Sizlere ne yazarım, hangi söylemlerde bulurum; inanın şu an hiçbir fikrim yokken yazmaya başladım. Bu sebeptendir ki bugünün başlığı “ SEVGİLİ OKUYUCULAR”. Size bir itirafta bulunayım mı? Yazmaya ara verdiğin zaman insan biraz sekteye uğruyor, zorlanıyor.

Ben bu durumu neye benzetiyorum biliyor musunuz? Tamam, belki birebir alakalı olmasa da ya da belki siz hiç alaka kurmayacaksınız ama ben illa ki de oraya bağlamak istiyorum. ( ha ha ha ) Tamam kızmayın, özür dilerim; gülmem pek hoş olmadı. O zaman ben neye benzettiğimi ya da benzetmeye çalıştığımı sizlere kısaca anlatayım. Her ne kadar İstanbul’daki seçim sonuçları netleşmiş olmasa da yerel seçim sürecinden geçtik. Malum İstanbul tarihten beri özel - önemli bir kenttir, İstanbul’un fethi bile 53 gün sürmüştür. Her neyse konumuza gelirsek bu seçim sürecinde aylarca evlerine uğramayacağımız, belki selamı sabahı bile keseceğimiz insanların evlerini ziyaretlere gittik. Onlara sözler - vaatler verdik, yeminler ettik, bazı hediyeler verdik, canım – kardeşim – dostum – abim vs. gibi kelimelerle bağlarımızı da sıkılaştırdık. Seçim bitti, sandıktan başarı çıktı, mazbata alımı, 2-3 belediye meclis toplantısı derken hop canım – kardeşim – dostum – abim söylemleri seyrekleşerek yok olmaya gidecek;  verilen sözler, edilen yeminlere neler olacak bakalım?

Ne yazık ki ülkemiz de 2-3 ay seçim öncesi ve bir o kadar da seçim sonrası halka yakın diyaloglar kuruluyor ve sonra 4 – 4 buçuk sene daha da diyalog yok; cenazeden cenazeye, düğünden düğüne, bayramdan bayrama… İnsanlar sizlere verdikleri sözü tutup oylarını verdiyse şimdi seçilen kişilerin o kişilere verdiği sözleri tutması gerekir. Umarım hayatı boyunca defalarca çeşitli kişiler ve taraflarca kandırılan insanlarımız bir kez daha kandırılmaz. Umarım ikamet ettiğiniz yerlerde birlik beraberlik içinde güzel bir frekansta kompakt halde yaşıyorsunuzdur ve bu birlik beraberliğiniz, huzurunuz daim olur. Bunu hepiniz için temenni ediyorum; sizi seven bir kardeşiniz olarak.

Velhasılıkelam Sevgili Okuyucular, ben de mazbatayı ( işin latifesi; mazbatam falan yok, sizlerin sevginiz dışında ) aldıktan sonra yoğunluktan yazmayı ihmal ettiğimde tekrar yazmak için kapıyı çaldığımda zorluklarla karşılaşıyorum. Bazen fırsatım olduğu zaman da yazmayı es geçtiğim ya da ertelediğim için. Bu arada kazanan taraftan bahsettim az önce kaybeden taraftan da bahsetmeden olmaz. Hayatın hangi olgusunda olursa olsun; siyaset, sanat, edebiyat, spor, özel ve sosyal hayatınızda kaybettiğiniz zaman tası tarağı bırakıp pes etmeyin. Eksikliklerinizi, hatalarınızı görün ve hatta yüzleşin bunlarla sonra da daha donanımlı daha istekli bir şekilde yolunuza devam edin.

Umutsuzluğa ve mutsuzluğa yer yok; her şeye rağmen kıpırdanın. Bizler UMUT’un sözlük anlamı olan Mustafa Kemal’in neferleri MUTLU’luğu simgeleyen Cumhuriyet’in çocuklarıyız. Bir an önce silkelenelim, bir olalım, tek olalım ve kaybolan umutlarımızı yeşertelim. Bunu yapabilecek güç ve inanç zaten damarlarımızdaki dolaşan asil kanda mevcuttur. Yeter ki gerçekten isteyelim ve pes etmeden mücadele edelim. 

Unutmayın; Zafer inananlarındır.