Üzerinden neredeyse 1 ay geçti ,” daha yeni mi ÇİFTLİK BANK konusunu işliyorsun” diyenler olabilir diye yazıyorum; bu yazının konusu paraları götüren TOSUNCUK değil ona para kaptıran TOSUNCUKLARIN analizi ! 

  Öncelikle kısa bir “ ülke insanı analizi” yapalım. Aracımızı hemen sokağın başındaki paralı otoparka bırakmak yerine bir esnafın dükkanının önüne park edenler bizler değil miyiz? Apartman aidatını ödemediği için yöneticiyle tartışıp cinayet işleyen adamların haberini hiç mi duymadınız? 

 Arkadaşına verdiği 100 lira borç yüzünden karakolluk olan, mahkemeye çıkan hatta arkadaşının evini basan insanlardan bihaber misiniz? 

  Sürekli yemek yediği lokantaya, her gün traş olduğu berbere, yalnızca ekmek ve sigara aldığı mahalle bakkalına borç takmayı bir marifet sayanlar Danimarkalılar mıdır sizce? 

  Son yıllarda ülkemizde en çok açılan davaların “ icra davaları” olduğu gerçeğini ( 24 milyon icra dosyası var sırada) nasıl göz ardı edebiliriz? 

  Para satıp para üzerinden kar eden ve en yüksek vergiyi ödeyen bankacılık sisteminin bile yılda mevduata en çok yüzde 10-11 faiz verdiği ülkemizde nasıl olurda, üstelik kar marjı en düşük alan olan hayvancılık yaparak sizin birikimlerinize yılda değil ayda yüzde 10-12 faiz( diğer adı GETİRİ) alacağınızı düşünürsünüz?

  Başka bir pencereden bakalım. Emekli olup geçinemediği için yüksek maaş alan evladından “ yardım isteyen”  babaların, genelde “ kol saati” yada “nasihat” aldığı bir ülkede nasıl olurda daha rüştünü dahi ispatlayamamış bir genç oğlana ( gerçek rakamı bilmiyoruz) milyonlarca lira kaptırırız? 

  Şimdi yeni bir “savunma modası” çıktı, “bu Mehmet Aydın’ın arkasında mutlaka birileri vardır” ! iyi de siz para kaptırırken arkasında kim olduğunu düşündünüz? 

  Bu sisteme para yatırırken bir dananın( tosunun/ineğin) 500 lira- 650 lira olduğunu görünce nasıl bir anda “ uyanmadınız” ? Kurban bayramlarında 1000 liraya kurbanlık koç bile bulamadığınızı hiç mi düşünmediniz? 

  Arkadaşına borç vermemek için “ Dünya literatürüne” geçecek efsane bahaneler bulan insanımızın ekranlarda gördüğü illüzyona “ hiç korkmadan/ gözünü kırpmadan” on bin, yüz bin hatta evini satıp o paranın tamamını koymasına hala akıl erdirememiş biriyim. 

  Bu tosuncuğun zekası bu işlere yeter mi, başka akıllar mı bunu yönlendirdi bilemem! Ama bildiğim bir şey var “ticaret yaptığım “ dönemden bir çok kişiden alacağım var ama hiç biri tahsil edememiş biri olarak bu tosuncuğu gördüğüm yerde boynuna sarılıp “önce tebrik edip sonra şu yolma işini “ biraz da bana anlat diyeceğim. Belki o ticari alacaklarımın birazını tahsil edebilirim. 

  Ekonomi bölümlerinde, İktisada giriş derslerinde mutlaka okutulması gereken bir “ tez konusu, bir dönem ödevi” olması gereken bu işin sosyolojik kısmını bilim insanlarına bırakmak lazım. Analar böyle dahiyi yüz yılda bir doğurur!!!