Evet, Sevgili Okuyucular geçtiğimiz günlerde erken seçim kararı alındı ve partiler seçim çalışmalarına başlayacaklar; belki de başladılar. Geçtiğimiz Ağustostan beri burada “ YALNIZ KALEM” isimli köşemde sizler için yazmaktayım. Yazılarımı takip edenler gayet iyi bilir; köşemin bir tarzı bir çizgisi vardır. Edebiyatla ilgili ve kültürel – güncel konuları yazan ve işleyen biriyim. Ayrıca siyaset eğitimi almış biri olduğumu da daha önceden sizlere birkaç kez burada söylemiştim. Siyasetle her zaman iç içe olmama rağmen köşemde siyasi konular işlemeden kendi çizgimde yazılar yazdım. Çünkü köşe yazıları denildiğinde hep akla siyasi yazılar geliyor ve ben biraz farklı olmak, biraz da pek denenmemişi denemek istedim. Umarım bunu da başarabilmişimdir. He bu arada bu veda cümlesi falan değil sadece bir husustan bahsetmek için azıcık detaya giriyorum. Burada yazdığım süreçte aktif siyasete girdim ama köşelerim ve konularım değişmedi. Şimdi de aktif siyasette görev aldım ve yine benim çizgim değişmeyecek. Başkasından duymuş olmayın istedim; ben direkt olarak aldığım aktif siyasi görevimden sizlere bahsedip yine yazar adayı olan Tansu YILDIRIM olarak konumu işlemeye devam edeceğim, en baştan beri, ilk köşe yazımda olduğu gibi. Umarım demek istediğimi sizlere anlatabilmişimdir. Her neyse İYİ Parti Muslu Belde Başkanı olarak aktif siyaset içinde görev almış bulunmaktayım, başka yerlerde görüp öğrenmeyin diye sizlerle paylaşmak istedim. Şimdi her zamanki ben gibi konumu yazmaya devam edeceğim.

Sevgili Okuyucular, seçim zamanları problemli zamanlardır. İnsanlar kalp kırar, ters konuşur, kavga eder ve daha niceleri. Burada üsluplar, yaklaşımlar ciddi önem teşkil etmektedir. Bu yaşanılacak süreçte umarım yanlış kelamlar edilmez, insanlar birbirlerine zarar vermezler. Dostluklar, akrabalıklar zedelenmez; her zamankinden daha çok birlikte olmak zorunda olduğumuz şu dönemlerde. İnanın bunu bir vatandaş olarak yazıyorum, siyasi kimliğimi bu köşeme bulaştırmadan yazıyorum bunu. Ama vatandaşlarımızdan, cennet vatanımızın güzel insanlarından tek bir konuda ricam var; bıraksınlar makarnayı, bulguru, kömürü ( hangi partiden gelirse gelsin hepsine karşıyım); satmasınlar oylarını, düşüncelerini, geleceklerini, fikirlerini ve daha nicelerini… Gitsinler özgür bir şekilde kendi fikrine, düşüncesine göre oylarını kullansınlar benim naçizane önerim budur. Tabii ki de sandığa gitsinler, sandığa gitmemek de bana pek mantıklı gelmiyor da neyse bazıları bu düşünceye inanıyor saygı göstermek lazım. Ama her ne olursa olsun o oy pusulasını eline alan seçmen; bu yaptığı eylemin basit, sıradan herhangi bir şeymiş gibi düşünmesin. O elindeki kâğıt; bazen geleceğin anahtarı, bazen çocuklarının geleceği, bazen memleketin bekası, bazen de Kahraman Mehmetçiğin kanıdır. Düşünmek; düşünerek hareket etmek lazım ama menfi bir düşünme değil bu düşünmekten kastım. Tamamını, tümü; bu güzel cennet vatanımızı düşünerek hareket etmek lazım. Sonra A partisine oy vermiş ya da B fark etmez ama sonrasında vicdanına hesabını da verebilmeli insan. Dediğim gibi o elinde bir parça kâğıt ve o sandığa atma eylemi basit bir eylem değildir. O kâğıt parçalarını da oradaki görevliler sonuna kadar görevlerini yerine getirerek sorumluluklarını yerine getirmelidir. Ben parama bakarım arkadaş deyip orada sağda solda milletle goygoy yapmamalı; orada teslim edilen emanetlere sahip çıkıp cennet vatanımızın o gün ona biçtiği görevi hakkıyla yerine getirmelidir.