Öz, bir şeyin en saf, en el değmemiş, en ana öğesidir. Kaynak noktasıdır, aslıdır.  Öz önemlidir çünkü her şey er ya da geç özüne döner.

İyi insanlar vardır. Dürüsttürler, samimidirler, adaletlidirler, yufka yüreklidirler, vicdanlıdırlar. Fedakardırlar, kendilerinden önce başkalarını düşünürler. Kadın haklarını, çocuk haklarını, hayvan haklarını savunurlar. Derneklere üye olup yardıma muhtaç insanlara yardım götürürler. Sokak hayvanları için köşe başlarına yiyecek ve su koyarlar. Kiliselerde, camilerde toplanıp ibadet ederler. Kalpleri tertemizdir, hiç kötülük yoktur. İzledikleri filmde bile iyilerin kazanmasını, kötülerin kaybetmelerini isterler. Yani iyilerin dostu, kötülerin düşmanıdırlar. Empati yaparlar, kendilerine yapılmasını istemediklerini başkalarını yapmazlar. Savaşlara karşıdırlar, dünya barışını destekler.

Hayatta kötü insanlar da vardır. Öz bebeğini öldüren anneler var. Tarikat yurtlarında erkek öğrencilere tecavüz eden hocalara ses çıkarmayan ama etek giyen kadına “Fahişe”  demekten çekinmeyen namuslular var. On iki yaşında kızlarla cinsel ilişkiye girmek için seyahat eden iş adamları, on iki yaşındaki kızlarının yanında eski karılarının boğazını kesen kocalar var.  Yavru köpeği boğazından ipe bağlayıp ateşin üstüne tutup ciyaklata ciyaklata pişiren hayvanlar var. Ölüm kampları kuran, insanlara işkence eden diktatörler var.  Seri katiller, hırsızlar, sapıklar, tecavüzcüler, tefeciler, sömürgeciler, emparyelistler gibi türlü türlü pislik yapan kötü insanlarda var.

İyi insanlar da var, kötü insanlar da. Bu insanların hepsi zamanında sıfır kilometre, günahsız bir bebekti. Zamanla büyüdüler. Kimisi iyilik meleğine dönüştü, kimisi de bir seri katile. Kimisi şanslıydı. Varlıklı bir ailede doğdu, iyi insanlar tarafından yetiştirildi ve iyi insan oldu. Kimisi şansızdı, sıkıntılı bir ailede dünyaya geldi. Henüz üç yaşındayken, babası annesini öldürdü. Kapıyı çekip gitti. Kapalı evde annesinin cesediyle bir hafta geçirdikten sonra kurtarılabildi. Hayata böyle bir başlangıç yapınca, büyüdüğünde iyilik meleği olacak hali yoktu ya, seri katil oldu. Yani bizi iyi veya kötü yapan büyük ölçüde kaderimizdir. 

Peki insan özünde nedir? İyi midir, kötü müdür?

İnsanlar görünürde iyidir ama menfaatlerine bir zeval geldiğinde çıkar gerçek yüzleri ortaya ve özlerine dönerler. Tokgözlü görünürler ama bir miras paylaşımında aç köpeğe dönüşürler. Adaleti savunurlar ama işlerini görmek için torpil ararlar. Bir yerlerde patlayan bir bombada ölenler için üzülürler ama kendi yakınları ölmediği için sevinirler. Annelerini, babalarını çok severler ama onlar bakıma muhtaç olduklarında diğer kardeşlerinin bakması gerektiğini düşünürler. İbadet ederler ama ibadet etmeyenlerin dedikodusunu yaparlar… Dünyada ki bütün cinayetler, sapıklıklar, yalanlar, adilikler, savaşlar, katliamlar, açlıklar, bencillikler insanın eseridir. Bu eser insanlık tarihinin en başından beri yazılmaya devam etmektedir. Daha ilk insanoğlu Kabil, kıskandığı için öldürmüştür küçük kardeşi Habil’i. 

İnsan özünde kötüdür çünkü daha bir yaşlarındaki iki çocuk bile paylaşamadıkları oyuncak için kavga ederler. Biri diğerini iter ve düşürür yere, alır oyuncağı elinden. Güçlü daha bir yaşındayken ezmeye başlar güçsüzü çünkü insan özünde kötüdür.

Sevdiğim söz: “Eskileri hatırlıyorum, yenileri unuturken.” – Ekşi Elmalar filminden. 

Tavsiye Dizi: Chernobyl  (Çernobil)

Konu hakkındaki düşüncelerinizi aşağıdaki e-mail adresine yazabilirsiniz. Diğer görüş ve önerileriniz için de yazabilirsiniz.

e-mail: [email protected]