Siyasetçilerin kabusu aslında 1 Temmuz’da normalleşme başladı.
Şimdi ne demek diye sorduğunuzu adım gibi biliyorum
1 Temmuz’da normalleşme ile birlikte düğün sezonunda açılmış oldu.
Şu anda tüm düğün mekanları açık alanlar kapalı alanlar hepsi ful gidiyor.
Gündüz ayrı düğün akşamları ayrı düğün
Vatandaşlar haklı olarak pandemi sebebiyle ara verdikleri düğünleri yapmaya başladı.
Gençler evlenmeye ve yuva kurmaya başladı.
Bunlar olağan şeyler
Yalnız düğün sayısının çokluğu siyasiler içinde ayrı bir dert
Örneğin bir siyasi partinin
Milletvekilisiniz
İl başkanısınız
Merkez ilçe başkanısınız
Veya kadın veya gençlik kolları başkanısınız
Hele hele iktidarın bir milletvekili, il başkanı, ilçe başkanı, vs. gibi bir konumdaysanız
Şu anda düğünlerden başlarını dahi kaldıramıyorlar.

Düşünebiliyor musunuz
Bir çeyrek altın olmuş 900 lira
Gram altın 500 lira
Günde en az 5 düğüne davetlisiniz ve her birine gidiyorsunuz


Siyasiler şu an gerçekten bir imtihan içinde
En zorlu geçen bir süreci yaşıyorlar
Malum onlarda pandemiden etkilendiler
Onlarda büyük bir maddi kriz içine girdiler

Günde 5 düğün
4 çeyrek altın eder
Ayda 140 çeyrek altın
Bırak çeyrek altını
Gram altın da olsa 140 gram altın eder
Hadi bırak altın almıyorsun
Hediye alsan yine de çok büyük bir mevla tutuyor


Buna ne can dayanır
Ne de para

Allah kolaylık versin
Başka ne diyebilirim ki


**

SERMET AKSU’YA ACİL ŞİFALAR DİLİYORUM

Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti (ZGC) Onur Kurulu Üyesi, Halkın Sesi Gazetesi Başyazarı, Cumhurbaşkanlığı Basın Kartı sahibi, usta ve duayen gazetecimiz Sermet Aksu, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık ve Uygulama Merkezi Kulak Burun ve Boğaz Servisinde özel odaya yatırılarak gerekli tetkikler yapıldı ve bugün sabah narkozlu ameliyat olacak. Biyopsi parça alınacak. Uzun süredir çektiği bir rahatsızlık inşallah olumlu sonuçlanacak.
Kendisin sağlığı için duacıyız
Sermet Aksu’ya geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum
Dualarımız seninle Sermet ağabey

**

“EKŞİ YÜZLÜNÜN BALI”

Tatlı Dilli, güler yüzlü bir delikanlı bal satardı. Bu, öyle yakışıklı, öyle sevimli bir gençti ki, gönüller onun şeker gülüşünden yanar tutuşurdu.

Genç satıcı beli boğumlu bir şeker kamışını andırırdı. Sinekten çok müşterisi vardı. Öyle ki, hani zehir satsa, onun elinden olduktan sonra herkes bunu bal şerbeti diye içerdi.

Bir gün kaba saba bir adam, bu delikanlının satışını gördü, kazancını kıskandı. Ertesi gün kendisi de başında bal, yüzünde sirke, şehri dolaşmaya başladı. Bağıra çağıra, bir o yana, bir bu yana, mahalle arasında geziniyor, malını satmaya çalışıyordu. Fakat ne hikmetse, balına müşteri değil, tek sinek bile konmadı.
 
O gün eline hiç para geçmedi. Akşam olunca sıkıntı içinde evine döndü. Fena halde kızmıştı. Suratını cezadan korkan suçlular gibi asmış, kaşlarını bayramda zindanda kalan mahpuslar gibi çatmıştı.

Karısı ona şaka yollu şöyle söyledi: “Yüzü ekşi olanın balı acı olur!”

Çirkin huy, insanı Cehenneme götürür. Güzel huy ise Cennetten gelmiştir. 

Haydi altının gümüşün yok, bir tatlı dilin de mi yok! 

Irmak kenarından sıcak su iç de, ekşi yüzlünün elinden soğuk şerbet içme!