Elbette; yaşadığın hayatı, ülkeyi, siyaseti, çevreni hatta başkalarını da eleştirebilirsin. Genelde “ takdir ve teşekkür” duyguları zayıf bir milletiz. Yapılan iyilikleri, güzellikleri sıradan görmeye bayılırız. Bir acı kahvenin 40 yıl hatırı vardır sözü boşuna söylenmemiştir. O sözün aslı “ bir acı kahvenin 40 yıl hatırı olmalı” dır. 

  Pek çoğumuz hak ettiğimiz yerde, mevkide olmadığımızı düşünüyoruz. Yaşadığımız kentte iyi hizmet almadığımızı, ülkemizin en iyi yaşanacak ülkeler arasında ilk 50 de olmadığını, pahalı olduğunu, sokaklarında güvenle gezilecek durumdan hızla uzaklaştığımızı şikayet ediyoruz. 

  Bu kadar bereketli topraklarda “ üretememe” yüzünden dışa bağımlı olmanın sancılarını yaşıyoruz. Bugün hissetmeyenlerin; biraz da tuzu kuru olanlar olduğunu, ancak onların çocuklarının, torunlarının yarın bu sancıları yaşayacağını iyi biliyoruz. 

  Ülkede son 12 yılda profesör olan akademisyen sayısının Cumhuriyetin ilk 70 yılının toplamından fazla olmasına rağmen ülke ekonomisini düzenleme, derleme ve kontrol altına alma işini AMERİKALI “ MC KİNSEY COMPANY” e vermenin aslında bunca akademik titre, bunca iktisat profesörüne büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyor muyuz? Ülke ekonomisinin tüm bilgilerini, kontrolünü, yapılacak yatırımların geleceğini ÜST AKLA emanet ederek aslında kendi yarınlarımızı da, evlatlarımızın geleceğini de riske attığımızın farkında mıyız? 

  Kimseye bir zararı olmayan ama bulunduğu kentlerdeki ekonomiye büyük yararı olan, istihdam sağlayan, sosyal hayata canlılık veren, köyden kente göçü(en azından o yörede) bir nebze durduran ŞEKER FABRİKALARI satılırken, yapmayın diyenleri dinlemeyenler yine ABD menşeli CARGILL firmasının ülkede yaratacağı tekelleşmeden hiç mi rahatsız olmadı? 

  Evladının; İŞKUR tarafından 2 yılda yalnızca 6 ay geçici işlerde çalışmasından memnun olan ailelerin gelecekle ilgili hayallerinin ufku nasıl olacaktır? Hangi parametre sizi mutlu edecek? 

  Farkında mısınız, artık çarşıya pazara çıktığında maaşınla doldurduğun file/torba artık yarıya yakın boş ! Eski gömleğini severek değil, mecburiyetten giyiyorsun. Rengi solmuş ceketini değiştirmek için LOTO dan para bekleyen hıyar Kamil’e gülüyorduk. Şimdi onu daha iyi anlıyoruz. 

    Sana anlatılanları yaz dönemindeki asparagas transfer haberleri kadar ciddiye almayan kardeşim SENİN bu olan bitenlerde HİÇ SUÇUN yok mu? 

  Kalabalıkların peşline takılıp “bundan iyisi Şam’da kayısı “ diyen vatandaş bu sene kaç kilo kayısı alıp afiyetle yedin? Şeftalinin iyisi Bursa’da olur, hem de “yarma şeftali” diyen bilgili arkadaş askerlik hariç kaç kere kentinin dışına çıktın? Havalimanlarıyla övünen ama uçakla seyahati “ balonla 80 günde devri alem” zanneden zat;sence senin bu adisyondaki payın ne kadar? 

  Hiç boşuna debelenmeyin zira debelendikçe daha çok batıyoruz !