Yüzyıllardır dünyamızda yaşam süren bu umut tacirleri; bir an olsun yaptıkları işten vazgeçmemiştiler. Dünya geliştikçe bu tacirler daha da güçlenmiştir. Çeşit çeşit umut taciri vardır. Bazen size yakın dost gibi olurlar, bazen babacan bir büyük, bazen sizi düşünen biri, bazen de sizi seven biri; anlayacağınız her kılıkta karşınıza çıkabilirler. İnsanların bazen sadece beynini karıştırırlar bazen de hayatını; bu da onların yeteneğine ve umudun şiddetine göre değişkenlik göstermektedir.

Bu tacirler öncelikle kimin neye ihtiyacı kimin neye zaafı olduğunu bilirler ve ona göre hamlelerini yaparlar. Bir insana bazen milyon dolarlar verseniz yapamayacağı şeyi zaafı olduğu şey üzerinden yaptırabilirsiniz. Tabii biz insanların da hataları vardır; bu tacirlere çok fazla yüz verip çok fazla inanırız. Ama onlarda işinin ehlidirler; koluna girerler iki içten okkalı kelamla seni hipnoz ederler. Bakarlar adamın çocuğu rahatsız oradan girerler insanın nabzına, bazen bakarlar işi gücü yok; işe sokarız diye nabza girerler. Velhasıl kelam onlar amaçlarına ulaşır; bizler de umutlandığımızla kalırız. Yıllardır dünya bu şekil yönetilmektedir. Toplumda güçlü bu şekilde daha da güçlenmektedir. Bir tarafta büyüdükçe büyüyen güçler varken aynı zamanda diğer tarafta daha da güç kaybeden can çekişen bir kitle oluşur. Dengesiz, adaletsiz bir yapıdan bahsediyoruz anlayacağınız; büyük balık küçük balıkla ilgilenmez bile bir vakitten sonra…

Kimileri vardır; gençlerin işsizlik zaafından yararlanır. İşe alır, 1 – 2 ay deneme süreci der, asgari ücret der, sabahtan akşama çalıştırır. 2 – 3 ay gencimiz çalışır sigortası yarım yamalak, sabahın bilmem kaçından gece yarısına kadar sonrada beş kuruş para vermeden kapı dışarı ederler. Kölelere uygulanmayacak bir sistemdir bu; aynı zamanda çalıştığı zamanda bir numarasın dedikleri gence işleri bitince karala karalaya bilirsen. Sonra da bu insanlar kafalarını yastığa koyduklarında mışıl mışıl uyurlar. Rabbim vicdan rahatlığı versin demiştim daha önceleri buradan tüm insanlık için ama bu insanların vicdanla falan işi yoktur. Gencecik insanların emeğini gasp eden insandan hangi vicdanı arayacaksınız değil mi? Sonra da bu tipler gençler şöyle yok böyle diye kötüleyip dururlar. Neyse…

**

Şimdi farklı bir umut taciri türünden bahsedeceğim sizlere; karşındaki hayatında hiçbir şey görmemiş, cahil bir pozisyonuna sokan durumdan. Sabah – akşam sizinle beraber vakit geçirirler, yaralarının onarımını sizinle yaparlar, belki de hayatlarında ilk kez kendilerini özel hissederler, hayatlarında görmedikleri değeri görürler, gelecek planları yaparlar ve daha niceleri olur; azıcık kendilerini iyi hissettiklerinde “ Ben sana umut vermedim “, “ Sana o gözle bakmadım “ gibi sözler etmeye başlarlar. Oysa daha önce “ İyi ki varsın”, “ Her zaman yanımda ol “, “ Çok iyisin “, “ Cansın, bir numarasın” gibi edilen kelamları birden unuturlar, karşısındakinin aklıyla oynayıp onları rencide ederler. Ama ben sana hiç umut verdim mi derler ve çeker giderler. Kız olsun erkek olsun bunu alayı yapar; bunun adı bencillikten başka bir şey değildir; karşındakine yapılan bir yanlıştır. O insanlar sanki arkadaşın, dostun ya da herhangi birinin nasıl yaklaştığını bilmiyorlar değil mi? Oturup düşünmeleri gerekenler aslında kendileri; dost nedir, arkadaş nedir, umut nedir, kime verilir, kim alır, kimle mutlu olunur, kim mutlu eder, ben kimim, amacım ne, rencide nedir, nasıl yapılır, adalet nedir, hak nedir, sevgi nedir, değer nedir, …………… ( karşısındakinin ismi) kimdir, benim için neler yaptı, benden ne bekledi, ben doğru muyum, ………………  doğru mu, insan nedir, ben insan mıyım, yanlış nedir, yanlış yapıyor muyum, doğru nedir, doğru nerededir, …………..  saf mı yoksa iyi niyetli mi, sevgi nedir, ciddi yaklaşım nasıl olur, kim niye sevilir, beni kim ne için sever, bana bir insan neden bu kadar iyi niyetli ve sabırlı yaklaşır? Bunlar oturup düşünecekleri sorulardan sadece onda biridir. Onlara başka sözüm yok; onlar inkâr etseler bile o kişiler kocaman harflerle babalar gibi UMUT TACİRİ’ dirler, hem de en önde bayrak taşıyanından. Başka sözüm yok; Rabbim umut tacirlerinin kendi zaaflarıyla sınanmasını nasip etsin demek istedim bir an ama bize beddua etmek yakışmaz. O sebeple; Rabbim umut tacirlerinden uzak eylesin bizlere diyorum ve sizlere veda ediyorum. Görüşmek üzere.