Bilindği gibi TTK'nın "rödövansı" var…

Yani, TTK'nın terk ettiği kömür sahalarında, TTK ile sözleşme yaparak, ton başına rödövans ücreti karşılığında taşkömürü üretimi yapan özel kömür işletmeleri…

Bu işletmeler arasında maden işçileri ile bölge halkı arasında kurumsal kimliğe özen göstermesi nedeniyle " Rödövansın TTK'sı" olarak tanımlanan bir firma bulunuyor.

AKKURT Madencilik…

İşletmeciliğini işadamı Alaattin Kurnaz'ın yaptığı AKKURT Madencilik, üretim, istihdam, işçi sağlığı ve iş güvenliği, çalışanların maaş ve özlük hakları bakımından TTK'nın özel sektör alanındaki versiyonu gibi ifade ediliyor.

AKKURT Madencilik'in iş ilanlarına büyük rağbet gösterilmesi ve istihdam edilecek personelin çok üstünde başvuru yapılması, işletmeye alınacak personelin mülakata tabi tutulmasını zorunlu kılıyor.

Bu güveni sağlayabilmek çok kolay değil…

İlimizde yüksek maliyet artışları nedeniyle özel sektör kömür işletmeciliğinin çok zor günler geçirdiği bir dönemde ble,bu güveni sürdürebilmek son derece önemli olduğu gibi, gerek TTK, gerek özel sektör eliyle taşkömürü üretiminin devamına ilişkin umutlu olunmasını da sağlıyor.

***

Bu arada AKKURT Madencilik işletmecisi Alaattin Kurnaz'ın son günlerin yoğun tartışma konusu "kaçak ocaklar" konusundaki görüşlerini de tekrar edelim.

Alaattin Kurnaz, kendi sahasında kaçak ocak işletilmesine asla izin vermediğini, tespit edilenlerin de derhal yetkili makamlara bildirildiğini söyledi.

Bilindiği gibi Sayın Vali'nin, kaçak ocaklar konusunda taviz vermez bir tutumu var.

Devletimizin Zonguldak'taki temsilcisi ve ilimizin yasaları uygulamak ve uygulatmakla görevli en üst düzeydeki mülki amiri olan Vali Bektaş'ın, kaçak ocaklar konusunda başka türlü düşünmesi beklenemez zaten…

Sadece, bu ocaklarda "can pahasına" çalışan insanlarımız için çözüm üretmek, sosyal bir yarayı iyileştirmek anlamına gelecektir.

Sayın Alaattin Kurnaz, bu konuda etkili ve gerçekçi bir çözüm önerisi getiriyor.

Özeti şudur…

" TTK'ya işçi alımlarında kaçak ocaklarda çalışmak zorunda kalan işsiz gençlerimize belli bir kontenjan tanınsın. Mesela, bin 500 işçi alımı yapıldığında, 400-500 kişilik kontenjan havzayı ve yeraltı koşullarını tanıyan, ocaklarda nasıl çalışıldığını, kazma-kürek, kompresör kullanmayı bilen insanlara ayrılıp, bu uygulama bir kaç kez tekrarlanırsa sorun kendilğinden çözülecek ve kaçak ocaklar kendiliğinden kapanmak zorunda kalacaktır"

Kayda değer, ciddi ve  Zonguldak gerçeklerine uygun bir çözüm önerisi…

Üzerinde düşünülmesinde fayda var.

Kendi kalesine gol atıyor !..

CHP kongre sürecinin başlangıcında iyi bir çıkış yapan ve kongrenin "favori" adayı olarak görülen Ebru Uzun, henüz adaylığını açıklayamadı…

Siyasete yakışan, ağırbaşlı, hanımefendi kişiliğini takdir ettiğimiz Ebru Uzun, son günlerde siyaseten öyle hatalar yapıyor ki, sürekli kendi kalesine gol atan "forvet oyuncusu" gibi sanki !..

Bu durum "taraftarlar" arasında "forveti değiştirelim" şeklinde yorumlara neden oluyor.

Esasen, Ebru Uzun'un, öncülük ettiği kırmızı listede, CHP siyasetinin sessiz ama, önemli ve etkili isimleri de yer alıyor.

Mesela, GMİS'in kıdemli yöneticilerinden Nuri Turpçu…

Rahatlıkla merkez ilçe, hatta il başkanlığı yapabilecek, bu makamları temsil edebilecek bir isim…

Ancak böyle bir talebi yok, siyasette "çevresel etkisi" fazla olmasına rağmen, öne çıkmayı istemeyen bir isim…

Mesela, İsmail Kal…

CHP'de "solun solunu" temsil eden siyasetçilerden birisi…

CHP siyasetinde merkez sol'un daha solundaki isimleri derleyip toplayacak bir siyasetçi…

Bunun gibi kırmızı listede daha pek çok  önemli ve etkili isim olabilir, ancak, şu anda "listenin lideri" olarak görülen Ebru Uzun, anlaşılmaz bir şekilde siyasi hatalar yaptıkça, kırmızı renk giderek "beyazlaşmaya" başlıyor.

Böyle durumlarda nefes alıp düşünmek ve siyaset büyüklerinin sözünü dinlemekte fayda olduğunu hatırlatmak gerekiyor.

Aksi halde, "kendi takımını mağlup eden" bir liste lideri ile karşılaşmak işten bile değildir.