermeleri gerekebilir bana vallahi. İşte bu kadar insan varken bizler genelde bankalardan kredi çekerken bizlere imzalatılan 3215123113 sayfa kağıdı okumaya çalışıyoruz. İşin şakası tabii ki de; bir de popülist olanlara karşı zaafımız var ve ne yazık ki bu da güzel adamları mezarlarında kemiklerini sızlatıyordur; bundan adım gibi eminim de o konuya girmeyeceğim. Önce okuyalım da sonra kimleri okuyalım diye sorarız birbirimize, tavsiyelerde bulunuruz. Son olarak buradan herkese güzel bir anekdotla veda edeceğim. Günde 6 dakika kitap okumak, stresi %70 azaltıyormuş, bilim insanları böyle diyor. Okuyalım, okumak lazım: Hayatımıza anlam yükleyecek o kelimeyi keşfedene kadar okumak.