Son köşemde “ Sahipsiz Şehir “ başlığıyla bir yazı yazmıştım,

Bilmiyorum, belki de hatırlayanlarınız olabilir.

Cidden de sahipsizmiş; 

“ Kaç gündür bir kimse de sen haklısın ya da sen ne diyorsun demedi.”

Ya okumadılar köşeyi ya da kale almadılar.

Olabilir…

Ama o gün de dedim şimdi de diyorum.

Zonguldaklıyı sahipsiz yapan yine Zonguldaklıdır,

Zonguldaklıyı hor gören yine Zonguldaklıdır,

Zonguldaklının az biraz bir yerlere gelmesine engel olan yine Zonguldaklıdır.

İstisnaları yok değil, biliyorum ve farkındayım ama gerçekler diye de bir şey var değil mi?

Her ne kadar şimdilerde pek gerçeklerle ilgilenilmeyip işine gelenle ilgilenilse de,

Gerçeklerin de bir gün ortaya çıkmak gibi de kimine göre güzel kimine göre de kötü bir huyu var.

Sevgili Okuyucular,

Sizlerin gerçeklerle aranız nasıl? Gerçekler her zaman acı mıdır? 

Yoksa gerçekler hayatla bir türlü mücadele etme türü müdür?

Siz hiç gerçeklerden korktunuz mu ya da kaçtınız mı? 

En olmadı gerçekleri göz ardı ettiniz mi?

Siz hiç “ Umut verip ben sana umut vermedim dediniz mi?” 

Ya da “ Söz verip alkollüydüm hatırlamıyorum dediniz mi? “ 

Siz hiç “ Birilerinin umutlarını ya da duygularını sömürdünüz mü? “

Ya da “ Sizlerin umudu ya da duyguları sömürüldü mü? “ 

Çok merak ediyorum;

Hiçbir şey beklemeden birine iyilik yapan insan türü ne durumdadır diye.

Sizlerin fikri var mı?

Yoksa kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez mi?

Bir arkadaşınızın derdiyle hiç uykunuz kaçtı mı?

Ya da ne bileyim “ Ellerinizi semaya açıp Rabbime dua ederken bana ve arkadaşlarıma diye hatta isimleriyle yalvardınız mı?” 

Benim başka bir sözüm yok şimdilik.

Bugün doğum günü olan Özdemir Asaf’ın sevdiğim bir dörtlüğüyle duyguları sömürenlere ithafen sizlere veda etmek istiyorum.

“ Ben kattım sana biraz,

Öyle sevdim seni.

Çünkü sen de bensiz;

O kadar güzel değilsin hani. “