Son yıllarda yeni yapılan her binada neredeyse görmeye alıştığımız YANGIN alarm BUTONUNU anlatmayacağım. Bilen biliyordur neye yaradığını, asıl problem butona dokunduktan sonrasında …

  Oldu ya, bir yeni binada çıkan yangına denk geldiniz ve önünüze çıkan ilk cam alarm butonunun camını kırdınız ve butona bastınız. 

  İlk ihtimal butonun çalışmaması olabilir mi? 

Orada bulunan yangın söndürme tüplerinin, içlerinin boş olması tuhaf olmaz mı? 

Tavanlarda bulunan küçük yangın söndürme fıskiyelerinin genelde böyle zamanlarda çalışması beklenir ama oradan sıkılacak suyun şiddeti neye yarar ki ? 

  Hayatımız bir ara camı kırıp tuşuna basmak zorunda kaldığımız YANGIN BUTONLARI gibi, lazım olduğunda hayatımıza katkısı olmasını beklediğimiz şeylerin aslında “göstermelik “ olduğu. 

  Yaşadığımız Dünya resmen sömürülüyor. Yeşile düşman bir gelişmeyi savunuyoruz. Yüz yıllık ağaçları sırf rant uğruna kesmek için mahkeme kararlarını hiçe sayan işletmeleri ve kişileri sosyal medya olmasa duyamayacağız. Dikkat edin satılığa çıkan tüm yeni konut projelerinin maketlerinin etrafı hep yeşile teslim edilmiştir. Ancak yapılan binaların bulunduğu alana gittiğinizde sizi çirkin bir beton yığını bekleyecektir. Orada göreceğiniz tek odunumsu şey size oradan bir şeyler satmaya kalkan personel olacaktır. Oysa o personelin çocukluğu dedesinin bahçesinde bulunan dut ağacının etrafında yaşanmıştı muhtemelen. 

  Yıktığınız hiçbir şeyin aslını yeniden imar edemez yada geri getiremezsiniz. Yıkın bakalım SULTAN AHMET camisini, yeniden yapacak bir Mimar Sedefkar Medmed Ağa bulup aynı güzellikte yapabilecek misiniz? Ya da Mimar Sinan’ın 7 yıllık eseri Süleymaniye Cami’yi aynı ihtişamıyla yeniden hayata döndürebilir misiniz? Yeni yapılan ve zevksiz ama yalaka aydınlar tarafından yere göğe sığdırılmayan binaları ve camilere bir bakın onları seyrederken aynı hazzı aynı ihtişamı görebiliyor musunuz? İlk olarak yeni yapılarda “ ruh yok ruh” …. Estetik sıfır, plan göz boyamaya yönelik abartmalarla dolu . Eğer bir şeyde fazla abartma varsa bilin ki o işte büyük safsata vardır. 

  Yüz yıllar önce ünlü Mimar ve reformist Da Vinci şöyle demiş “ Sadelik; en yüksek gelişmişlik düzeyidir.” 

   Etrafınızda olan bitenle ilgilenin ve tüm değerlerimize sahip çıkın yoksa yarın bastığınızda çalışmayan yangın butonları arasında kalırsınız.