Bu ara bir adres değişikliği yapmayı düşünüyorum; daha önceleri sizlere burada satırlar arasında yaşadığımı söylemiştim. Yaz ayında pek iyi gelmiyor;  satır araları daha çok soğuk mevsimlerde soğuk havalarda daha verimli daha konforlu oluyor. Yaz ayları, sıcaklar insanın iç sıkıntılarıyla birleştiğinde çok aşırı sıcak olarak tepkime veriyor ve satır aralarına insan sığamıyor.

Durum bu şekil olunca ne yapmak lazım; tabii ki de kalacak yeni bir yere ihtiyaç doğuyor. İnsanlar bunun için bazı alternatif girişimlerde bulunuyor, satıların arasında yaşarken aklında birileri olan varsa ya da ne bileyim satır aralarında yaşadığı/yaşattığı duygular varsa onlarla ilgili girişimlerde bulunuyor. Bu dönemlerde bazen yapacağın hareketlerin atacağın adımların nadir de olsa olumlu sonuçlanacağını hissedersin ama ne yazık ki genellikle olumsuz olacağını aklının bir köşesine kazırsın. Garip değişik bir harekettir bu yapılan; Stockholm sendromu ile sabaha kadar kapışır. Ama bu duruma bir isim henüz verildi mi İsviçreli bilim insanları tarafından bilemiyorum. Bazen uzattıkça uzatabiliyorum kusura bakmayın; mevzunun en dibine kadar gidebiliyorum. Sizleri sıktığım zamanlar da olabilir; bu sebeple yazılarımı en azından şu sıcak havalarda biraz kısa tutmaya özen gösteriyorum. 

Sizlere değişik farklı bir yerden bahsedeceğim şimdi de; SÖZÜN BİTTİĞİ YER, tam da buradan bahsedeceğim. O kadar değişik bir yerdir ki; burada hayal kırıklıkları, güvensizlik, yanılgılar, kandırılmalar, yalanlar, sahte tavırlar, yapay samimiyetler ve daha niceleri vardır ama en acı veren arkadaş ise pişmanlıktır burada. Sevgili Okuyucular pişmanlık denilen arkadaşla sizlerin arası nasıl?  Ben bu arkadaştan nefret ediyorum; onunla muhatap olduğum anlarda kendime çok kızıyorum. Düşünsenize söylediğiniz sözden pişman oluyorsunuz, tuttuğunuz elden, baktığınız gözden, hayatı paylaştığınız kişiden, hayalini kurduğunuz en değerli şeyden pişman oluyorsunuz. İşte SÖZÜN BİTTİĞİ YER’de bu tarz arkadaşları çok fazla görebilirsiniz. Ama burada beklenti yoktur, beklenti olmayınca yeni hayal kırıklıkları, pişmanlıklar da olmuyor. İster istemez bu yerin en güzel yanı da budur. Olan her şeyi sindirir ya da kabul ederseniz yeni acılarla, sıkıntılarla muhatap olmazsınız; kendi kendinize kendi yağınızda kavrulup yaşayıp gidersiniz.

Yukarıda sizlere bazı yerleşim yerleri anlattım; bunlara birkaç yer daha eklenebilir, bu kişiden kişiye karakterden karaktere değişkenlik gösterebilir. Bir adres değişikliğinden bahsettim sizlere ama nasıl bir değişiklik nasıl bir taşınma olacak bilemiyorum. Sanırım Sözün Bittiği Yer ile Bana En Yakın Ben arasında bir tercih yapmak üzereyim ama emlakçıdan cevap bekliyorum. Bakalım nasıl bir sözleşme yapacağız, ne kadar kira ne kadar depozito isteyecekler. Zamanla bekleyip göreceğiz demek istemiyorum çünkü yanlış hesaplamadıysam pek bir zamanımız da kalmadı. Üstadın Cemal Süreya’nın da dediği gibi “ Hayat Kısa Kuşlar Uçuyor” Hadi görüşmek üzere.

Günün Sözü: İkametgâhımız farklı şehirlerde ama aynı yerel saati kullanan iki komşu ev gibiyiz. Siyahla beyaz kadar zıt olduğumuz anlarda bile maviyi hayal edip mavide hayal kurabiliriz gibime geliyor. – Tansu YILDIRIM